artwork

Denge üzerinde derinleşmek

5 ay önce

0

İş hayatını, hobileri ve zevkleriyle harmanlamış birisi… Başarılı kurumsal hayatının dışında bir müzik insanı, dj ve radyo programcısı Erkan Ömür, 136. sayımızda “The Story” köşemizin konuğu oldu.

Erkan Ömür, yaklaşık 23 yıllık başarılı kurumsal kariyerinin yanında, hobisini hayatına entegre edip yaşam biçimine dönüştüren bir müzik insanı. 95.0 Açık Radyo’da 2004 yılından beri cumartesi akşamları program yapmasının yanısıra çeşitli mekanlarda da dj’lik yapıyor. Erkan Ömür ile müziği, kariyerini ve ‘hikayesini’ konuştuk…

Burak Becan: Başarılı bir kurumsal çalışma hayatınız varken siz bambaşka bir alanda kendinize bir yer açtınız. Radyo sizin için ne ifade ediyor? Profesyonel anlamda radyoculuk kariyerine nasıl başladınız?

Erkan Ömür: Radyo benim için her anlamda çok keyifli bir beslenme kaynağı. Belirli bir aşamada sadece yolda, evde veya çalışırken arka planda müzikler çalması aşamasını geçtikten sonra spesifik radyo kanalları ve programları takip etme aşamasına geçtikten sonra çok yönlü müzik dinleyicisi olma aşamasında en faydalı kaynaklardan biri olduğunu düşünüyorum. Sadece yurt içinde değil, yurt dışındaki radyo yayınlarını da takip ettikten sonra oldukça farklı janralardan geniş bir dinleme alışkanlığı edebiliyorsunuz.

2000’li yılların başında tutkulu bir şekilde radyoları ve kendime yakın bulduğum programları düzenli bir şekilde takip etmeye başlamıştım.

Açık Radyo da jazz ve elektronik müzik programlarını dinlerken bir süre sonra benim de artık burada programcı olmam lazım diye düşünerek bir gece oturup detaylı bir başvuruda bulunmuştum.

O zaman genel yayın yönetmeni olarak çalışan rahmetli Jak abi “Jak Kohen” beni arayıp başvurunu okudum. Sana mutlaka bir saat ayıracağım demişti. Bir kaç gün sonra beni arayarak hiç tecrübem olmamasına rağmen beni cumartesi 22-23 saatleri arasına almıştı. İlk programımda da beni yalnız bırakmamak için radyoya gelip benimle kalması benim için çok değerli ve unutulmaz bir anı olarak kaldı.

Bu vesile ile bana bu fırsatı veren tüm Açık Radyo ailesine buradan da tekrar teşekkür etmiş olayım. Açık Radyo’nun bir programcısı olmak benim için de her zaman gurur kaynağı oldu.

Burak Becan: İki işi birden yapmak fiziki ve mental olarak sizin için zor olmuyor mu?

Erkan Ömür: Profesyonel olarak yaptığım iş ile hobim arasında anlamlı bir bağ kurduğumu düşünüyorum. Belki de bu kendi karakteristik özelliğimden kaynaklanıyordur. Onu ben de çok çözemedim.

Belirli bir düzende araştırma yapmak, bunun devamlılığını sağlamak ve sonunda da üretime geçmek olarak baktığım için yorgunluk hissi keyif ve mutluluğa dönüşebiliyor. Hatta bir adım sonrasında radyo programcılığı kimliği; biraz da programla çaldığım müzik türlerinin de etkisi ile dj’liğe de aynı zamanda evrildiği için fiziksel olarak da müzik paylaşımı doyumu ve tüm bu müzik avcı toplayıcılığı hissi daha da motive bir şekilde devam ediyor diyebilirim.

Burak Becan: Bize biraz radyo programından ve içeriğinden bahseder misiniz? Neler yapıyorsunuz?

Erkan Ömür: Profesyonel olarak radyo programcılığı kariyerime 95.0 Açık Radyo da 2004 yılında cumartesi akşamları Soft City isimli programla başladım. Programın alt başlığı “Özel anları, ruh hallerini arayan elektronik müzikler” olarak yayınlanıyordu. Bunun benim için özel bir önemi de olduğu için ayrıca belirtmek istedim. Yazar ve kiptal eleştirmeni olan çok yakın arkadaşım sevgili Fatih Balkış bu programın isim babası olmuştu. Jonathan Raban’ın Soft City isimli kitabı o dönem bizi çok etkilediği için böyle bir program ismi ve başlığı eklemiştik. Bu programla radyoculuğa başladım. O yıllarda daha çok elektronik, minimal techno, tech house türleri yoğunluklu program yapıyordum.

