artwork

Keşif: Sarp Dökmeci

7 yıl önce

1

Cappadox, Akbank Caz Festivali, İstanbul Coffee Festival gibi festivallerde ve çeşitli konserlerde etkinlik fotoğrafçılığı yapan Sarp, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Sektöre tamamen spontane bir şekilde girdiğini belirten fotoğrafçı, 2017 başlarında kendi şirketi Sar Prodüksiyon’u kurarak fotoğrafçılık dışında video prodüksiyon işlerini de yürütmeye başladı.

Müjde Bayındır: Babaanneye anlatır gibi anlatır mısın? Tam olarak ne yapıyorsun?

Sarp Dökmeci Fotoğraf çekiyorum ama genelde insanların alışık olduğu gibi sanatsal ya da hobi olarak değil, iş olarak. Daha çok kurumsal etkinlikler, konserler, festivaller gibi event çatısı altına sokabileceğimiz her türlü işin prodüksiyonlarını yapıyorum. Fotoğraf/video çekimleri, kurumsal tanıtımlar ve kurumsal belgeseller gibi işler hazırlıyorum.

Müjde Bayındır: Festivallerde veya diğer etkinliklerde event fotoğrafçılığı yapıyorsun. Peki ünlü isimlerle veya kurumlarla kurduğun bu iletişim nasıl gelişiyor? İlk nasıl başladın?

Sarp Dökmeci Bu işte de diğer pek çok iş gibi tecrübe ve o tecrübeyi sağlarken kurduğun ilişkiler seni ilerletiyor. İlk başladığımda hobi olarak yapıyordum. 1-2 kişi ile tanıştım. O kişilerin yaptığı müzikleri, çıktıkları konserleri çekmeye başladım. Onlar vesilesiyle başka insanlarla tanıştım. İşte konser çeke çeke, festivallere gide gide fotoğraflarımı görenler başka kişilere tavsiye etti veya kendi işlerine istedi. İşler bu şekilde network sağlayarak gelişiyor.

İş konusunda aza çoğa veya paraya bakmam. Önceliğim iş yapmak ve insan tanımak. Ne kadar çok insan tanırsam, ne kadar çok insan beni tanırsa o derece daha çok iş yapıyorsun. Bunu bildiğim için kolay kolay iş çevirmem, sevmediğim bir şey değilse. İşimiz sosyal bir iş, sürekli insanlarla muhattapsın. Bir işe gittiğinde 1 veya 2 kişiyle değil en az 10 kişiyle tanışıyorsun. O işi yönetenle tanışıyorsun, o işin arka planındaki insanlarla tanışıyorsun. Güzel dostluklar ediniyorsun ve o dostluklar da sana iş olarak dönebiliyor.

Müjde Bayındır: Bir de bir görüntü yönetmenliği deneyimin var. Bu iş sana nasıl hissettirdi, devamı gelecek mi?

Sarp Dökmeci Bir-iki projede görüntü yönetmenliği deneyimim oldu. Bunların en önemlisi de Cem Adrian’ın “Seni Seviyorum” klibiydi. Tüm prodüksiyonu da ben üstlendim diyebilirim. Güzel ve farklı bir deneyimdi. Ayrıca ilk görüntü yönetmenliği tecrübemdi diyebilirim. Güzel bir iş oldu, herkes de çok beğendi.

Onun dışında yeni projelerde de görüntü yönetmeni olma ihtimalim var. İşin bir gömlek daha üstüne geçmek tabii hoşuma gitti ve imkanım olursa oradan devam etmeyi isterim.

Müjde Bayındır: Etkinlik fotoğrafçılığının diğer fotoğraf çekimlerinden farkı ve zorlukları nedir? Ön plana çıkartılması gereken ne?

