Castrol Türkiye, Ukrayna ve Orta Asya Pazarlama Direktörü Nilay Tatlısöz ve Titrifikir Creative Group Head’i Mert Demirhan, 129. sayımızda ayın öne çıkan kampanyalarını yorumladı.
Türkiye
MONSTER NOTEBOOK
Monster bu kampanyası ile hedefinin yurtdışı olduğunun altını net olarak çizmiş. Kampanyaya gösterilen özen, senaryo, müzik ve çekimlerin hepsini birlikte değerlendirdiğimizde özellikle yurtdışı pazarların hedeflendiğini görüyoruz. Üstelik bunu öncelikle ana pazarına anlatarak çıtayı yükseltmeyi hedeflemişler. Filmin hedef cümlesinde “teknoloji devleri arasına girmekten daha değerli olanın” bir çocuğun kalbine girmek olduğunun altını çizmesi de markanın teknolojinin ötesinde duyguları da önemsediğinin mesajını veriyor. Böylece de hem şu anki hem de gelecekteki hedef kitlelerinde yerini sağlamlaştırıyor diye düşünüyorum.
Gerçek bir iç görü markayla çok güzel bir araya gelmiş. Özellikle prodüksiyon kalitesiyle standartların üzerinde bir işe imza atan tüm ekibi kutluyorum. Erken yaşta hayal edilen, kavuşmak istenen marka olma fikri de pazar payı büyümelerinin giderek azaldığı, herkesin yeni müşteri kitlesi yaratmak için çabaladığı bu dönemde oldukça nokta atışı bir strateji. Sadece “yıllardır çocuklardan hayal ettikleri Monster’ların resimlerini alıyoruz” bilgisi ve duygusu filme biraz daha yansısaydı daha iyi olurdu.
TURKCELL
Nilay Tatlısöz
İlk bakışta aile, çocuk, anne baba ilişkileri ve bir araya gelmeyi işleyen mobil operatörlerin benzer duygusal tondaki çalışmalarının bir örneği gibi duruyor. Ancak yine de Turkcell özeni ve kalitesi, ilgi çekici tagline’ı ile kendini izletmeyi başarıyor. Filmin en sonundaki kız çocuğunun doktor babası da hepimizi tebessüm ettiriyor. Yine de hızlı tüketilecek bir çalışma olduğunu düşünüyorum.
Mert Demirhan
Filmin dış sesinde bahsedildiği üzere “tam 28 yıldır” çekim gücü konuşulmasına anlam veremiyorum. Daha önce hem Turkcell için üretmiş hem de “çekim gücü” işi üretmiş bir reklamcı olarak elbette ajans tarafına diyecek bir lafım yok. “Çok Çekici” kancası da keşke ben bulsaydım dedirtecek cinsten. Fakat artık yapay zekalara hikayeler yazdırıp, resimler çizdirdiğimiz bir dönemde, 28 yıldır telekomünikasyon işi yapan ve Türkiye’nin en büyüklerinden biri olan firmanın “çekiyoruz” mesajı ne kadar güncel ve anlamlı bilemiyorum.
THY MILES & SMILES
Nilay Tatlısöz
Güzel iş. Miles&Smiles’ın “&” esprisini hareketli ve heyecanlı bir şekilde işlemiş. Tam da seyahatin insana verdiği duyguyu ve heyecanı aktarmak için kullanmışlar. Bir tek filmin heyecan dozu o kadar içine alıyor ki ancak en sonunda bunun Türk Hava Yolları filmi değil Miles&Smiles olduğunu anlıyorsunuz. En sondaki “&” vurgusu bu anlamda çok yerinde olmuş.
Mert Demirhan
Bir yolcu programı için buzdolabı mıknatısını ikonlaştırmak çok doğru fikir. Tüm güzel fikirlerde olduğu gibi daha önce nasıl kimsenin aklına gelmedi dedirtiyor. Film ve işçilik zaten THY’ye yakışan ve bizi alıştırdığı şekilde bu işte de devam ediyor. Filmin efektleri bana Doug Liman’ın 2008 yapımı Jumper filmini hatırlattı. Bu iş gibi o filmi de çok sevmiştim.
