artwork

Sosyal alışveriş büyüyecek

2 yıl önce

0

Pandeminin başlamasıyla birlikte artan e-ticaret hacmi Türkiye’de 2021 yılında %69’luk artışla 381,5 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu büyümenin arkasında internet altyapısının yaygınlaşması, mobil cihaz kullanımının artması, değişen demografik yapı ve sosyal medya kullanımının artması gibi farklı faktörler yer alıyor. Tüketicilerin değişen yaşam biçimleri göz önüne alındığında online alışveriş birçok farklı tüketici grubu için artık yaygın bir alışkanlık haline geldi. Özellikle Q Commerce gibi ürünlerin dakikalar içinde tüketicilerle buluştuğu modellerin yaygınlaşması sayesinde tüketiciler, bu yeni dünyaya hızla ayak uyduruyor ve beklentileri de bu doğrultuda yükseliyor. 

E-ticarete olan ilgideki artışla birlikte pazardaki oyuncuların sayısı ve yatırımları da katlanarak büyüyor. Rekabetin hızla arttığı e-ticaret pazarında markaların yeni tüketicileri kazanması ve onları elinde tutması ise gün geçtikçe daha da zor hale gelmeye başlıyor. Peki markaların bu rekabetçi ortamda dikkat etmesi gereken unsurlar neler? 

‘Always-on’ tüketiciler için ‘mikro anlar’ önem kazanıyor. Online alışverişin hayatımıza iyice entegre olmasıyla birlikte alışveriş anları da değişiyor. Artık alışveriş ayrık bir aktivite değil, tüketicilerin moduna göre, çoğunlukla başka işler yaparken mikro anlarda gerçekleştirdikleri bir eylem. Yapılan araştırmalara göre; 10 kişiden 7’si bu anlarda alışveriş yapıyor. Markaların bu durumu göz önünde bulundurması, bu anları tüketici yolculuğu içerisinde doğru bir şekilde değerlendirmesi ve iletişimi bu yönde şekillendirmesi kritik önem taşıyor. Online platformların rollerinin doğru belirlenmesi de denklemin önemli bir parçasını oluşturuyor. Tüketicilerin hangi anlarda ve platformlarda ilham aradığını, hangilerinde kıyaslama yapmak istediğini, hangilerinde aksiyona geçmek istediğini bilmek, onların ilgi alanlarını ve tutku noktalarını anlamak ve buradan hareketle ürünü, teklifi ve mesajı özelleştirerek onlarla buluşturabilmek markaları bir adım öne taşıyacak unsurların başında geliyor.

Bu noktada sosyal alışverişe de ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Sosyal alışveriş, müşterilerin e-ticaret sitelerine yönlendirilmeden, uçtan uca tüm alışveriş deneyimini sosyal medya platformları üzerinden yaşamasına olanak tanıyor. Pandemi sonrası sosyal medyada geçirilen sürenin günde 6 saate ulaştığını düşündüğümüzde, mikro anlara entegre olmak isteyen markalar için sosyal alışverişin kritik bir noktada durduğunu söylemek yanlış olmaz. Tüketici deneyimini bozmadan alışverişe izin veren  interaktif içerikler, shoppable canlı yayınlar, fikir önderlerinin ve micro-influencer’ların bu alanda artan etkileri, izleyicilere ilham veren ve doğrudan satışa yönlendiren online konser deneyimleri hayatımıza girmeye başladı ve önümüzdeki dönemde daha da fazla hayatımızın içerisinde olacak. Özellikle, Z Jenerasyonunun sosyal medya üzerinde satın alma kurgularına daha fazla katıldığını gözlemliyoruz. Genç hedef kitleyi kendine çekmek isteyen markalar için de bu alanı iyi değerlendirmek fazlasıyla önemli olacak. Global verilere baktığımızda sosyal alışveriş hacminin 2025 itibarıyla 3 katına çıkması bekleniyor.

Markalar için etkisi gün geçtikçe artan rekabet ortamında dikkat edilmesi gereken diğer bir faktör ise ‘brand building’. Mikro anlarda tüketicilerin aksiyon almasını sağlamak için markaların zihinsel uygunluklarını üst seviyelerde tutması gerekiyor. Bu anlamda markaların, sadece kısa vadeli satışa dönük iletişime odaklanmak yerine markayı ve değerlerini, tüketicileri merkeze alan bir deneyimle birlikte tüketicilerle buluşturmaları, uzun vadede e-ticaret performanslarını artırmalarında da fayda sağlayacaktır.

Erman Çağlar

MediaCom Turkey Connections Planning Lead

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 124. sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...