artwork

Sınır tanımayan bir kurum: Yapı Kredi

3 yıl önce

0

Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın, gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir gelecek bırakma konusunda herkesin bir sorumluluğu olduğunu hatırlatarak sürdürülebilirlik ile ilgili projelerini ve hedeflerini anlatıyor.

Yapı Kredi’nin Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın sürdürülebilirlik konusunda Yapı Kredi olarak aldıkları aksiyonları ve hedefleri anlattı. Sürdürülebilirlik kavramının daha geniş kitlelerce özümsenmesi gerektiğini belirten Öztaşkın, markalar konuştukça sağlıklı bir farkındalık oluşabileceğini vurguluyor. Koç Holding’in de yaklaşımının ve çalışmalarının kendileri için itici güç olduğunu anlatan Öztaşkın, Koç Holding’in 2050 yılında karbon sıfır seviyesine ulaşmayı hedeflediğini de belirtiyor.

Sürdürülebilirlik ile ilgili çalışmalarına pek çok ulusal ve uluslararası girişimler içinde yer alarak ve Dünya Kadar Sade, Panik Yok Butonu gibi çalışmalarla destek verdiklerini anlatan Öztaşkın, Yapı Kredi olarak yaptıkları çalışmaların detaylarını ve hedeflerini anlatıyor.

Campaign Türkiye Sürdürülebilirlik kavramı bir süredir pazarlama dünyasının ve markaların önem verdikleri bir kavram. Oldukça da kapsayıcı… Siz, Yapı Kredi olarak sürdürülebilirlik kavramını nasıl odağınıza aldınız?

Arda Öztaşkın Sürdürülebilirlik konuları Yapı Kredi için yeni değil. özellikle son dönemde sıkça gündeme gelen bir kavram olmasına rağmen, Yapı Kredi’nin sürdürülebilirlik konusunda uzun yıllara dayanan gelişmiş bir yönetişim modeli ve stratejisi var.

Yapı Kredi’nin bu konuya ana yaklaşımı, ekonomik gelişim ve büyümeyi sağlarken toplumsal ve çevre konularına da hassasiyet gösterip, her alan ve paydaş için uzun dönemli değer yaratmak üzerine.

Kurulduğu ilk gün itibariyle amacını sadece faaliyet gösterdiği alanda değil, toplumsal gelişim için kültür ve sanat alanına da katkı yapmak olarak belirleyen, bunun için de ‘sınır tanımayan’ bir kurum Yapı Kredi. Dolayısıyla biz konuyu gelip geçici bir eğilim ya da yükselen bir duyarlılık olarak görmüyoruz. Bizim için konu iş kültürümüzün ve felsefemizin temelinde yer alıyor. Sürdürülebilirlik konularının bugün tüm dünyada bu kadar gündeme gelmeye başlamasında ise ‘nasıl’ sorusu yerine aslında ‘neden’ kısmına odaklanmak gerekiyor.

Dünya Ekonomik Forumu 2021 Küresel Risk Raporu’na göre gerçekleşmesi muhtemel ilk beş riskten dördü çevre ile bağlantılı. Dolayısıyla şirketler, ilerleyen dönemlerde iklim krizi, çevre tahribatı, biyolojik çeşitlilik kaybı ve olağanüstü hava olaylarının olumsuz etkilerine karşı tedbirli olmak istiyor. İş gücü verimliliği, istihdam, tarım, turizm gibi alanlarda iklim krizinin dünya finans sistemini tehdit ettiğini görüyoruz. Maalesef şimdiden olağanüstü hava olaylarının olumsuz etkilerini de görmeye başladık. Yapılan son araştırmalara göre; 2020 yılında doğal afetlerin maliyeti 2019 yılına göre yüzde 26,6 oranında artarak 210 milyar dolara ulaştı. Küresel ölçekte harekete geçilmemesi halinde, yaşanılacak kaybın çok daha büyük olacağını düşünüyoruz.

