artwork

Sürdürülebilirlik bir iletişim meselesidir

9 ay önce

0

Endüstri devrimiyle değişen üretim ve tüketim pratiklerine karşı biricik gezegenimizin hoyratça kullanılan kaynakları şimdiye kadar idare etti. Ama bu kaynakların insanlar tarafından amansızca boyunduruk altına alınma şekli, artan nüfus ve buna karşılık gelen ihtiyaçları düşündüğümüzde, bizi nasıl bir gelecek bekliyor? 

Sürdürülebilirlik; yani insan, gezegen ve ekonomi bacağında daha iyi ve yaşanabilir bir dünya meselesi artık sadece gelecek kuşaklar için değil, aslında tam da bugünün temel sorunu olarak çözülmesi gereken bir konu. 

Peki, bariz tehditler ortadayken insanlık neden bu konularda radikal şekilde önlem almıyor? 

İnsanlar konfor alanlarını ve hareket etme özgürlüklerini feda etme söz konusu olduğunda çok sınırlı bir rasyonellik düzeyinde hareket ediyor. 

Örneğin, iklimlendirmenin sera gazı emisyonlarına katkıları ve bunun küresel ısınma üzerindeki etkisi hakkında kamuoyuna vaaz verirken hepimiz çok rahatız. Ancak, evlerimizde, ofislerimizde, araçlarımızda bu konfordan az da olsa fedakarlık etmek konusunda samimi ve istekli değiliz. 

Alışkanlıklarımız, dürtülerimiz ve rahatlık arzumuz, bu konuda en iyi niyetle ve içtenlikle sahip olduğumuz inançlarımızla bile rekabet etmekte zorlanıyor.

Bunun için insanlığı suçlamak fayda getirmiyor. İletişim disiplininin, sosyoloji ve psikoloji desteğiyle sahaya inmesi gerekiyor. Çünkü, yapılan ‘sürdürülebilir olma’ iletişimleri, gerçekten sürdürülebilir uygulamalara dönüşme konusunda sınırlı kalıyor. 

Konuyla ilgili farkındalık çalışmalarını artık ‘beraber eylem’ konusuna yöneltmek ve bunun formüllerini bulmak gerekiyor. Meseleyi, insanın davranış pratikleri odağında, sosyal normlara sokmak ve genel eğilimi (daha ileriye gidelim kültürü) değiştirmek için titizlikle el almak gerekiyor. 

Çünkü insanlar sosyal normları takip etme konusunda genel bir eğilime sahip. Çoğu insan bir sürdürülebilirlik uygulamasını takip ediyorsa, bunu aslında diğerleriyle birlikte geniş bir yığının içinde olma motivasyonuyla yapıyor. 

Tüm bu noktada, iletişimin insanları korkutarak zorlamak yerine, onlara güvence vererek platformlar sunmak, hareket ve tercih alanları sağlamak ve olumsuz duyguları tetikleyerek kaygı ve çaresizlik döngüsü yaratmak yerine çözüm odaklı motivasyonları beslemesi gerekiyor. 

Sürdürülebilirlik iletişimleri, toplumun davranışsal ve psikolojik motivasyonlarını dikkate almalı. Tüm söylemlerin değer sistemleriyle uyumlu hale getirilmesi de son derece kritik. İstenilen davranış değişikliğini ve sonunda dönüşümü gerçekleştirmek ancak bireyler arasında pozitif enerji oluşturmakla mümkün olacak. 

Bunun nasıl yapılacağı konusu ise iletişim disiplininin uzmanlığı…

Arda Öztaşkın

KİD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı