artwork

DWT Mandalina: “Ankara, reklamcıların limanı”

6 yıl önce

0

“Yaratıcılık nasıl sınır tanımazsa yerelliğe de sıkıştırılamaz” diyen DWT Mandalina ile Ankara’da faaliyet gösteren bir reklam ajansı olmayı konuştuk.

Seçil İskit, Anıl Özdem, Mert Ulutaş, Aslı Genç, Merve Aydemir, Kübra Kundakçı, Gülbahar Sipahi, Gülşah Kılıç, Sibel Pınarbaşı, Ayşegül Baysal, Burcu Güneysu, Nilay Laçin, Can Özlüoğlu, Gözde Akkın, Nur Aydoğdu, Kemal Margil, Duygu Şanlı, Fırtına Ürünay…

İstanbul dışındaki ajansların sesine kulak verdiğimiz bölümün bu ayki konuğu, DWT Mandalina Reklam Ajansı oldu. 2000 yılında kurulan Mandalina, yola 2003 yılında güçlerini birleştirdiği DW Turner ile devam ediyor. Ajans kendini, “pazarlama iletişimi alanında stratejiler geliştirip bu doğrultuda çözümler üreten bir çözüm ortağı” olarak tanımlıyor. DWT Mandalina’nın ayrıca Kırmızı Ödülleri kapsamında düzenlenen ve İstanbul dışında faaliyet gösteren reklam ajanslarının katıldığı Kırmızı Bölge Ödülleri’nde 10, Kristal Elma’da da 2 adet ödülü mevcut.

 

Bilmeyenler için, ajans hakkında genel bilgilerle başlayabilir miyiz?

İletişimin her alanına dokunan, fark yaratan bir tam hizmet ajansıyız. Bugün 20’ye yakın çalışma arkadaşımızla birlikte üretsek de bugüne kadar gerek kurumsalda gerekse sektörde kendine yer edinen yetenekler yetiştirdik.

Yaratıcılığın strateji ile birleştiği, iyi fikirlerin iyi tasarımlarla parlatıldığı bir ajans olarak sadece Ankara sınırları içinde kalmıyor, farklı şehirlerden birçok markaya da pazarlama iletişimi alanında stratejiler geliştirip bu doğrultuda çözümler üretiyoruz.

Bütün markalar ya büyümek ya da sahip olduğu konumu korumak ister. Biz, bunu büyüme hormonuyla değil, vitaminle yapıyoruz. Birlikte büyüdüğümüz markaların yanı sıra aramıza yeni katılan müşterilerimize vitamin katan çözümler üreterek gelişimlerine katkı sunuyoruz.

 

Ajans hangi alanlara yöneliyor, neler yapıyor?

Dünyanın yaşadığı dijital dönüşümden bağımsız değiliz biz de. Ancak artık bunun da ötesine geçmek gerekiyor. DWT Mandalina’ya bağlı olarak hizmet sunan dijital ajansımız Dopamin ile dijital mecraların tamamını sadece markalarımızın ve ürünlerinin iletişimi için değil, hayata dokunmak için de kullanıyoruz.

Markaların, ürünlerin, ihtiyaçlara sunulan çözümlerin giderek birbirine yaklaştığı günümüzde farklılaşmayı iletişimle nasıl sağlayacağımıza bakıyoruz. Bu nedenle neler yaptığımızdan ziyade – ki yaptıklarımız ortada – nasıl yaptığımızın altını çiziyoruz.

 

Ankara’daki bir ajansın İstanbul’dakilere göre avantajları ve dezavantajları neler?

Ankara’da özel hayatla iş hayatının sınırları belli. Biri diğerinin alanını işgal etmez. Revizyon trafiği çok yoğun değildir, normalleştirilen uzun mesailere burada yer yoktur. Bu bakımdan en büyük avantajımız, Ankara’nın reklamcıların limanı olması.

Dezavantaj demeyelim ancak tabii ki karşı karşıya kaldığımız ve bir şekilde beslenen algılar da mevcut. İstanbul ulusal ve uluslararası markaların kümelendiği bir kent. Dolayısıyla bu kadar yoğunlaşmanın olduğu bir yerde bizler lokasyon nedeniyle yaratıcılıkla elimizde tuttuğumuz rekabet avantajını değerlendiremiyoruz. Zaman herkes için çok kıymetli, bu nedenle markalar her an ulaşabilecekleri bir ekiple çalışmak istiyor. Bu konuda artık lokasyonun bir önemimin kalmadığını, kilometrelerce öteden bile yan yana gibi çalışabileceğimizi anlatsak da bu algı hala önümüzde duruyor.

 

Mandalina olarak çalışan bulmakta zorlanıyor musunuz, yeni iş arkadaşları alırken kriterleriniz neler?

Aksine bize yapılan başvurulara olumsuz cevap vermek zorunda kaldığımız için üzülüyoruz. Alanımız çok keyifli, ekibimiz oldukça güçlü. Bu ekibi büyütmek elbette keyifli olur fakat ihtiyacın üzerine de çıkamıyoruz. İşe alımda deneyim, esneklik, uyum gibi pek çok faktör etkili olabiliyor fakat öncelikli kriterimiz, adayın bizimle aynı tutkuyu paylaşması.

 

Ankara’da reklamcılığın başlıca sorunları neler?

Ankara’da reklamcılık denilince akla ilk gelen Ankara – İstanbul kıyaslamasıdır. Yıllardır süren bu kıyaslama Ankara reklamcılarının enerji harcamak zorunda kaldığı bir tartışma olarak hep karşımızda duruyor. Yaratıcılık nasıl sınır tanımazsa yerelliğe de sıkıştırılamaz. Bu nedenle Ankara ajansı – İstanbul ajansı gibi tanımlamaları ve bunun üzerinden yapılan tartışmaları son derece suni buluyoruz. Bu kısır döngü ve tartışmalar Ankara reklamcılığının sorunları arasında sayılabilir. Buna bağlı olarak Ankara’da reklamcılığın bir diğer sorunu da sektörün sahip olduğu potansiyelin değerlendirilmemesidir. Bu denli büyük bir potansiyel, işe ve üretime dönüştürülemediği sürece kayda değer bir ilerleme sağlanamaz.

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Ekim 2017 sayısında yayımlandı.