artwork

Pınar Gülek ve Erdinç Mutlu’dan kampanya yorumları

6 yıl önce

0

Starbucks Türkiye Pazarlama Direktörü Pınar Gülek ve BBDO Group Kreatif Direktörü Erdinç Mutlu, Ekim sayımızda ayın öne çıkan kampanyalarını yorumladı.

KFC

Pınar Gülek:

Farklılığıyla ve absürtlüğü ile dikkat çekici ve izleten bir kampanya filmi olmuş. Ancak reklamverenler tarafında özellikle de Türkiye’deki fahiş ünlü kullanımı bütçelerine serzeniş hali dokunaklı olsa da tüketiciler tarafında marka mesajının çok net  geçmemiş olabileceğini düşünüyorum. Zira “Mesaj o kadar net ki biz de söylesek olur” çok güçlü bir söylem değil, üstelik mesaj da o kadar net değil maalesef. Ünlülerin bazılarının kimin benzeri olduklarını anlamaya çalışırken ve yaptıklarına bakarken mesajı ya da bağlantıyı kaçırmak çok olası. Bu kadar çok ünlü benzeri kullanıyorken “Ne ararsan var” gibi bir mesaj çok daha kolay geçebilecekken, “kafana göre kova” sloganı havada kalıyor. Son olarak da fake ünlü kullanmanın, reklam mesajıyla olmazsa olmaz bir bağı olmadığı durumlarda imaj açısından riskli olduğunu düşünüyorum.

Erdinç Mutlu:

Pınar Gülek, ayın öne çıkan kampanyalarını yorumluyor.Son dönemlerde KFC, satış rakamlarını yükseltmek için “kova” iletişimini sürdürüyor. İş dijital mecraya gelince de “kamu spotu” ve “kova spotu” şakasının bu stratejiyi destekleyeceğini ve işin izlenir olacağını düşünmüş olmalılar. Yalnız, işin basın bültenine “‘Mesajınız mantıklıysa ünlü kullanmanıza gerek yok’ iç görüsünden yola çıktık” yazmak yerine, “gece çalışırken KFC Kova söyledik sonra da aklımıza kova spotu esprisi geldi, yazarken gülmekten çatladık” yazsalarmış bence daha samimi olurmuş.


Turkcell

Pınar Gülek:

Turkcell’in pek çok branşta sporu desteklediğini akıllıca ve çok net anlatan, dolayısıyla da işini yapan bir reklam.  Çekimler başarılı, prodüksiyon kaliteli, post-packshot espirisi gülümsetiyor. Bendeki tek soru işareti paylaşılma/viral etkisi oldu; kesinlikle doğru bir reklam ancak izleyenin “Gördün mü?” diye anlatmaya ya da paylaşmaya can atacağı yönü çok kuvvetli değil.

Erdinç Mutlu:

Ben bu işi ilk gördüğümde “Ne kadar da temiz olmuş” diye diye izledim. Hala da fikrin ve uygulanışının kuşakta farklı durduğunu düşünüyorum. Yapanların ellerine sağlık. Turkcell gibi neredeyse her spor dalına yatırım yapmış bir markanın “toplu sponsorluk” filmi olarak bence çok başarılı. Fakat keşke Ali Poyrazoğlu gibi bir ustanın sesinden, “Türkiye’deki sporları” gibi kulağa yanlış gelen bir tanımlama duymasaydık.


Vestel

Pınar Gülek:

Vestel, kısa dizileri ile; geçtiğimiz yıllarda farklı kampanyalarla örnekleri izlediğimiz yaratıcı video önü reklamlara başarılı bir örnek daha eklemiş. Dizi izleme deneyimini yepyeni bir boyuta taşıyan bu kampanya ile izlemek istediğiniz videoyu bırakıp, çekirdek gibi 6 sn’lik dizilerin tüm bölümlerini izlemekten kendinizi alamıyorsunuz. Eğlenceli ürün yerleştirmeleri de başarılı. Kampanya ürün ve marka mesajı içermese de Vestel’in yaratıcılık ve yenilikçilik imajına olumlu katkıda bulunuyor.

