artwork

Kolektif olarak mücadele etmeliyiz

1 yıl önce

0

Sürdürülebilir yaşam çocuklarımızın bizden sonra herhangi bir kaynak endişesi yaşamayacağından emin olduğumuz bir yaşamdır. Bugün maalesef önümüzdeki 10 yılda ciddi kaynak kısıtlarıyla karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. 2020 yılının başında Birleşmiş Milletler, önümüzdeki 10 yılı “Decade of Action” olarak ilan etti fakat bilimsel araştırmalar hala yapılanların yetersiz olduğunu gözler önüne seriyor. İklim krizi artık bilim insanlarının uyarılarından öte her birimizin vatandaş olarak gündelik hayatımızda olumsuz etkilerini deneyimlediğimiz bir sorun haline geldi. 

Hem daha fazla iklim felaketinin önüne geçmek hem de ekonomik ve sosyal yaşamdaki kayıpları önlemek için tek çözüm insanlığın yaşamını sürdürülebilir tarzda devam ettirmesini sağlamak. 

Bugün yaşadığımız ekonomik ve enerji kaynaklı krizler, artan yoksulluk ve yetersiz beslenme, insanlık için bu ihtiyaçların öncelikli çözümünde çevreyi ikinci planda tutulabileceği gibi bir algı var. Oysa bu sorunları ortadan kaldırmanın yolu, bir şey yaparken sadece yaşadığımız şehri, ülkeyi değil dünyayı nasıl daha iyi bir yer haline getiririm düşüncesiyle adım atmaktan geçiyor.

Öte yandan kişisel olarak yaşadığım ülkeye, yetiştiğim kültüre ve dünyaya karşı da bir borcum olduğunu düşünüyorum. Bu borcu ödemenin en verimli yolunun da sürdürülebilir kalkınma odağında çalışmak olduğuna inanıyorum. Sürdürülebilirlik odağında çalışmak, dünyaya, diğer insanlara faydalı olmak yaptığınız çalışmaları anlamlı kılıyor.

Sürdürülebilirlik meselesini, iklim krizinin geldiği nokta nedeniyle hükümetler üstü bir konu olarak görüyorum. Yalnızca politika yapıcıların, iş dünyasının ve STK’ların görev alması ya da dert etmesi beklenen bir mesele değil bu. Bireylerin de etki edebilecekleri her konuda rol ve sorumluluk almaları gerekiyor. Bu mücadele sosyal ve ekonomik kaygıların ötesinde, insanlığın mevcudiyetiyle alakalı bir kaygı ve kolektif olarak mücadele etmemiz yerinde olacaktır. 

Herkes kendi etki alanında dönüştürücü gücünü ortaya koymalı. Günlük yaşantınızda atık yönetimi ve enerji tasarrufu adına aksiyonlar alabilir, iş dünyasındaysanız şirketinizde sürdürülebilir dönüşümü sağlayacak proje ve yatırımlara öncü olabilirsiniz. Hangi rolde olursanız olun etki alanınızın farkında olmalı, şirketlerden ve politika yapıcılardan bu yönde talepkâr olmalısınız. 

Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda yeşil dönüşüm için eylem planlarını oluşturması gerekiyor. Bu planların içinde şirketlerin, net sıfır emisyon için somut hedefler ortaya koyması çok önemli. Mevcut lineer ekonomik model ile hiç bitmeyecekmiş gibi tükettiğimiz doğal kaynakları zaman kaybetmeden sürdürülebilir kılmak için döngüsel ekonomik modele geçmemiz gerekiyor. Somut hedefler ve eylem planlarının önde gelen unsurlarından olması gereken döngüsel ekonomi, aynı zamanda çevresel ve ekonomik krizleri aşmanın en önemli araçlarından biri olma özelliği taşıyor. 

Tüm paydaşlarda farkındalık oluşturmak, yol haritaları ve rehberler hazırlamak ve iyi uygulamaları yaygınlaştırmak yeşil dönüşüm sürecini rahatlatacaktır. Sürdürülebilirlikte ekonomik ve çevresel parametrelerin yanı sıra sosyal risk ve fırsatları da aynı özenle değerlendirmemiz gerekiyor. Günümüz iş modellerinin sosyal içerme ve kapsayıcılığı gözeten biçimde yeniden şekillendirilmesi, yeşil dönüşümün istihdam alanında yaratacağı değişimin adil ve kapsayıcı biçimde tasarlanması da sürdürülebilirlik açısından yapılması gerekenlerin başında geliyor. 

Sürdürülebilirlik konusundaki en büyük motivasyonum gezegenimizin varlığı için duyduğum endişe ve gelecek nesillere karşı hissettiğim sorumluluk. Bu yüzden sürdürülebilir kalkınmada öncü ve etkin çalışmalar yürüten SKD Türkiye’de aktif olarak rol almak benim için hayati bir öneme sahip. Burada öncü olduğumuz sürdürülebilir kalkınma projeleriyle iş dünyasının dönüştürücü gücünü ortaya koyarak çok önemli bir etki yaratıyoruz.

Türkiye’nin GSYH’nin %20’sinden fazlasını temsil eden, 865 bin kişiye istihdam sağlayan, 26 farklı sektörden 110 üye şirketimiz ile Düşük Karbon Ekonomisine Geçiş ve Verimlilik, Sürdürülebilir Sanayi ve Döngüsel Ekonomi, Sürdürülebilir Tarım ve Gıdaya Erişim, Sosyal İçerme ve Kapsayıcılık, Sürdürülebilir Finans ve Risk Yönetimi odak alanlarımızda ölçülebilir sonuçları olan çalışmalar yürütüyoruz. Üye sayımızdaki son iki yılda yaşadığımız hızlı artış, iş dünyasında sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı önemli ölçüde artırdığımızı da gösteriyor.

Türkiye her alanda gerçek anlamıyla sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşana kadar etkimin olabileceği her alanda sürdürülebilirlik için üzerime düşeni fazlasıyla yapmaya çalışacağım. Hedefim yarına dair tüm endişelerimizin ortadan kalktığı, gezegenimizi gönül rahatlığıyla gelecek nesillere devredeceğimiz sürdürülebilir bir yaşam biçimine kavuşmak.

Ebru Dildar Edin

SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin Sürdürülebilirlik Özel sayısında yayımlanmıştır.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...