Kreatif olmak ya da olmamak… Ama nasıl?
6 yıl önce
0
XYZ’den Paul Stanway’e göre yaratıcılığın yapabilecekleri hakkında ne kadar çok şey bilirsek, o kadar iyi çalışmalar üretebiliriz.
Orta yaş krizi, kimlik hırsızı sendromu, geleceğe dayanıklılık… Birini seç. Tüm bunlar kendimi, Cass Business School’da inovasyon, yaratıcılık ve liderlik master sınıflarında ilk dönemi gözden geçirirken bulmamda rol oynadı. En son –gerçek anlamda – geçtiğimiz yüzyılda bir sınıfa girmiştim ve orada da el yazısı bir ödevi teslim ediyordum. Fakat şimdi, ilk dönemimin değerlendirmesini yapıyorum ve şimdiye kadar öğrendiğim birkaç şeyi paylaşmaya hazırım.
“Bir problemi doğru tespit etmek onu çözmenin yarısıdır.”
Amerika’nın öncü filozof ve eğitim reformcusu John Dewey’in bu sözü, kreatif problem çözme modülünde yaptığımız işin kalbinde yatanı özetliyor. Müşteriler, cevap bulmak üzere ajanslara geliyorlar ve bunu da hızlı bir şekilde istiyorlar. Belirtilen sorunun ayrıntılandırılmasında geçen süre önemli çünkü çoğunlukla bu, çözmemizi istedikleri meselenin ana sebebi değil. Günlük operasyonlar arbedesinin yüksek temposu içinde bunu unutmak çok kolay.
Kreatif olmak ya da olmamak… Ama nasıl?
Buna yeterince vurgu yapamıyorum. Birinin kreatif olup olmadığı hakkındaki tartışma, bir şeyin sanat olup olmadığını tartışmak kadar gereksiz. Bana detaylı bir strateji planı gösterin ya da düzinelerce tedarikçi ve pay sahibi içeren hileli bir yapım şeması… Ve ben de size tam yüzeyde duran, ihtişamlı kreatif çözümü göstereyim. Yaratıcılık bir sonuç değil, bir süreçtir.
Yaratıcılık sihir değildir
Tüm sırrı ortaya serdiğim içi üzgünüm sevgili kreatif meslektaşlarım ama gerçek bu. Bunun için bir formül bile var, üstelik bilimsel destekli – daha fazlası için Ruth Noller’ın çalışmasını inceleyin. Yaratıcılığın durumlar ve metodolojiler üzerinde yapabileceklerini ne kadar iyi anlarsak, o kadar mükemmel işler üretiriz. Bunu, kontrolümüz dışındaki bir çeşit değişken ilham perisine bağlamanın hiçbirimize faydası olmaz.
Konuyla ilgili olduğu kadar kendinizle ilgili de bir şeyler öğrenirsiniz
Sınıfımdaki en geç ve en yaşlı öğrenciler arasındaki yaş farkı 30’dan fazla. 5 farklı dil konuşuluyor ve 10 farklı milletten insan bulunuyor. Zihniyetimiz, kişisel deneyimlerimiz ve geleceğe dair umutlarımız söz konusu olduğunda ne kadar benzer olduğumuza inanamazsınız. İnsanların, sorunların ve durumların içindeki olumlu tarafı aramak, ayrımlara ve farklılıklara odaklanmaktan çok daha fazla pozitif sonuç getirecektir.
Su gibi olun
Bruce Lee haklıydı. Tüm sonuçları bilmek zorunda olmadığın bir durumda olmanın tazeleyici bir yanı var. Düşüncelerinde esnek ve akıcı ol ve yeni bilgiler karşısında bakış açını değiştirmeyi dene. Garip bir şekilde iyi hissetmeyi bir kenara bırakırsak, taze, ilgili ve açık fikirli kalmak VUCA dünyasında kilit bir nokta.
Mesele gerçekler değil
En büyük ilim, bilginin çok hızlı eskidiğini ama eleştirel düşünüşün bir ömür boyu sürdüğünü anlamaktır (ya da en azından anlamaya başlamak). Öğrendiklerimizi değerli kılan gerçekler ya da isimler değil, yaklaşımlar ve süreçlerdir.
Zamandan fakir, zihinen zengin
Bu kolay bir şeymiş gibi davranmayacağım – yorgunum ve beynim de sürekli haddinden fazla ısınıyor. Ama aynı zamanda yaratıcılık açısından da eskiden olduğumdan daha bağlantıda ve ilhamla donatılmış bir durumdayım. Geçen 10 hafta sayesinde, daha fazla aracım ve yeteneklerimi kullanmak üzere daha fazla özgüvenim var. Ve sonuç olarak, yaptığım işin kalitesi de artıyor.
Organize et. Her şeyi
2019’a kadar artık benim için Stranger Things maratonu olmayacak ama, olumlu açıdan bakarsak, günlük ev-iş arası gidiş gelişlerim eskiden olduğundan daha verimli bir hale geldi. Kendimi bir anda, Londra içinde ve dışında tren maceraları ararken buldum. Şimdi de ofiste zamanımı daha verimli kullanmak için kendimi zorluyorum çünkü seyahat zamanlarımı çalışmak için kullanmam gerekiyor. Bu da beni kendime ve aileme daha fazla odaklanır bir hale getirdi. Onlarla geçirecek zamanım olduğunda, kendimi bunun tadını çıkarmaya daha çok adıyorum.