Sarp Dökmeci Söyleyebileceğim en net şey şu: Ne çekiyorsanız çekin, onun tekrarını yakalayabilirsiniz. Moda, düğün, ürün veya yemek… Güzel olmadıysa tekrar çekersiniz. Ama etkinlik dediğiniz şey bir kere yapılıp bir anda bittiği için o anı mutlaka o anda yakalamanız gerekiyor. Çok büyük bir konser oldu, o konserin prodüksiyonunu yapıyorsunuz, bir sorun oldu, o anı çekemediniz; konseri tekrar yapamayacaksınız. O yüzden etkinlik fotoğrafçılığının böyle bir zorluğu var. O yüzden tecrübeli ve referansları sağlam insanlarla çalışmanız gerekiyor etkinlik sektöründe. Önemli bir etkinlikten sonra pişman olduğunuzda kimse telafi edemez bunu. Onun dışında çok fazla koşturmak gibi zorlukları var. Her an her yerde olman gerekiyor. Çünkü sahnede her an her yerde farklı bir şey oluyor. İlk üç parça, ilk on dakika gibi kısıtlı sürelerde çekiyorsunuz ve sahnede ışık sürekli değişiyor. Işık sürekli değişirken sahnede sürekli hareket var. Ona yetişmen gerekiyor. Çok hızlı olman, elinin çok alışık olması şart. Çektiğin fotoğrafa bakmadan nasıl olduğunu anlayıp bir sonrakini de ona göre çekiyor olman lazım.

Müjde Bayındır: Peki seni özellikle bu alana yönlendiren ne oldu? Etkinlik fotoğrafçılığında kanını kaynatan şey nedir?

Sarp Dökmeci Aslında biraz tesadüf oldu diyebilirim konser fotoğrafları çekmem. İlk konser fotoğrafımı Rock’n Coke 2011’de çekmiştim. Konser fotoğrafı çekmek çok hoşuma gitti. Çünkü sahneye en yakın kişi sensin. En öndesin, çok heyecanlısın, kısa bir anın var. Adrenalin patlaması yaşıyorsun. Her şeyi yakalaman gerekiyor ve sonunda aldığın takdir de çok doyurucu oluyor.

Müjde Bayındır Çok klişe bir soru olacak ama: Sence fotoğraf sanat mıdır? Bununla ilgili ne düşünüyorsun?

Sarp Dökmeci Bu soruya kendimle alakalı bir cevap verebilirim. Fotoğrafı sanat olarak yapanlar da var ama benim işim biraz daha belgesel fotoğrafçılığı. Yani gördüğümü, o an karşımda olan ne varsa onu çekiyorum. O yüzden sanat yönü biraz zayıf, belgesel yönü daha yoğun fotoğraflar. Ara Güler’in “sanat yapmıyorum, belgesel çekiyorum, ben foto muhabirim” lafları benim için de geçerli.

Müjde Bayındır: Sana ilham veren isimleri sorsam kimleri söylersin? Bir de bu alanda özellikle takip ettiğin sayfalar var mı?

Sarp Dökmeci İlham aldığım bir idolüm yok. Çok yoğun şekilde konser fotoğrafı çektiğim zamanlar, dünyanın en büyük konser fotoğrafçılarından biri olan Ross Halfin’i çok takip ederdim. Ama şu an bana ilham veren şeyler sevdiğim insanlar; ailem, arkadaşlarım.

Foster the People isimli bir müzik grubu var, çok severim. En beğendiğim konser fotoğrafları onlara ait, Instagram’dan bulabilirsiniz. Onun dışında daha çok moda ve sanat ağırlıklı sayfalar takip ediyorum. Maalesef event işiyle ilgili çok fazla takip edilecek bir sayfa yok.

Müjde Bayındır: Şu anda freelance olarak çalışıyorsun. Peki ilerde kurumsal hayata geçmeyi düşünüyor musun?

Sarp Dökmeci Fotoğrafçılığı 5 senedir profesyonel olarak yapıyorum. Bir kere bile “Bir yere girsem, kurumsal bir yere maaşlı çalışsam, sigortam olsa” diye aklımdan geçirmedim. Aksine hep freelance’i savundum. Hem daha rahat, hem daha keyifli. Tamam; para kazanamama gibi bir riskin var ama kendini geliştirebiliyorsun, çevre yapabiliyorsun ve işlerini büyütebiliyorsun.

Ben ayda 15 gün çalışıyorum. Geri kalan 15 günde kendime vakit ayırabiliyorum, kendimi geliştirebiliyorum. İş bağlantıları sağlayabiliyorum. Freelance olunca istediğin işi alıp istemediğin işi reddebiliyorsun. Kontrol sende oluyor. Şu an bir şirketim var ama freelance çalışıyorum. Üstümde kimse yok, kimseye bir hesap vermek zorunda değilim.

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Eylül 2017 sayısında yayımlanmıştır.