ZzzZZz… jenerasyonu
4 yıl önce
0
iGeneration veya Post-Millennials olarak da bilinen Z jenerasyonu, 1996-2015 yılları arasında doğanlar olarak tanımlanıyor. 90’lı yıllardan itibaren teknoloji parabolik artarak gelişti. Benim neslim, bizden önceki nesle göre erken yaştan itibaren teknolojik gelişmelere maruz kaldı.
Evde büyüyenlerin aksine dışarıda, açık havada büyüyen bir çocuk olamama rağmen teknoloji bağımlılığım PlayStation1 ve telefonumu aldığım ilk zamanlarda başladı. Bağımlılığın hızla gelişen teknoloji ve sosyal medya platformlarının sık kullanımından kaynaklandığını düşünüyorum. Her şeyin avcumuzun içinde olması, hiçbir şeyi kaçırmama duygusuyla birleşince bağımlılık pekişiyor. Bu, her zamankinden daha fazla birbirimize bağlanmamıza yardımcı olurken, doğal ve gerçek ilişkilerden bizi uzaklaştırıyor.
Bugün uğraştığımız en büyük sorun, gerçek önceliklerimize konsantre olamıyor oluşumuz. Dünyayı daha yaşanabilir kılma konusunda harekete geçmek için isteksiziz. Çünkü her gün sistematik olarak yüzümüze vuran haber dalgasıyla duyarlılığımızı kaybettik. Kişisel ilişkilere güvenme ve ilişkilere yatırım yapma söz konusu olduğunda umutsuzuz… Son beş yılda okuduğum en ilginç fakat endişe verici gelişmelerden biri Cambridge Analytica hikâyesi ve psikografik verileri çeşitli yollarla kullanma becerileriydi. Artık teknoloji şirketlerinin büyük miktarda veriyi derleyebildiğini, bunları işaretçi olarak kullanabildiğini, neredeyse bireysel temelde her bir insanın ihtiyaçlarını, arzularını, güçlü yönlerini ve zayıflıklarını tanımlayabildiğini biliyoruz. Pazarlama ajansları, sosyal medya platformlarındaki rastgele pazarlamanın aksine, demografik verilerin kullanıldığı bu teknolojik gelişmeyle, satın alma olasılığının çok daha yüksek olduğu hedeflemeler yapıyor. Resmen izleyiciye hitap ediyorlar. Mobil oyun için çalışırken, hedef kitleye gösterilecek bir dizi reklamın günlük olarak tasarlandığını gördüm. Tüketicinin en güncel internet davranışlarına göre şekillenen bu günlük reklamlar konuşmalarınızın dinlendiği gibi birçok komplo teorisine bağlansa da, aslında psikografik verilerin kullanımıdır. Ne yazık ki diğer Zoomer’lar gibi ben de telefon, bilgisayar, televizyon gibi teknolojik cihazlarla epeyce zaman harcıyorum. Doğduğumuz ve büyüdüğümüz zaman nedeniyle teknolojiyle olan ilişkimiz kökleşmiş durumda. Hayatımızı kolaylaştırdığı çok doğru, fakat bu bağlılığı azaltmak neredeyse imkansız. Dünya çapında her bilgi dizisini içeren en büyük kütüphaneye anında erişmemiz, kendimize yatırım yapmak için daha fazla zaman tanıyor. Günlük işlerimizi hızlandırıyor. İnternet kendi medeniyetini yaratıyor. Diğer yandan avuç içindeki bu hazineyle (!) geçirilen zamanın tehlikeleri üzerine yapılan çalışmalar ve yanlış bilgilerin neslimiz üzerinde bıraktığı yıkıcı etkiler ortaya ironik, sosyal bir dilemma çıkarıyor. Bu da kullanıcıların gözünü açıyor. Ekran süresini azaltmak için erişilebilirliğe göre daha büyük bir motivasyon yaratıyor.
Birbirine bu kadar bağlı bir dünyada her saniye üzerimize bilgi yağarken, dolaşan bilginin gerçekliğini, politik, sosyal ve hatta duygusal olarak önyargılı olup olmadığını ayırt edebilmek çok zor. Hele ki günümüz teknolojik ortamında neredeyse imkansız. Bilgisayarda veya telefonda haberlerin çoğunu çevrimiçi olarak okuyoruz. Ama makalenin geçerliliği ve amacı hakkında her zaman bir şüphe var. Maalesef bugün iki kez kontrol etme ihtiyacı hissettiğim haberleri ve istatistikleri on yıl önce gerçek olarak kabul etmiş olabilirim.
En çok kullandığım uygulamalar Whatsapp, YouTube, Smart News ve e-posta hesabım. Bunları hem iş için hem de keyfi olarak her gün sayısız kez kontrol ediyorum. Kullanımımı azaltmaya yönelik çabalarıma rağmen, ekran süresini azaltmak aşılmaz bir engel gibi görünüyor ama bu süreyi azaltmayı denemeye devam edeceğim.
Tunç Şardan
(22) Mudiogames Assistant Director
Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 104. sayısında yayımlandı.
