artwork

Keşif: Betül Sinanoğlu

1 yıl önce

0

İllüstratör Betül Sinanoğlu, bu sayımızda keşif bölümümüzün konuğu oldu.

Betül Sinanoğlu, klasik resim eğitimi aldı. Resimle ve sanatın her dalıyla ilgili. Tüm sanatsal disiplinlerin birbiriyle ilişkili olduğunu, her bir sanat dalının bir diğerini beslediğine inanmakta. Yakın arkadaşları meraklı biri olduğumu söylüyor ki ona göre merak ve keşif duygusu gerek dünyayı gerek insanın kendisini anlayıp tanıması açısından çok önemli. Hayatında çocuklarla ilgili illüstrasyon çalışmalarının ön almasında içindeki çocuğun, hayata büyük bir merak ve ilgiyle bakan doğasının etkili olduğunu düşünüyor.

Betül Sinanoğlu

Burak Becan: İllüstrasyona ne zaman ve nasıl başladınız? 

Betül Sinanoğlu: Klasik yanıttır, hep çizdim, yazdım denir ya, benim hikâyem de öyle aslında ama derli toplu dosya bütünlüğü içerecek ilk illüstrasyon çalışmam şiir aracılığıyla oldu. Yıllar önce, edebiyat hocam şair Müslim Çelik ‘Silgi İzi’ isimli bir dosyasını vermiş ve bu dosya senin, istediğin gibi resimle demişti. Yol o şekilde açıldı diyebilirim. Ardından yayınevi başka bir yazara önerdi beni ve ordan da iki kitabımız yayınlandı. Sonra diğerleri takip etti.

Burak Becan: Çalışmalarınızda ilham kaynağınız neler oluyor? İlham aldığınız sanatçılar var mı? 

Betül Sinanoğlu: Hayatın her alanı ilham kaynağı olabilir. Hayat sürprizlerle dolu deriz ya, muazzam zenginlik içeren bir devinim. Yine klasik bir yanıt olacak ama doğanın her hâli, en çok da engin deniz zihin açıcı benim için. Çocukluğum babamın görevi nedeniyle Ege’de, İzmir Urla açıklarındaki Uzunada’da geçti. Papatya tarlaları, rengarenk lale tarlaları, yabani atların olduğu bir adada büyüdüm. Deniz kenarına inerken derisini değiştirmiş yılan gömleği görmek çok olağandı bizim için. Sahilde yüzerken karaya vurmuş vatos balıklarını incelerdik. İncir satın aldığımızı hiç hatırlamam ağaçlardan toplardık çünkü. İnsanın zihninde tüm bu doğa şaheserleri kalemle boyalarla kağıtlara dökülüyor. İstanbul’a geldikten sonra sahilde çok eskiz çalıştım. Her birinin bugünkü çalışmalarıma zemin oluşturduğunu söyleyebilirim.

Sevdiğim ve takip ettiğim bir çok sanatçı var. Benji Davis ilk aklıma gelen isim. Asa Lind’i de çok severim.


Burak Becan: Kendinizi konumlandırdığınız bir tarz var mı? En çok ne tür şeyler yapmaktan keyif alıyorsunuz?

Betül Sinanoğlu: Marmara Üniversite’sinde klasik resim eğitimi aldım, ardından İTÜ’de master programına devam ettim. Çizimlerimde klasik bir resim tadı varsa eğer, ondandır. Sürekli bir arayış içindeyim. Yeni teknikleri ve çalışmaları takip ediyorum. Tarzı biraz da üzerinde çalıştığım metin belirliyor. Masalsı içerik taşıyan bir anlatı daha klasik bir çizgiyi gereksinirken kentte geçen bir öyküde daha dinamik bir çizgi öne çıkabiliyor. Dolayısıyla bir kitaptaki çizgisellik bir öncekine göre farklı olabiliyor.

Burak Becan: Son dönemde birçok İllüstratörün NFT için tasarımlar yaptığını görüyoruz. Sizin böyle bir düşünceniz var mı? NFT dünyası ve bu dünyanın geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?

Betül Sinanoğlu: NFT’yi ilk duyduğumda beni çok heyecanlandırmıştı. Yeniliğe uyumlanmak yenilikleri yakalamak bu çağın gerekliliklerinden kanaatindeyim ancak sonrasında yapılan çalışmaların içeriği vs farklı düşünmeme neden oldu. NFT çalışmaları yapan alanında çok iyi arkadaşlarım, sanatçılar var elbette ancak bu konuda henüz çok içerik ürettiğimi söyleyemem.

Burak Becan: Çocuk kitapları çiziyorsunuz. Bunları hiç hareketli görüntü haline getirmeyi, animasyon tasarlamayı düşündünüz mü?

Betül Sinanoğlu: Asıl beni en çok heyecanlandıran alan işin bu kısmı. Hayal kurmak işimin en önemli parçası. Animasyon tasarlamayı, çok isterim.

Burak Becan: Hedefleriniz ve hayalleriniz neler? Bunların şu an için neresindesiniz?

Betül Sinanoğlu: Mevcutla yetirmeyen bir yapım var. Dolayısıyla çıta hep yüksekte. Her kitabın bir öncekinin ilerisine geçmesi için çalışıyorum. Çocukların meraklı, heyecanlı dünyasını çok seviyorum. Çocuklarla, çocuklar için çalışmak, üretmek beni çok heyecanlandırıyor. Çocuklara gözyaşlarıyla ıslanmamış bir dünya bırakmak en büyük hayalim. Bu ülkede ya da dünyada bir çocuğun bile hayalini, dünyasını güzelleştirebilecek bir dokunuş yapabilirsem eğer ne mutlu bana.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 129. sayısında yayımlandı.