Kahraman olma sırası
MullenLowe İstanbul Sr. Reklam Yazarı Deniz Arslantin, “kahramanın kim?” sorusuna yanıt arıyor: “Benim kahramanım öncelikle hayatıma iyi anlamda dokunan herkes ve her şey, sonraysa bizzat kendim.”
Bu yazıda antikahramanları es geçiyorum. Çünkü gördüğüm saf kötülükleri sadece bir tecrübeden ibaret sayıyor, unutuyorum.
Sonsuza kadar uzayabilecek bu güzel listeyi öncebir gelişigüzel sıralayayım. Sonra sadede geleceğim.
Kahramanların;
Çoğu zaman yanında olan ilham perin
Yanında değilse aforizmalarını apardığın yazar
Çözdüğü işlerle gününü kurtaran stajyer
Fikir harikaysa bir tur daha bakalım demeyen kreatif direktör
Sinema ortamlarında caka satarken Kurosava
Tutku ve hırslarını beslerken 2Pac
Pozitifi basarken James Brown
Kederin dibine vururken Müzeyyen Senar
Cesurdan yana olduğu zamanlarda şansın
İşini şansa bırakmadığında cesaretin
Kötü gününde yanındaki dostların
İyi gününde kendi payını kovalamayan tanıdıkların
Salim kafayla düşünmek istediğinde sessizliğin
Etrafından beslenmek istediğinde kaos
Giyinmek zaman kaybıysa Levi’s 501, Nike Air Force ve düz beyaz tişört
Öğrenci zamanlarında tipi kutuya değil cebine koyan bonkör müşteri
Kirana hakkaniyetli zamlar yaptığında ev sahibi
Veda ederken en sevdiklerini sona bırakıp daha uzunca sarılırsın ya. İşte o insanların tümü.
Üniversitede açlıktan uyuduğun esnada harçlık gönderen anneannen
Dünyadaki tüm problemleri çözebilen annen
Güçlü hissetmeni sağlayan baban
Sonsuza dek dostun olan kardeşlerin
Aldığın her nefesi borçlu olduğun Mustafa Kemal.
Bunca kahramanlığa şahit olduktan sonra kahraman olma sırası sana geçiyor zamanla.
Algıda seçiciliğin karşılaştığın iyiliklerden olursa daha fazlasını başkaları için yapmaya başlıyorsun. Ve bu döngü sonsuza dek sürüp gidiyor.
Karakterini neyle şekillendirmek istediğin senin tercihin.
Antikahraman mısın? Yoksa kahraman mı? Siyah mısın? Yoksa beyaz mı? Dark side mı? Light side mı?
Benim kahramanım öncelikle hayatıma iyi anlamda dokunan herkes ve her şey, sonraysa bizzat kendim.
Deniz Arslantin
TBWA Group/Çözüm, Reklam Yazarı
Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 136. sayısında yayımlandı.