Diğer yandan WWF-Türkiye verilerine göre dünya çapında 1,1 milyar insan maalesef temiz suya erişimden yoksun durumda. Susuzluk kaynaklı hijyen eksikliği sonucunda başta çocuklar olmak üzere her yıl 2 milyon insan maalesef hayatını kaybediyor. Son 20 yıllık dönemde ülkemizde kişi başına su miktarının yılda yüzde 18 azaldığını görüyoruz. Bu bilgiler ışığında Falkenmark indeksine göre halihazırda su sıkıntısı çeken bir ülke konumundayız. Susuzluk sadece bizim değil, tüm dünyanın gündemindeki en büyük sorunlardan biri. Sadece bunlar bile sürdürülebilirlik konularının aslında tüm dünya için ne kadar ciddiyetle ve samimiyetle ele alınması gerektiğinin göstergesi…

Campaign Türkiye Bu kavramın Türkiye’de anlam bulduğunu düşünüyor musunuz?

Arda Öztaşkın Sürdürülebilirlik kavramı, henüz geniş kitleler tarafından tam anlamıyla özümsenmese de geçmişe göre çok daha bilinir ve konuşulur durumda. Bu gelişmeyi de oldukça kıymetli buluyorum. Yarının dünyası için çalışan markalar olarak bize düşen görev, bu konuda daha çok konuşmak ve böylece sağlıklı bir farkındalık sağlamak.

Sürdürülebilirlik konularının sadece çevre ve sosyal sorumluluk konusu olmadığının, pek çok noktaya değen çok katmanlı geniş bir ekosistem olduğunun farkına varılması işin ciddiyetinin kavranması ve yönetilmesi açısından kritik.

Sürdürülebilirlik kavramsal olarak ekonomik faaliyetlerin, şirketlerin, kar etmenin ve büyümenin karşısında değil. Tersine, sağlıklı ekonomik büyüme ve gelişmenin hayati önemini kabul ediyor. Bununla birlikte, toplumsal ve çevresel konuların da hassasiyetle ele alınmasını ve kaynakların doğru yönetilmesi adına akılcı aksiyonlar alınmasını öngörüyor. Yani ekonomiyi, çevreyi ve sosyal konuları eşit derecede önemli ve birbiriyle bağlantılı kabul ediyor.

Şirketlerin sürdürülebilir gelir elde etmesi ve büyümesi esastır ama bu, uzun dönemde artık sosyal ve çevresel faktörler gözetilmeden elde edilemeyeceği gerçeğine dayanıyor. Dolayısıyla, iş stratejilerinin ekonomik boyutlarının yanı sıra, toplumsal, sosyal ve çevresel boyutlar da gözetilecek şekilde geliştirilmesi ve böylece uzun dönemli değer yaratılmasını esas alıyor.

Gelecek nesillere daha yaşanılır bir dünya bırakma konusunda hepimizin büyük sorumluluğu var. Bu sorumluluktan geri durmamalı, kaynaklarımızın doğru kullanımı için hepimiz kendi etki alanımızda daha fazla gayret göstermeliyiz. Bunun için de tüm kurumlara sürdürülebilirliği pazarlama faaliyetlerinin ötesine taşıma noktasında önemli görevler düşüyor.

Campaign Türkiye Pandemi dönemi ile beraber sürdürülebilirlik konusunda da daha fazla farkındalık oluştuğu en azından bu konunun daha çok gündeme geldiğini görüyoruz. Bu etkilerin kalıcı olabileceğini düşünüyor musunuz?

Arda Öztaşkın Yarattığı tüm olumsuzlukları bir kenara koyarsak, gerçekten de pandeminin hem kurumsal hem bireysel anlamda sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırdığını iş dünyasındaki gelişmelere baktığımızda açık şekilde görüyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda gerçek anlamda yapılması gereken çok şey var. Esas konu, kurumların iş stratejilerini ekonomik boyutların yanı sıra sosyal ve çevresel boyutları da gözeterek geliştirmesi ve böylece uzun dönemli değer yaratması. Markaların ekolojik, ekonomik ve toplumsal boyutları bir arada barındıran bütünsel bir yaklaşımla hareket etmesi ve sürdürülebilir ekonomik kalkınma, çevre koruma, sosyal adalet ve eşitlik ile ilgili toplumsal gelişimlerle de ilgilenmesi bu alanda yapılabilecek şeylerden birkaçı.