Global
PLAYSTATION – NBA 2K23
Nilay Tatlısöz
Global bir markanın ürününün özelliğinin altını çizdiği bir kampanya, Playstation’ın gerçekliğine vurgu var. Etkileyici girişten sonra filmin sonunda çocuğu odada Playstation’ı ile görmek izleyiciyi biraz oyunla gerçekten basketbol oynamak arasında sorgulatıyor. Her ne kadar amaç bu olmasa da ister istemez bunu düşünüyorsunuz. Playstation’ın kendinizi sanal olarak oyunun içinde hissetmeniz önermesini ise film çok güzel bir şekilde seyirciye aktarıyor.
Mert Demirhan
Giderek daha da gerçekmiş gibi hissettiren CGI kullanımı ve havalı kamera hareketlerinin, ünlü bir spor organizasyonu ve sporcularıyla birleşip “fikir” ve “orijinal” kavramlarının önemsizleştiği bir iş. Güzel mi? Elbette güzel. İzletiyor mu? Kesinlikle. İyi ve yeni bi fikir mi? Asla. İşin bir cümlelik özeti: “Çocuk kendini sporcu gibi hayal eder ve bir anda sahada bulur.” Senelerdir aynı cümle döner durur.
NIKE – FOOTBALLVERSE
Nilay Tatlısöz
Muhteşem seyirlik bir film. Kısa versiyonlarının da olduğunu tahmin ediyorum. Nike’ın her dünya kupası öncesinde nasıl bir reklam filmi yapacağını bekleyen seyircileri çok mutlu ettiğinden de eminim. Özellikle son dönemde eğlence dünyasının çok üzerinde durduğu çoklu evren konusunda hareketle yaratılan reklam filmi hem Dünya Kupası heyecanını yaşatıyor hem de mizahi bir açıdan bakıp seyirciye şimdi ne olacak dedirtebiliyor. Nike’ın bu film ile sporculara desteğini de vurgulamak istediğini ama futbolcularla filmin gölgesinde kaldığını söylemek isterim yine de. Ama özellikle futbolseverlerin tekrar tekrar seyretmek izleyeceği çok eğlenceli bir reklam.
Mert Demirhan
Futbol benim sevdiğim ve takip ettiğim bir spor değil. Buna rağmen “en iyi futbolcu kim?” sorusuna dair söyleyeceklerim her zaman oldu. Bu da bu işin ne kadar doğru olduğunun kanıtı benim için. Yaşın kaç olursa olsun, cinsiyetin, dilin, milliyetin ne olursa olsun tartışılacak bir konusu var. “Aaa bu benim hikayem” diyeceğimiz bir hikayeyi de “ne güzel olmuş” dediğim bir filmle taçlandırmışlar.
MCDONALD’S – THE LIST
Nilay Tatlısöz
Sezonda beklenen duygusal tondaki güzel bir film olmuş. Yaratıcı ekibin filmin en başında bir McDonald’s referansı olmasını özellikle istemediğini düşünüyorum. Film başka bir markanın da olabilirmiş hissini verdi en sonunda. Ancak aile ve birlikteliğe vurgu yapan yaratıcı dokunuş çok güzel işlenmiş. Sezon reklam kampanyalarından hep böyle duygusal bir hava bekleniyor.
Mert Demirhan
Her şeyiyle klişe bir iş. Hikayesi, görseli, müziği, filmdeki düğüm anı ve çözümü… Hiçbir noktasında kimseyi şaşırtmıyor. Çok daha güzel “Christmas” işleri gördük. Çok çok daha güzel “McDonald’s” işleri gördük. Çok büyük ihtimalle işe yaramıştır çünkü klişelerin klişe olmasının da bir sebebi var.
Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 129. sayısında yayımlanmıştır.