Şu anda yine Açık Radyo’da Pazar geceleri Münakaşa adı ile ve “Elektronik müziğin türleri arasında münazara hali,” alt başlığında bir çok türü sabit bir janraya bağlı kalmadan harmanlamaya çalışarak programa devam ediyorum.

Zaman içinde değişen dinleme alışkanlığımın da etkisi ile şu anda etnik ağırlıklı ethnic, organik house, jazzy türleri yoğunluklu programıma devam ediyorum.

Burak Becan: Profesyonel çalışma hayatının yanında farklı alanlarda da bir şeyler yapmak isteyen kişilere tavsiyeleriniz var mıdır?

Erkan Ömür: Hobi sahibi olmak ve farklı ilgi alanlarında iş – yaşam dengesini kurmaya çalışmak herkesin belirli bir aşamada gelmek istediği nokta tabi ki. Samimi bir şekilde hobilerinden keyif alan ve bu alanda derinleşmek isteyen kişilere tavsiyem; sadece günün belirli saatlerinde; zaman aralıklarında ilgi duydukları hobi lere vakit ayırmak yerine bunu sorumluluk alacakları, belirli bir düzende devam ettirme yoluna gidecekleri bir alan oluşturmaları.

Hobilerimizi sadece kendi zaman aralıklarımızda vakit geçireceğimiz bir aktiviteden çıkartıp, bunun için zaman ayırabileceğimiz ve profesyonel standartlarda yapılabilecek bir forma getirilmesini önerebilirim.

Kendi örneğimden yola çıkarsam, radyo programı yapmak isteyen kişiler için hangi radyo olacağı, hangi saatlerde yayının olacağının başlangıç için hiç önemli yok. Önemli olan bunun için sorumluluk alıp disiplinli ve tutarlı bir şekilde devam etmek. Dj’lik tarafında da aynı şekilde. İlk aşamada hayal ettiğimiz yerlerde ve kitlelere çalmanın imkanı yok. Günün herhangi bir saatinde kaç kişinin olduğundan bağımsız işe bir yerden başlayıp disipline olmak ve tutarlı bir şekilde peşini bırakmadan devam etmek gerekiyor.

Burak Becan: Türkiye’de ve dünyada radyoculuğun geleceğini nasıl görüyorsunuz? Dijital platformlar hayatımıza girdikten sonra neler değişti?

Erkan Ömür: Zaman içinde dijitalize oldukça alışkanlıklarımız da buna göre evriliyor. Bu anlamda dijital dünyanın eski alışkanlıkları yıktığını ve yerine tamamen farklı alışkanlıklar getireceğini bu aşamada düşünmüyorum. Alışkanlıklarımızın formu değişerek online de daha ulaşılabilir; geniş bir yelpazede bize kaynak sağlamaya devam ediyor. Bunun adı sadece radyo dinleme olmasada eskisinden den daha çok radyo kanalı ve radyo programcısı takip ediliyor, dinleniyor. Podcast kavramının yaygınlaşması ile birlikte artık programcılık bir dijital kütüphaneye dönüşmüş durumda. Dijital platformlar bize daha çok alternatif, kaynak ve deneyim sunuyor. Türkiye’de ve dünya da önceden bir radyo sadece kendi frekansından yayın yapan bir radyoculuk formunda olsada; şu anda tüm dijital iletişim platformlarından kendi bilgi ve görüşlerini paylaşan, podcast yayınları ile ciddi program arşivlerini barındıran bir yayın kuruluşu haline geldi.

Burak Becan: Hayalleriniz neler ve şu an bu hayallerin neresindesiniz?

Erkan Ömür: Benim için iş, gerçek hayat ve hobi dengesini korumak, işini severek yapma aşamasına gelince aynı zamanda sevdiğim alanlarda derinleşmek her zaman ana hedefti.

Hobiyi gelire dönüştürme sorusu; bu sanırım bana en çok sorulan sorulardan birisi. Şu anki denge üzerinde derinleşerek devam etmek benim sağlamaya çalıştığım hedefim.

Bakış açısı olarak aslında kurmaya çalıştığım dengede devam ediyorum sanırım. Bu hayallerin tam ortasındayım ve keyfini çıkararak devam etmeye çalışıyorum.

Radyo programının ertesi günü Türkiyenin bir yerine, Rusya’dan, Şili’den veya Almanya’dan bir mesaj almak; radyo programlarımın arşivleri dinlendikten sonra dinleyicilerde yeni türlerde farkındalık yaratmak bana güzel ve keyifli bir hayalin içinde olduğumu hissettiriyor.

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 136. sayısında yayımlanmıştır.