Site icon Campaign Türkiye

Keşif: Didem Kalaycı

Diorama sanatçısı Didem Kalaycı, bu sayımızda keşif bölümümüzün konuğu oldu.

Didem Kalaycı, 2002 Hatay doğumlu olup şu anda Eskişehir’de ikamet etmekte olan yönetmen, senarist, set tasarımcısı ve diorama sanatçısı.

2020 yılında Anadolu Üniversitesinde İletişim Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü’nde okumaya başladı ve aynı üniversitede sosyoloji bölümündeki eğitimime devam etmekte. İlk kısa filmi Benlik’i yazıp yönetti ve başrolde oynadı. 9 aylık bir animasyon eğitimi ve animasyon topluluğu olan TRT ve Bahçeşehir Üniversitesi ortaklığındaki Anim.ist programına kabul edildi ve şu an yapım aşamasında olan bir animasyon filmin yönetmenliğini yapıyor. Ayrıca Netflix Türkiye tarafından verilen dizi senaryosu yazarlığı eğitimine seçilip Hollywood ve Netflix’te yapımları olan yönetmenler ve yazarlardan ders aldı. Göçmenlik konusunu ele alan Diaspora adlı kısa filmini 2023 yılında tamamen minyatür set kullanarak çekti. Şu anda stop-motion animasyon filmler için set tasarımı ve diorama çalışmaları yapıyor. Diorama çalışmalarında ağırlıklı olarak iç mekana ve mekanın hafızasını oluşturan eşyalara önem veriyor.

Burak Becan: Diorama dünyasıyla ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Didem Kalaycı: Geçen sene arkadaşım çizgi film yapmak istediğini söylediğinde çizgi film neden gerçek mekanda küçük ölçekli bir sahnede yapılmasın diye düşündüm ve araştırırken diorama sanatıyla karşılaştım. Daha öncesinde bilmiyordum. Zaten küçüklüğümden beri hep sanatın farklı bir formuyla, farklı bir dalıyla uğraştım. Küçükken çizim yapıyordum bunu bir süre devam ettim, seramik yaptım. Bir ara makrome takılar bile yapıyordum. Zaten biraz da içinde her şeyi barındırıyor oluşuyla diorama beni cezbetti. Diorama sanatçısı olarak kille uğraşıyorsun, ahşapla uğraşıyorsun, kumaşlarla uğraşıyorsun, yeri geliyor o küçük ışıkları yapabilmek için elektrikle uğraşıyorsun. En zayıf olduğum konu şu anlık aydınlatma ve elektrikle alakalı şeyler. Kısaca diorama yaparken aslında pek çok şeyi aynı anda yapıyor olmaktan hoşlanıyorum. Çalışmalarımı aktif olarak didoramart adlı instagram hesabımda paylaşıyorum.

Burak Becan: Kendinizi konumlandırdığınız bir tarz var mı? En çok ne tür şeyler yapmaktan keyif alıyorsunuz?

Didem Kalaycı: Diorama çalışmalarımda ağırlıklı olarak iç mekana ve mekanın hafızasını oluşturan eşyalara önem veriyorum. Sipariş üzerine yapmadığım sürece daha çok iç mekan çalışmayı tercih ediyorum yani. Filmim için de geleneksel tarzda diyebileceğimiz, orta sehpadaki dantelinden dokuma Türk halısına kadar detaylarıyla geniş bir Türk salonu ve bir yatak odası dioraması yapmıştım. Mekanla ve mekandaki değişimle, içindeki eşyalarla hikaye anlatmayı tercih ediyorum ve insanın bir yer ile ilişkisiyle kendisi olduğuna inanıyorum. Mekanın ve mekandaki eşyaların bir hafızası olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız mutlu anları, zor anları, hayat döngümüzdeki önemli kilit anları hepsini içinde barındırıyor. Mekanda yarattığımız değişiklikler bizi yansıtıyor, başka bir ifadeyle bizi biz yapıyor. Bunlar haricinde de aslında daha fazla 1800lerden kalma antik odalar yapmak istiyorum, ilk yaptığım diorama Pera Palastaki Agatha Christienin odası böyle bir çalışmaydı mesela ve yapımı keyifliydi benim için. Şu anda siparişlerimin yoğunluğu nedeniyle henüz istediğim tarzda daha fazla eser üretemedim ama bu tarza devam etmek isterim.

Burak Becan: Bir eseri yaratma süreci nasıl işliyor? Ne tür malzemelerle çalışıyorsunuz?

Didem Kalaycı: Bir eseri yapmadan önce yapacağım şeyin görsel referansına defalarca bakıyorum, yapım esnasında da bolca bakıyorum ama yapmadan önce bakmamın önemi nasıl bir materyal, nasıl malzemeler kullanarak bunu elde edebilirim onu analiz etmem gerekiyor. Gidebiliyorsam o mekanı bizzat gidip görmeye çalışıyorum, Avrupa Yakası dizisindeki Sütçüoğlu Apartmanı’nda olduğu gibi. Ama zaten şu ana kadarki dioramalarımın çoğu hayal gücümde var olan gerçekte olmayan mekanlar. Daha sonra belirlediğim uygun malzemeleri alıyorum. Çok fazla malzeme var çünkü malzeme her şey, sınırsız diyebilirim. Hemen hemen hiçbir şeyi çöpe atmıyorum ve değerlendiriyorum. Ertesi gün ihtiyacım olmasa da birkaç ay sonra ihtiyacım oluyor bir şekilde. En çok fotoblok, balsa ve huş gibi çeşitli ahşap levhalar, polimer kil gibi malzemeler kullanıyorum ama herhangi bir şeyin küçük parçalarını da çalışmamda kullanabileceğim bir şeye dönüştürebiliyorum.

Burak Becan: Çalışmalarınızda ilham kaynağınız neler oluyor? İlham aldığınız sanatçılar var mı?

Didem Kalaycı: İlham kaynağım insanların bir iç mekanı nasıl kendine göre özelleştirdiği, mekanın karakterinden yaşamından ne kadar çok şey taşıdığı ve eşyalarıyla arasında kurduğu bağ oluyor, bunu gözlemliyorum. Yapmayı istediğim şeyi yapıyorum, bazen de gözümde bir şeyler canlanıyor, bir dövme stüdyosu ya da bir bar hayal ediyorum ve onu inşa ediyorum. Kanadada bir diorama sanatçısı olan Marina Totinodan ilham alıyorum, özellikle çekim konusunda, dioramaları harika ama çekimleriyle de bunu taçlandırıyor.

Burak Becan: Hedefleriniz ve hayalleriniz neler? Bunların şu an için neresindesiniz?

Didem Kalaycı: Laika Stüdyosuna bayılıyorum. Bir gün stop motion bir animasyon yapmak isterdim, hatta uzun metraj istiyorum. Ülkemizde bu eksik ne yazık ki. Laikanın filmleri ve filmlerde kullanılan setler bana ilham veriyor. İnanılmaz bir ekip ve çok çok fazla çalışmak var arka planda. Bir gün orada da set designer olarak çalışmak isterdim. Minyatür bir set inşa edip kendi filmimi çektim geçtiğimiz aylarda, kısa vadeli hedefimde dioramalar kullanarak film çekmeye devam etmek ve sinemayla diorama sanatını birleştirmek var.

 

 

 Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 131. sayısında yayımlandı.

Exit mobile version