Erdinç Mutlu:

Eğer derginizin “Keşke Ben Yapsaydım” bölümünde olsaydık listeye koyacağım işlerden. “6 saniyelik bumper ad” konusunda dünyada denemeler ve başarılı işler var, evet, ama bunu Türk izleyicisinin çılgıncasına izlediği diziler üzerinden yapmak ve ürünlerini içine yerleştirebilmek leziz olmuş. Ben çok sevdim. Kerem Özkut ve ekibine selamlar.


Shell

Pınar Gülek:

“Burası sadece bir akaryakıt istasyonu değil” söylemini film tadında gerçek bir hikayeden daha iyi ne anlatabilir ki? Duygu yüklü ve başarılı bir reklam filmi olmuş. Özellikle de filmin sonunda gerçek kahramanları görmek, ardından bahsi geçen istasyonun adına Selin isminin eklendiğini duymak markayla duygusal bağı kuvvetlendiriyor. Bu filmi izleyen herkesin markanın istasyonlarına ya da çalışanlarına artık başka bir gözle bakacağını ve bu sebeple kampanyanın çok iyi bir iş yaptığını düşünüyorum.

Erdinç Mutlu:

Gerçek bir hikayeyi markanın iletişiminde kullanma fikrini bulan ajansın mı, “ambulans”, “çığlık”, “siren” gibi zor kabul edilir şeyleri kabul eden ve böylece sadece mutluluk peşinde koşmayan marka temsilcisinin mi, yoksa reklamcı da olsa yönetmen de olsa her ikisini de layıkıyla yapan Barış Sarhan’ın mı elini sıkayım bilemedim. Bana epey dokunan bir iş oldu.


Rexona

Pınar Gülek:

Basketbol karşılaşmaları sırasında, Türkiye’nin her yerinden mekanı farklı – duygusu aynı delirmeleri izlenirliği çok yüksek ve keyifli şekilde anlatan reklam filmini tebrik ediyorum. Kampanyanın hareket sözlüğü bölümüyle de; basketbolun hareketleri ile günlük hayatın içgörülerinin tam isabet buluşmalarını izliyoruz. Marka vaadi de zaten hareket kavramının ayrılmaz bir parçası olunca mükemmel bir 3’lük geliyor.

Erdinç Mutlu:

Günlük hayattaki kimi hareketleri bir spor dalının hareketleriyle eşlemek – nedense – çok yapılmış olsa da, her yeniden yapıldığında kendini izletiyor. Spora meftun olduğumuzdan mıdır bilemiyorum ama beni rahatsız etmedi. “Sevinmek yerine deliririz” ana fikirli filmde sıradan insanların galibiyet umuduyla yaşadıkları gerilimin sonunda gönül rahatlığıyla sevinebilmeleri de ürünle güzel eşleşmiş.


ATÜ Duty Free

Pınar Gülek:

Kampanya aracı bir internet dizisi fikri olunca, zamanı bol kullanmak da bunun doğasının parçası gibi görünüyor. Ancak bu kampanyada mesajların tamamını vermek üzere yazılan bir text dizisi izliyormuşuz hissi bir noktadan sonra izleyeni zorluyor. Arada keyifli espriler olsa da akış yavaş, süre uzun olunca bunlar da arada kaynayabiliyor. Filmler daha konsantre, akış daha hızlı ve daha sitcom tadında olsaydı bu kampanyanın videonun tamamı izlenirliği ve mesaj iletim gücü daha yüksek olabilirdi.

Erdinç Mutlu:

Yoğunluktan dolayı uluslararası uçuşlarımıza kimi zaman 2 değil de 4 saat önce gittiğimiz şu günlerde, Londra’daki yakınlarına bir şeyler alabilmek için 10 saat önce havaalanında olan çiftin, neden orada olduklarıyla ilgili kısmın inandırıcılığı epey zayıf olmuş. Bunun dışında, prodüksiyon kalitesi ve gerçek hissi vermek için iyi tasarlanmış oyunculuklarıyla farklı görünüyor.

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Ekim 2017 sayısında yayımlandı.