artwork

Sanata daha fazla vakit ayırabiliyorum

8 ay önce

0

New York’ta Freelance Sanat Yönetmeni/Illustrator olarak çalışan Engin Öztekin, Türkiye’deki tecrübesinin yurt dışındaki hikayesine olan destekleyici rolünü ve New York’a yerleşmeye nasıl karar verdiğini anlatıyor.

Çocukluğumdan beri içimde olan çizme tasarlama hevesi, resim derslerinin en güzel vakit geçirdiğim dersler olmasını sağladı. Hatta ortaokul yıllarımda kendi spor ayakkabılarıma ve tişörtlerime farklı desenler çizmekle geçti. Üniversiteye geldiğimde Güzel Sanatlar bölümünü seçmek için çok düşünmeme gerek kalmadı. 1997 yılında ilk defa gittiğim İstanbul’a bayıldım. Hatta ilk stajım için buradaydım, üstelik harika bir ajans olan 3. Kuşak’ta. Reklamcılık kariyerime başladığım bu yerde muhteşem ve başarılı insanlarla tanışma fırsatım oldu.

Okul bitince 2000 yılında İstanbul’a taşındım ve sırasıyla Ogilvy, 3. Kuşak, RPM Radar, ATCW ve son olarak Propaganda İstanbul’da sanat yönetmeni olarak çalıştığım keyifli ve başarılı yıllar geçirdim. Bir yandan illüstrasyon da yapıyordum ve 2012 yılında İstanbul’daki reklamcılık hayatıma bir yıl ara verme kararı aldım. 2013 yılında dil okulu için New York’a taşındım ve şehri sevdiğim için burada yaşamaya karar verdim.

Türkiye’deyken yaptığım çalışmalar, sergiler, röportajlar ve aldığım ödüller sayesinde ABD’de O-1 vizesi almamda çok yardımcı oldu. Böylece buradaki çalışma hayatına adım atmış oldum. Budweiser, Nestle, S.Pellegrino gibi birçok kurumsal ve küçük ölçekli şirkete freelance sanat yönetmenliği, illüstrasyon ve grafik tasarım işleri yaptım ve hâlâ yapmaya devam ediyorum. ABD’de iş açısından baktığımda kaliteli iş üretme, çalışma ahlakı ve profesyonellik seviyesinin oldukça iyi olduğunu görüyorum. Şimdiye kadar “Yapın da bir görelim” tarzı bir brief almadım burada çalıştığım müşterilerden. Bu da bana sanata daha fazla vakit ayırma şansı verdi. Pandemi döneminde 2 sene boyunca çalışma odam adeta bir atölyeye dönüştü. 

New York ve çevresinde birçok yer değiştirdikten sonra, yaklaşık beş senedir Brooklyn’de sakin bir bölgede yaşıyorum. İşim olmadıkça Manhattan’a pek gitmiyorum. Aslında yaşamak istediğim şehir Londra idi ancak şimdi iyi ki New York’ta yaşamaya karar vermişim diyorum. Londra’yı kötülemek için değil, Londra gerçekten bayıldığım bir şehir ancak New York bana daha samimi geliyor. Ne de olsa sıcakkanlı insanlarız. Nitekim burada da Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden buraya gelmiş güzel arkadaşlıklarım oldu. Bu, çocukluğumda hayalini kurduğum bir şeydi aslında.

Son iki yıldır ailevi sağlık sorunları nedeniyle yılın altı ayını Türkiye’de, diğer altı ayını Amerika’da geçiriyorum. Bu durum Türkiye’de daha önce çalıştığım reklam ajanslarıyla ve start-up şirketlerle proje üretme fırsatım olmasını sağlıyor.

Son olarak, kariyerlerine ve hayatlarına yurt dışında devam etmek isteyen arkadaşlara şunu söylemek istiyorum: Eğer içinizde bu istek varsa, iyi bir planlama yaparak net kararlar almanızı ve ertelemeksizin yolculuğunuza çıkmanızı tavsiye ederim. Elbette her şey sorunsuz olmayacak ancak her yerin yeni bir enerjisi olduğuna inanıyorum.

 

Bu içerik ilk olarak Campaign Türkiye’nin 134. sayısında yayımlandı.