Sürdürülebilirlik konusu bugün olduğu gibi önümüzdeki dönemde de en önemli gündemlerden biri olmaya devam edecek. Özellikle yeni yetişen kuşağın amaç ve değer odaklı markalara daha yakın olacağı da yapılan araştırmalar ile kendini gösteriyor.

Finans sektörüne gelecek olursak; sektörün doğrudan ve iş dünyasına sağladığı finansmanlardan ötürü dolaylı etkisini de düşünürsek faaliyet alanımız oldukça geniş ve kuvvetli. Dolayısıyla finans sektörü sahip olduğu bu büyük dönüştürücü güçle sürdürülebilirlik konularında büyük bir misyon üstlenmek zorunda.

Bu nedenle Yapı Kredi olarak yalnızca kendi iş alanlarımızda değil, her alanda toplumumuza değer katmak en önem verdiğimiz noktalardan biri. Bunu yaparken de Yapı Kredi çalışanlarından başlayarak tüm paydaşlarımız ve müşterilerimizi odağımıza alıyoruz. Sürdürülebilirlik stratejimizi de ortak değer yaratmaya dayandırıyor, tüm çalışmalarımızı buna göre planlıyor ve yönetiyoruz. Attığımız tüm adımların temelinde, ortak fayda ve değer yaratmak var. Yapı Kredi olarak sadece bugün değil, önümüzdeki dönemde de insanı odağa alan felsefimizin izinden yürüyerek bu alandaki çalışmalarımıza aynı hızla devam edeceğimizi söyleyebilirim.

Sadece sürdürülebilir bir çevre konusunda değil; sürdürülebilir finans, finansal kapsayıcılık, topluma ve insana hizmet, iklim bağlantılı risklerin yönetilmesi konusunda da oldukça gelişmiş bir stratejimiz ve buna göre çok katmanlı çalışma planlarımız var. Bu alanda ana hissedarımız Koç Holding’in konuya yaklaşımı ve çalışmaları da bize itici güç oluyor. Özellikle, iklim değişikliğiyle mücadele anlamında bize bir çerçeve çiziyor. Koç Holding geçtiğimiz günlerde 2050 yılında karbon sıfır seviyesine ulaşmayı hedeflediğini açıkladı.

Ayrıca Avrupa Birliği’nin, Yeşil Mutabakat ile ilgili son derece kararlı olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu Dünya Ekonomik Forumu tarafından özel sektörün Yeşil Mutabakat konusunda atacağı somut adımların belirlenmesine liderlik edecek CEO Eylem Grubu’na katıldı. Avrupa Yeşil Mutabakatı, ilerleyen günlerde de gündemimizin üst sıralarında yer almaya devam edecek. Çatısı altında olduğumuz Koç Topluluğu’nun belirlediği yol haritası doğrultusunda ilerlemeye devam ediyoruz.

Campaign Türkiye Biraz da Yapı Kredi’nin sürdürülebilirlik yapısından bahsedelim isteriz. Bu konuda sektöre örnek olacak adımlar attınız ve çalışmalarınıza devam ediyorsunuz. Bunları sizden dinleyebilir miyiz?

Arda Öztaşkın Yapı Kredi olarak sürdürülebilirlik alanında atılan ulusal ve uluslararası tüm adımları çok yakından takip ediyoruz. Bizim için yeni olmayan sürdürülebilirlik yolculuğu, 2011 yılında ilkini yayımladığımız sürdürülebilirlik raporumuzla resmi olarak başladı. Raporlama sürecinde Koç Topluluğu şirketlerinin yer aldığı Koç Topluluğu Çevre Kurulu’nun da çalışmalarımızda önemli rol aldığını belirtmemiz gerek.

