Site icon Campaign Türkiye

Sürdürülebilirliğin yararı sadece çevre ile sınırlı değil

Forbes Kurul Üyesi Mario Paysse, sürdürülebilirliği ek bir iş olarak görmeyip kuruluşunun merkezine koyan şirketlerin sadece gezegene değil kendine de katacağı faydaları sıralıyor.

Yakın zamanda yayınlanan Fortune 500, Amerika’nın en büyük şirketleri sıralamasını gözden geçirdiğimizde neredeyse hepsinin kurumsal sosyal sorumluluklarının olduğunu görmek etkileyiciydi. Kariyerimin çoğunu kurumsal Amerika’da büyük şirketlerle geçirmiş biri olarak, bir zamanlar sosyal veya çevresel etkiyi İK kılavuzları, yıllık raporlar veya web sitesi pazarlaması için bir görev olarak gördüm.

Bazı büyük şirketler; tüketicilerinden, medyadan, hissedarlarından ve diğerlerinden gelen baskılar nedeniyle sürdürülebilirlik konusunu benimsemeye zorlandı. Bir zamanlar bu işletmelerin çoğu, sürdürülebilirlik kervanına atlayan markalar olarak etiketlendi. Bazıları, meydan okuyanlar ve bağımsız rakipler tarafından özgünlükten yoksun oldukları veya gerçek bir misyona sahip olmadıkları için eleştirildi. Bu kuruluşların çoğu için sürdürülebilirlik, bir kuruluşun temel stratejisiyle entegre olmayan ek bir unsur haline geldi. Ancak KSS artık, kâr amacı güden şirketlerin hedefler belirlerken sosyal ve çevresel faydalar, etkiler yarattığı bir iş modeli olarak kabul edilmelidir. Bu platform, bazıları tarafından üçlü kritik faktörle oluşturuldu: insanlar, gezegen ve kâr. Diğer şirketler bunu amaca yönelik performans olarak adlandırıyor ve veriler yalan söylemiyor: World Economic Forum, 2030 yılına kadar döngüsel ekonominin tek başına 4,5 trilyon dolarlık ekonomik faydaya dönüşebileceğini belirtiyor. Bu, sadece bir finansal değiş tokuş değil, bir finansal strateji fırsatına dönüşüyor. Yakın tarihli bir McKinsey raporu, 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmanın o zamana kadar 9,2 trilyon dolarlık yatırım gerektireceğini tespit etti.

CEO’ların ortalama görev süresi düşüşte olsa da, CSO (Sürdürülebilirlik Baş Sorumlusu) %300’ün üzerine çıktı.

Dijital çağda tüketiciler; şirketler ve ürünleri veya hizmetleri hakkında her zamankinden daha fazla bilgiye sahip: Nerede yapıldıkları, hangi malzemelerle, hangi işçileri işe aldıkları ve planlarının ne olduğu… Tüketiciler, yatırımcılar ve devlet kurumları şirketlerin ne yapıp ne yapmadığını önemser ve fesih kültürü onlar için de geçerlidir.

Sürdürülebilirlik; GE, Apple, Amazon, Tesla ve Whole Foods gibi dünyanın en büyük ürün ve hizmet şirketleri tarafından sürekli ve yoğun bir şekilde teşvik ediliyor. Birkaç örnek olarak karbon emisyonlarının azaltılması (Entergy), plastik atıkların ortadan kaldırılması (FloWater) ve alternatif güçlerin daha fazla kullanılması (8minute) gibi kilit girişimlere koyulan birçok bağımsız şirket de var.

