artwork

Keşif: Cansu Sönmez

10 ay önce

0

Multidisipliner sanatçı Cansu Sönmez, bu sayımızda keşif bölümümüzün konuğu oldu.

Cansu Sönmez

Cansu Sönmez (d.1991, Istanbul), araştırmayı, keşfetmeyi seven multidisipliner çalışan bir sanatçı. 2013 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Temel Sanat ve Tasarım Yüksek Lisans Programı’nda öğrenimini sürdüren sanatçı, 2013ten beri distopya konusu üzerine çalışmaktadır. Kavramsalcı bir yaklaşımla eleştirel çalışmalar gerçekleştirmektedir. 

Burak Becan: Heykel ile ilk tanışmanız nasıl oldu? 

Cansu Sönmez: Aslında resim mezunuyum. Küçük yaşlardan itibaren sanata hep ilgim oldu. Klişe olacak ama çizim yapmayı çok severdim, bu yıllar içinde de değişmedi ve güzel sanatlar alanında okumaya karar verdim. Okuldayken seçmeli olarak heykel dersi almıştım ilk üç boyutlu denemelerimi derste gerçekleştirdim. Distopya üzerine çalışırken çeşitli üç boyutlu fikirler ortaya çıktı ancak gerçekleştirebilmem uzun zaman aldı. Çünkü çok iyi bildiğiniz teknikleri terk edip başka malzemelere geçmek kolay olmuyor. Aslında benim çalışmalarım için enstalasyon demek daha doğru. Klasik anlamda heykeller yapmıyorum, karışık tekniklerde alana yayılan çalışmalar gerçekleştiriyorum. 2017nin son aylarında yaptığım minik baş figürlerini sokağa bırakarak ilk üç boyutlu denemelerimi izleyiciye sundum diyebilirim. Sokağa çıkmak da hep hayalimdi, dışarda olmayı seviyorum, sokağın tepkisini merak ediyorum. İki hayalimi birleştirdim ve böylelikle etki-tepki serimle sokakta minik yerleştirmeler yaptım.

Burak Becan: Kendinizi konumlandırdığınız bir tarz var mı? En çok ne tür şeyler yapmaktan keyif alıyorsunuz?

Cansu Sönmez: Aslında belli tarzlar, kalıplar pek bana uymuyor. Her an malzeme, teknik değiştirebilirim. Peki sanat illa bir şeyi temsil etmeli mi, bence böyle bir zorunluluğu yok. Düşününce böylesi özgür bir alanda kendimi kalıplara sıkıştırmam da mantıklı gelmiyor. Keyif alma konusu da bu noktada değişiyor. Ben can sıkıcı konular çalışıyorum, insanlara çalışmalarımı anlattığımda üzülüyorlar. Yani yaparken aslında her zaman çok keyif almıyorsunuz duygunuzu yansıttığınız bir ayna oluşmuş oluyor ve kızıyorsunuz. Sanat zorlayıcı da olabilir, duygulandırır, düşündürür, rahatsız eder. Yine de umutsuz çalışmalarımın umudunun; üretme arzusu ve bunun üzerinden kurulmak istenilen iletişim olduğunu söylemeliyim.

Burak Becan: Bir eseri yaratma süreci nasıl işliyor? Ne tür malzemelerle çalışıyorsunuz? 

Cansu Sönmez: Önce fikir ortaya çıkıyor sonra o fikrin nelere ihtiyacı olduğu. Böylelikle fikir malzemesini belirliyor. Ben de fikrin ihtiyaçlarını karşılamak için araştırmaya girişiyorum. Son çalışmalarımda porselen yaptım, daha önce böyle bir deneyimim olmadığından seramikçi arkadaşlarımla çalıştım. 2019da betondan gerçekleştirdiğim Yetişkinler İçin Oyun Alanı” adlı enstalasyonumun devamı niteliğinde bu sefer porselenden legoları eğip büktüm ve üzerlerine seramik figürler koydum. Çalışmada beton gibi görünen insanın kendisi haline geldi.  Hayatın çok canlı ve parlak görünmesine karşın kırılgan bir yapısının olduğunu yaşayarak sürekli deneyimliyoruz. Bu kırılganlığı yaratan yine insanın kendisi, yetişkinler oynarken oyunun kuralları adil olmuyor. Bu kırılgan ve parlak görünümü bana en iyi verebilecek malzeme seramikti. Ve ben de bunu öğrendim. 

Burak Becan: Çalışmalarınızda ilham kaynağınız neler oluyor? İlham aldığınız sanatçılar var mı? 

Cansu Sönmez: Güncel olanın üzerimde yarattığı etkiyi çalışmalarıma taşıyorum. O nedenle her şey ilham kaynağı.  Sorguladığım, dert edindiğim her ayrıntıyı irdeliyorum, peşine düşüyorum. Tabi okuyarak, araştırarak daha sağlam temeller üzerine oturtuyorum dertlerimi. İlham aldığım çok fazla isim var, buraya yazmayacağım çünkü bu isimlerde sürekli değişiyor sonra pişman oluyorum. Sanatçıların yanı sıra bilim insanı, tasarımcı, mühendis… 

Burak Becan: Hedefleriniz ve hayalleriniz neler? Bunların şu an için neresindesiniz?

Cansu Sönmez: Çok fazla hayal ve hedef var. Hayal kurmanın da bir sınırı yok kendi limitimiz kadar hayal kurarız genelde ve o limitler aşılır yeni hayallerin kilitleri açılır. Hayaller, hedefler bitmez yani. O nedenle ben hayalimin neresindeyim bilmiyorum, başladığım yere göre çok daha iyi bir yerindeyim, bu coğrafyanın içinde her şeye rağmen şu anda  iyiyim ve hayallerim için hep mücadele edeceğim sanırım en önemlisi bu.  

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 133. sayısında yayımlandı.