2014 yılında BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nin hayata geçmesiyle birlikte banka genelindeki sürdürülebilirlik çalışmalarımız daha da hızlandı. Aynı yıl, sürdürülebilirlik konularından sorumlu sürdürülebilirlik komitemizi kurduk. Sürdürülebilirliğin çok katmanlı bir disiplin olması farklı ekiplerin bir arada çalışmasını gerekli kılıyor. Bu vizyonla, her biri Sürdürülebilirlik Komitesi üyelerimizin liderliğinde takip edilen çalışma gruplarımızı da hayata geçirdik. Bugün çok kuvvetli bir sürdürülebilirlik yönetişimine sahibiz. Sürdürülebilirlik Komitesi’nin eş başkanlığını Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Çimenoğlu ile Genel Müdür Yardımcısı ve İcra Kurulu üyesi Nurgün Eyüboğlu yürütüyor. Komite üyelerinin büyük kısmını da İcra Kurulu üyeleri oluşturuyor.

Sürdürülebilirlik kapsamında kurumsal politika ve stratejimizi geliştirirken ekonomik, sosyal, çevresel ve yönetişim faktörlerinin hepsini bütüncül bir şekilde değerlendirmeye dikkat ediyoruz. Birleşmiş Milletler Sorumlu Bankacılık Prensipleri (United Nations Principles of Responsible Banking), Global Compact Türkiye Sürdürülebilir Finansman Bildirgesi, Kadının Güçlenmesi Prensipleri (Women’s Empowerment Principles-WEPs) ve İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi gibi pek çok ulusal ve uluslararası girişimin içinde yer alarak sektöre öncü ve örnek oluyoruz. Yine paydaşlarımızla birlikte ortak değer yaratma vizyonumuz çerçevesinde geçtiğimiz sene ilk Entegre Raporumuzu yayımladık. Dünyanın en büyük çevresel raporlama platformu olan Karbon Saydamlık Projesi (CDP) Su Güvenliği’nden ‘A-’ notumuzla liderlik kategorisinde yer almayı geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu sene de sürdürdük. Ayrıca “İklim Değişikliği Programı”nda bu sene de ‘B’ notunu almaya hak kazandık.

2020 yılında buna ek olarak çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) alanında gösterdiğimiz yüksek performansımız ile yalnızca Borsa İstanbul’da işlem gören ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları üst seviyede olan şirketlerin yer alabildiği BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde bulunuyoruz. Sorumlu yatırım yapmaya önem veren kurumların kaynak olarak aldıkları dünya çapında önemli endeks serilerinden biri olan FTSE4Good Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksi’nde de yer alıyoruz.

Cinsiyet eşitliği konusunda uzun yıllardır önemli çalışmalara imza atan ve kadın çalışan oranında sektörün lider bankası olarak Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde yer alan Türkiye’deki beş şirketten biri olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Ocak 2021 itibarıyla ise tüm dünyada TCFD (Task Force on Climate-related Financial Disclosures) tavsiyelerini destekleyen şirketler arasında yerimizi aldık. TCFD tavsiyelerinin, iklim risklerinin doğru yönetilmesi ve bu alanda şeffaflık sağlaması amacıyla çok önemli bir adım olduğunu düşünüyor, bu anlamda sunulan çerçeveyi ise memnuniyetle karşılıyoruz.

Bununla birlikte, faaliyetlerimizin çevre ve toplum üzerindeki etkilerini doğru yönetmenin büyük bir sorumluluk olduğunun bilincindeyiz. Bu nedenle Yapı Kredi’de hem operasyonel hem de kredilendirme faaliyetlerimizden kaynaklanan çevresel ve sosyal etkilerimizi etkin bir şekilde yönetiyoruz. Genel müdürlük ve yurt içi iştirak binalarımızda ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi’ni uyguluyor, her yıl operasyonel faaliyetlerimizden kaynaklanan sera gazı salımlarımızı ISO 14064 sertifikası ile uyumlu olarak hesaplayıp raporluyoruz.