Sürdürülebilirlik işletmeler için neden iyi? İşte beş sebep:

  1. Çalışanları Çekmek ve Elde Tutmak

COVID-19 dönemini geçirdiğimiz bu iki buçuk yılda, “Büyük İstifa” olayı gündeme oturdu; KSS gündemine sahip olmayan şirketler de dahil olmak üzere, çeşitli nedenlerle işverenlerinden ayrılmayı seçen çalışanların olduğu bir zaman. Aslında hem Z hem de Y Kuşağı çalışanlarının yaklaşık dörtte biri, sürdürülebilirlik gündemine sahip bir şirketin şirkette kalmalarını etkilediğini iddia etti. Bu organizasyonların bir parçası olmak gurur verici. Çeşitli departmanların zaman, maliyet tasarrufları ve kaynak dağıtımı düşünüldüğünde yeni yeteneklerin işe alımı, tekrar işe alımı ve yeniden eğitim süreçlerini yaşamamak çok önemli.

  1. Değer Yaratma, Maliyet Azaltma ve İnovasyon

Başarılı şirketler, sürdürülebilirliğe hem operasyonel hem de ticari olarak daha iyi sermaye getirisi elde etmek için bundan nasıl yararlanabileceklerini düşünerek bakar. Şirketler, sürdürülebilirlik hedeflerine karşı doğru metodolojileri uyguladıklarında, kaynaklarını daha verimli kullanmanın yollarını bulur, maliyetleri ve tedarik zinciri tasarruflarını keşfeder, genellikle paketleme veya hizmet maliyetlerini azaltabilirler ve çoğunlukla sürdürülebilir ürünlerinde kârı artırmak için yenilikçi fırsatlar bulurlar.

  1. Marka İtibarı ve Tüketici Talebi

​​Bu tür girişimler, tüketici sayısının artması, markanın pazardaki itibarı ve müşteri sadakati üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir. “Sürdürülebilir” olarak sunulan ürün ve hizmetlerin, çok net ve kesin pazarlamanın yanı sıra satışları artırdığı, sağlıklarına ve çevreye önem veren büyüyen bir kitleye ulaştığı ve onları yakaladığı kanıtlanmıştır. Ayrıca sürdürülebilirliğe odaklanan diğer markalarla potansiyel ortaklıklar için de fırsat yaratılıyor.

  1. Yeni Fırsatlar ve Gelişmekte Olan Pazarlar

Yeni pazarlara girmek iki yönlü bir yaklaşımdır; birincisi ürün sağlama, ikincisi de pay sağlayan pazarlarda daha düşük marjla hizmet verme veya dokunulmamış ancak talebin olduğu pazarlara girme. Bir pazarda sürdürülebilir ürün veya hizmete sahip olmak, büyüme için başka bir pazara yönlenmeye de yardımcı olabilir. Bütün bunlar, organizasyon için yeni satışlar anlamına gelir.

  1. Rekabet Avantajı

Geleneksel bir SWOT analizi yaparken bir şirketin sürdürülebilirliğe bakışı, rakipleri arasındaki bir güç ve farklılaştırıcı olarak sınıflandırılmalıdır. Bazı durumlarda tüketiciler seçeneklerini değerlendirirken aslında yaptıkları nihai seçim için belirleyici faktör olduğunu kanıtlayabilir. Bazı şirketler bunu ürün veya hizmetleri açısından değerlendirmez, daha kapsamlı olarak kendilerini “pazara ilk giren” olarak konumlandırırlar.

Ve gezegene de fayda sunmak…

Sürdürülebilirlik, temel ve kritik bir iş uygulaması olarak kalıcı olmaya devam ediyor. En iyi şirketler bunu yeni büyüme, gelir ve toplumu olumlu etkileme potansiyeli için kaldıraç olarak benimsiyor. Tıpkı eski “adapte ol ya da öl” atasözünde olduğu gibi, paradigma değişmeye devam ediyor ve adaptasyonun değeri gerçek. Katılmayan şirketler zarar görecek ve karlılık kaybı yaşayacak, uygulayanlar ise hem şirketlerine hem de çevremize büyük fayda sağlayacak.

Mario Paysse

Forbes Kurul Üyesi, FloWater Satış Başkan Yardımcısı

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin Sürdürülebilirlik Özel sayısında yayımlanmıştır.

Exit mobile version