artwork

Reklam kampanyasına dijital entegre edilince…

12 yıl önce

3

2011, markalar için dijitale daha çok ağırlığın verildiği, markaların sosyal medyaya girişlerinin daha hızlı olduğu bir yıl olarak geçti. Son bir yıla baktığımızda markaların reklam kampanyalarında dijital mecrayı deneyimsel olarak kullanmalarına tanıklık ettik. Dijitalin nimetlerinden faydalanan, geleneksel reklam mecralarına dijitali ve sosyal medyayı ekleyen markaların sayısı her geçen gün arttı ve en prestijli yarışmalarda entegre kullanım yapılan pek çok kampanya ödüllendirildi. Peki reklam kampanyasına dijitali ve dolayısıyla sosyal medyayı entegre etmenin markaya ne gibi faydaları var?

Bu tür entegre kullanımla hedefler daha net ölçülebiliyor ve markanın ulaştığı kişi sayısı da artıyor. Sosyal ağlardaki paylaşım kolaylığıyla da bir kişinin paylaştığı içerik bir anda yayılıyor ve viral etki yakalayarak kampanyanız geniş kitlelere yayılabiliyor. Reklam kampanyanızda online-offline entegrasyonunu sağladığınız zaman kampanyanız “buzz” etkisini yakalıyor ve tüm “sosyal medya alemi” sizi konuşmaya başlıyor.

Dünyadan örneklere baktığımız zaman birçok marka offline mecrada yakaladığı tüketicisini online mecralara yönlendirdi ve kampanyasını dijitale kaydırarak trendlerden faydalandı.

Ofline ve online deneyim

Bing, Bing Maps için Jay-Z ile ortak bir çalışma yaptı. Amacı genç hedef kitleye ulaşarak Bing Maps’in kullanımını artırmak ve marka bilinirliği yaratmaktı. Bunun için Jay-Z’nin otobiyografik kitabı Decoded’ın 320 sayfasını geleneksel ve dijitali kapsayan 600 ayrı mecra ve 15 şehre yerleştirdi. Sayfaların yerleştirildiği yerler arasında tişörtten monta, bilardo masasından havuzun dibine kadar pek çok alternatif mecra kullanıldı. Kullanıcılardan bu sayfaların olduğu yerleri fotoğraflayıp http://bing.decodejay-z.com adresine yüklemeleri istendi. Sonuçta kullanıcı başına ziyaret ortalaması 11 dakika oldu. Bing’i ziyaret edenlerde yüzde 11,7’lik bir artış oldu. Kampanya sonunda 1,1 milyar dolarlık medya gösterimi elde edildi.

Decode Jay-Z kampanyasına baktığımız zaman kullanıcıları bir tür oyuna sevk ediyorsunuz. Amaç offline’da sunduğunuz deneyimi, kullanıcıyı online’a gìtmeye teşvik etmek ve kampanyayı burada sürdürmek.

Metroda market alışverişi

Güney Kore’de ise mağazayı tüketicinin ayağına getiren Tesco tüm dünyaca konuşuldu. Koreli yetişkinleri hedefleyen Tesco, birincil rakibi E-Mart’tan daha az mağazaya sahip bir marka ve bu nedenle sektörde iki numara. Kampanya, hiçbir yeni mağaza açmadan bir numara olmayı başarma fikrinden çıkmış. Üstelik Tesco insanları mağazaya çekme zahmetine sokmadan, onları yormadan bunu yapmanın bir yolunu bulmuş: Mağazayı ayağınıza getiriyoruz. Tesco, Home Plus ismini verdiği “sanal mağazalarını” insanların kalabalık olduğu noktalara, öncelikle metro istasyonlarına kurmuş. Bu sanal mağazalardan da akıllı telefonunuzu kullanıp QR kod aracılığıyla alışveriş yapabiliyor ve siparişlerinizi verebiliyorsunuz. Kampanya sonunda siteye üye olanların sayısı yüzde 76, online satışlar yüzde 130 artmış. Tesco, online’da sektörde 1 numara olurken, offline pazarda ise rakibiyle arasını iyice kapatmış.

Tesco’nun yaptığı uygulama, alışveriş alışkanlığımızı da değiştirerek dijitali hayati bir noktada konumluyor. Metroda tren bekleme süremizi alışveriş için kullanarak hem vakit geçirebiliyoruz hem de alışveriş işlemini tamamlamış oluyoruz. Bu yönüyle başarılı bir kampanya.

İki saatte trend oldu

Volkswagen, Fox modeli için sponsoru olduğu Planeta Terra festivalinde bu sponsorluğunu duyurmak istedi. “No Planeta Terra” kampanyasında offline mecraya ek olarak Google Maps ve Twitter’ı kullandı. Harita üzerinde biletler yer alıyordu ve kullanıcılar bilet kazanmak için aldıkları tarif sonucunda bilete ulaşmalıydı. Sonuçta #FoxatPlanetaTerra etiketi iki saat içinde Trending Topics’e girdi ve kampanyanın sürdüğü dört gün boyunca listede kaldı.

Volkswagen’in burada yaptığı kampanyayı oyunlaştırmak (gamification) ve bilet kazanmak için kullanıcıları harekete geçirmekti. Online ve offline entegrasyonu biletlerin yerleri nedeniyle “gerçek mekanlar” şeklinde başarıyla kullandı.

QR kodlarla arkadaşlık

Heineken, U-Code isimli uygulamasında da tişörtlere bastığı ve özel mesajların yer aldığı QR kodları gençler için “ice breaker” olarak kullandı. Yüz yüze konuşmaya çekinen gençler, tişörtlerinin üzerindeki QR kodları okutarak birbirleriyle iletişime geçmede “yaratıcı” bir adım atmış oldu. Festivalin sürdüğü dört gün boyunca 5.000’den fazla QR kod basıldı. Bu rakam hedeflenenin de üstündeydi ve yüzde 200 daha fazlaydı.

 

2012’nin trendleri arasına şimdiden sayabileceğimiz online offline entegrasyonu, bundan böyle kampanyalar için hayati öneme sahip hale gelecek ve tüketici bu entegrasyon sayesinde sosyal medya kullanım alışkanlığı da göz önüne alındığında markaya daha bağımlı olacak.

 

Ali Erkurt

Pixelplus Interactive Sosyal Medya Stratejisti

——————————————————————-

Ali Erkurt kimdir?

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Ali Erkurt, lisans öğrenimi boyunca Reklam Atölyesi’nde reklam yazarı, editör ve sanal koordinatör olarak görev yaptı. Sosyal medya, reklam ve pazarlama üzerine blog yazarlığı yapıyor. Pixelplus Interactive’de sosyal medya stratejisti olarak çalışıyor.

 

———————————————————————-