Öte yandan finansman sağladığımız proje ve yatırımların etkilerini yönetmek için çevresel ve Sosyal Risk Değerlendirme Sistemimizi uyguluyoruz. Her geçen gün dünyadaki en kapsamlı yaklaşım olan Ekvator Prensipleri’ne daha fazla uyumlu hale gelerek kendimizi geliştiriyoruz. Kömür madenciliği ve kömüre dayalı enerji üretimi finanse etmeme taahhütleri küresel çapta gün geçtikçe artıyor. Biz de kömür riskimizi azaltarak yenilenebilir kaynaklara olan yatırımlarımızı artırmak amacıyla Kömür Politikamızı hazırlamaya başladık. Bu politikayla kömüre dayalı üretim yapan termik santraller ve kapalı saha kömür madenciliği yapan projelerin finansmanı ile ilgili yol haritamızı belirlemeyi hedefliyoruz.

Müşterilerimize sürdürülebilirlik yolculuklarında destek vermek, sürdürülebilir finans ekseninde stratejimizin en önemli alanlarından biri. Yeşil tahvil, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği kredileri, kadın girişimci ve tarım kredileri gibi pek çok ürün ve hizmetimizle sürdürülebilir kalkınma sorunlarına finansal çözümler sunuyoruz. 2018 yılından beri Türkiye Konutlarda Enerji Verimliliği Finansman Programı’na (TuREEFF) katılıyoruz. TuREEFF programı çerçevesinde enerji verimliliğine yatırım yapan KOBİ’lere ve konutlarda enerji verimliliği yatırımlarına kredi sağladık. 2018 yılında Akfen Enerji A.Ş.’ye, kurulu gücü 275 MW’ye ulaşacak dört rüzgar enerji santrali projesi için Türkiye’nin ilk proje finansmanı formatındaki yeşil kredisini veren 6 bankadan biri olduk. Sağladığımız bu finansmandaki fiyatlandırmayı, çevresel ve sosyal değerlendirme raporunda yer verilen sürdürülebilirlik performansı sonuçlarına göre yaptık. Böylece kredi ömrü boyunca projenin yüksek sürdürülebilirlik performansı göstermesini de teşvik ettik. 2020 yılının başında ise ilk yeşil tahvil ihracımızı ICMA Yeşil Tahvil Prensipleri ile uyumlu bir şekilde gerçekleştirerek yeşil proje ve yatırımlara sağladığımız kaynaklarımızı çeşitlendirdik.

Ayrıca Yapı Kredi iştiraklerinin de sürdürülebilirlik alanında çok önemli çalışmaları bulunuyor. Örneğin Yapı Kredi Leasing, yenilenebilir enerji alanında 500 MW’ye yakın portföyüyle sektöründe öncü bir konumda bulunuyor. Ayrıca yakın zaman önce yeşil enerjiye verdiğimi desteğe bir yenisini daha ekleyerek Arçelik ile Solar Enerji Sistemleri konusunda sektöründe bir ilke imza attı. Doğa dostu çatı üstü güneş enerjisi sistemine geçmek isteyen herkesi Arçelik’in yaygın bayi ağı ile birlikte anahtar teslim bir şekilde yeşil enerjiyle buluşturmaya başladı. Oluşturulan finansman modeliyle her türlü yapıda hiçbir prosedüre gerek kalmadan herkes, yeşil enerjiye çok kolay bir şekilde ulaşabiliyor.

Campaign Türkiye Markaların son yıllarda bu konuyu sahiplenmesi sizce tüketicide nasıl yankı buluyor?

Arda Öztaşkın Sürdürülebilirlik konusunda bilinçlenme anlamında, halihazırda hem kurumların hem de tüketicilerin önemli bir yol kat ettiğini düşünüyorum. UNDP’nin 1.2 milyon kişiyle gerçekleştirdiği, iklim değişikliği üzerine şimdiye kadar yapılan en büyük kamuoyu araştırması da bu düşü ncemi destekler nitelikte. 50 ülkede çoğu genç olan bireylerle gerçekleştirilen bu ankette katılımcıların üçte ikisi “küresel bir acil durum” olduğu düşüncesini ortaya koydu. Üstelik Türkiye’de 18 yaş altında iklim acil durumu olduğunu düşünenlerin oranının %73 olarak tespit edilmesini de son derece umut verici buluyorum. Bu araştırma yeni neslin iklim krizi konusunda farkındalığının yüksek olduğunu gösteriyor.

Özellikle kurumların sürdürülebilirlik söylemlerini pazarlama faaliyeti olarak görmeyi bırakıp, içselleştirmeye başlamaları bu konuda çok önemli bir rol oynadı. Bu kritik mesele üzerinde artık herkes daha fazla duruyor. Sürdürülebilirlik, markaların gündeminde kaldıkça tüketicilerin de buna paralel olarak farkındalığı daha da artıyor. Bu şekilde kaynakları bilinçsizce tüketmeye devam ettiğimizde doğacak olumsuz sonuçları daha fazla konuşmalı ve herkesi bu konuda harekete geçmeye davet etmeliyiz.

Finans sektöründen örnek vermek gerekirse; özellikle son donemde Türkiye’de de şirketlerin sürdürülebilirliğe olan ilgisinin arttığını gözlemliyoruz. 2014 yılında Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’nin hayata geçmesiyle artan bu ilgi, Koronavirüs (COVID-19) pandemisine rağmen devam ediyor. Küresel sistemin ve piyasaların getirdiği belirsizliklerin, sürdürülebilir firmalar tarafından daha iyi yönetildiği algısı mevcut. Yatırımcılar, şirketlerin finansal performanslarının yanı sıra çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) performanslarını da dikkate alarak yatırım kararı veriyor. Bu kapsamda kendi iş süreçlerinde sürdürülebilirlik yatırımlarına devam eden halka açık Türk şirketleri, sürdürülebilirlik alanında daha şeffaf olmayı önemsiyor.

Diğer yandan pandemiyle birlikte alışkanlıklarımız ve rutinlerimiz hızla dijital dünyaya geçiş yaptı. Dijital dünyaya taşıdığımız her alışkanlık ve iş yapış biçimi, daha sürdürülebilir bir dünya için adım niteliğinde. Temassız ödemelerin ön plana çıktığı bu dönemde, müşterilerimize temassız ödemeyi yalnızca kartlarla değil, World Pay’in sunduğu çözümler sayesinde cep telefonu ile POS’a temas etmeden de hızla yapabilme imkanı sağladık. Yaptığımız iletişim çalışmaları ve güçlü altyapımız sayesinde müşterilerimiz ödeme deneyimini de kolaylaştıran mobil ve temassız teknolojilerimizi kolayca benimsedi.

Müşterilerimiz kredi kartı başvurularını World Mobil, Yapı Kredi Mobil, İnternet Şubesi ve Müşteri İletişim Merkezi’nden yaparak, kartlarının kendilerine fiziksel olarak ulaşılmasını beklemeden, hemen kullanabiliyor. 2020 yılında World Nakit Dijital kart başvuru adedi önceki yıla göre yaklaşık 3 kat artış gösterdi. World Mobil ve Yapı Kredi Mobil uygulamalarımızda yer alan World Pay menüsüyle müşterilerimiz alışverişlerini “QR Kod ile ödeme” özelliği sayesinde hızlı bir şekilde tamamlayabiliyor. Ayrıca “Mobil ödeme” ile NFC destekli Android cihazlar ile telefon POS’a yaklaştırılarak doğrudan ödeme yapılabiliyor. World Pay çözümlerinden bir diğeri olan “Araçta ödeme” fonksiyonuyla ise müşterilerimiz Opet istasyonlarında yapacakları akaryakıt alışverişlerini araçlarından inmeden kolayca gerçekleştirebiliyor. World Pay çözümleri ile gerçekleştirilen işlem adetleri 2020’de önceki yıla göre yaklaşık 3 kat artış gösterdi. Bu işlemlerin yarısından fazlası World Mobil üzerinden gerçekleşti.

Aynı şekilde mobil uygulamamızdaki “Panik Yok Butonu” hizmetimiz ile olası bir çalıntı veya kart kaybolması anında müşterilerimizin kartlarını geçici olarak iptal ederek yeni kart basımının önüne geçebiliyoruz. Böylece, yüz binlerce adedi bulan gereksiz kart kapatma işlemlerini önleyerek ilave karbon salınımını da önlemiş oluyoruz.

Ticari kaygıları bir kenara bırakarak dürtüsel tüketimin önüne geçmek ve bu konuda bir bilin. uyandırmak amacıyla son olarak Dünya Kadar Sade projemizi hayata geçirdik. Alanında uzman konukları ağırladığımız Dünya Kadar Sade video serisinde; ‘Evde sadeleşme hayatımızı nasıl etkiler?’, ‘Zamanı sadeleştirmek mümkün mü?’, ‘Akıllı alışveriş nasıl yapılır?’, ‘Takıntılı ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları nasıl .nlenebilir?’ gibi sorulara cevap aradık ve izleyicilerimize aktardık. “Dünya Kadar Sade” projesiyle bir bankadan pek de beklenmeyecek bir yaklaşımla tüketim çılgınlığına karşı durduk ve müşterilerimizi sadeleşmeye, akıllı alışverişe davet ettik. Bu seriyle amacımız herkesi, zihinsel ve fiziksel her türlü tüketim alışkanlıklarını yeniden gözden geçirmesi yönünde teşvik etmek. Projemize gelen olumlu dönüşler, bu konuda doğru yolda ilerlediğimizi de gösteriyor, dolayısıyla motivasyonumuzu da artırıyor. Önümüzdeki dönem de bu alana dikkat çeken çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Campaign Türkiye Bu konuda gelecekteki hedefleriniz, planlarınız neler?

Arda Öztaşkın Doğal kaynakları gelecek kuşaklara da aktarabilmek için en verimli biçimde kullanılması konusunda üzerimize düşen görevleri önemsiyor, daha fazla kişiye sürdürülebilirlik kavramını ulaştırmak için çalışıyoruz. Bu nedenle, kurum içi sürdürülebilirlik çalışmalarımızın yanı sıra tüm paydaşlarımızın sürdürülebilirlik yolculuklarında destek vermek, sürdürülebilirlik stratejimizin önemli bir parçasını oluşturuyor. Sürdürülebilirlik tahvilleri, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği kredileri, kadın girişimci ve tarım kredileri gibi pek çok ürün ve hizmetimizle sürdürülebilir kalkınma sorunlarına finansal çözümler sunuyoruz. Ayrıca önümüzdeki dönemde yüksek karbonlu enerji kaynağından düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçişi hızlandırmak için geliştirdiğimiz ürün ve hizmetlerle enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve diğer düşük karbonlu enerji kaynaklarına verdiğimiz desteği artırmaya da kararlıyız. Önümüzdeki dönemde de sürdürülebilir ve yenilikçi ürün portföyümüzü genişleterek sunduğumuz finansal çözümlerle toplumdaki olumlu etkimizi artırmayı amaçlıyoruz.

Öte yandan, tüm paydaşlarımız için uzun dönemli değer yaratma modelini içeren Entegre Raporumuzu yayımlamaya devam edeceğiz. 2019 Entegre Raporumuzun, Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi’nin (International Integrated Reporting Council-IIRC) Entegre Raporlama çerçevesi kapsamında, Küresel Raporlama Girişimi (Global Reporting Initiative-GRI) Standartları’na uygun olarak hazırlandığını belirtmek isterim. Ayrıca raporda yer alan 33 ekonomik, sosyal ve çevresel gösterge için bağımsız bir denetim kuruluşundan da güvence beyanı aldık. Önümüzdeki dönemde de faaliyet gösterdiğimiz ortamı, faaliyetlerimizi etkileyen trendleri, risk ve fırsat yönetimimizi ortak değer yaratmayı esas alan iş stratejimizi ve öncelikli konularımız kapsamında yıllık performansımızı en şeffaf şekilde paylaşmayı sürdüreceğiz.

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 110. sayısında yayımlanmıştır.