artwork

Hayatım Reklam: Selver Yılmaz

5 ay önce

0

Bu sayımızda, VMLY&R’ın Creative Group Head’i Selver Yılmaz, “Hayatım Reklam” köşemizin konuğu oldu.

Reklamcı olma sebebim:

Çok küçükken resim, müzik ve modanın rengarenk dünyası ilgimi çekti. 90’larda evimize giren moda dergileri en büyük tetikleyicim, ailemin desteği ise motivasyonum oldu. Vogue, Elle, Cosmopolitan, Hey Girl :) Serifli big&bold tipografiler, fotoğrafları ve alışkın olmadığımız o zamanlar adlandırmadığım şu an anladığım grid yapıları beni bu dünyanın içine çekti, ben de onlardan yapmak istiyordum. İlgimin tutkuya dönüşmesi ise Alametifarika’daki stajımla oldu. Heyecanı adrenalinde, aşkta meşkte ararken, birden insanların heyecanlarını senaryolara, posterlere döktüklerini fark ettim ve kendimi bir sürü heyecanlı insanın arasında buldum, burası benim aradığım dünyaydı. Hemen rotamı oluşturdum.

İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar:

İçinde bulunduğum her kampanya bu başlığın altına girer, emek veriyorsan gurur duyarsın. Ama eczacı bir babanın kızı olarak sosyal sorumluk ve sağlık konularında bir iş yapmayı hep istedim. Gerçek, insana dokunan, bir sorunu çözen ya da farkındalık yaratan bir iş yapmak hep hayalimdi. Tabii ki vardı fikirlerim ama böyle işleri hayata geçirmek maalesef çok kolay olmuyor. Çoğu marka bu tarz işlere yatırım yapmak istemiyor bu dönemde. Ama şimdi çok inandığım ve beni heyecanlandıran bir projeyi hayata geçirme fırsatı buldum, bu da spoiler’ı olsun. Bu iş hayallerimin imzası olacaktır.

Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam:

Çok fazla iş var tabii ki ama güncel kalmaya çalışacağım. Atasay “Tak Sana Yakışanı” ve yine benzer stratejilerde Absolut “Aşık Ol” işleri güzel düşünülmüş ve sağlam temelli stratejiler, art direction’ları da ayrı bi beğenirim, ellere sağlıks. Globalde son zamanlarda aklımda kalan iş ise Louis Vuitton Yayoi Kusama iş birliği, renkleri ve her mecraya yayılımı bence kusursuzdu. Kıskandığım işlerden umarım böyle bir fırsat çıkar karşıma 777, 888, 258 ahahah

Kariyerimdeki en iyi an:

Yine Alametifarika stajım. Bu hikâyenin bende yeri bambaşka. İlk basılı işim “İştecell” broşürüydü, saatlerce o broşürü yapmak için uğraşmıştım ve bir anda bana verdikleri bilgisayar bozuldu. Uğurcan Ataoğlu yanıma gelip “Selver başka bilgisayar yok, tamirden geldiğinde seni arayalım, elindeki işi Ozan’a aktarır mısın çıkmadan” demişti. Eve gidip ağlamıştım, orada olmak istiyordum. Sonra aklıma evdeki bilgisayarımı sökmek geldi, çünkü o broşürü ben yapacaktım. Sabah 7’de bilgisayarımı söküp ajansa gidip bilgisayarımı kurup flash’ı taktım, broşürü bitirdim. Serdar Erener yanıma gelip “Burada olmayı bu kadar istiyorsan, istediğin kadar staj yapabilirsin Selver” demişti. Bu stajımı da bana öğretmek istediklerini de sonrasında bu insanlarla ilişkimi de başka bir boyuta taşıdı.

İş hayatımdaki en utandırıcı anım:

Severim böyle anları anlatmayı ama hiç aklıma gelmiyoooor. Olursa yazarım.

Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan:

Şu ana kadar çalıştığım tüm ekip arkadaşlarım bu listeye girer. Ama bazı isimlerin altını çizmeden geçemem. Staj dönemimin renklerinden Uğurcan Ataoğlu, Serdar Erener ve rahmetli Özgür Akpınar’a, sınırlarımı zorlayan ve yaratıcılığımı hem çizer hem yazar olarak geliştiren Tolga Büyükdoğanay’a, genç yaşta elde ettiği başarılarla bana örnek olan Selim Ünlüsoy’a ve şu an beni başka bir yolculuk için hazırlayan ve geliştiren, dirsek dirseğe çalıştığım Arkın Kahyaoğlu, Renan Erdener ve Erdem Güler’e ve yol arkadaşım Cem Yolal’a, buradan kocaman sevgiler. İyi ki yollarımız kesişmiş.

Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler:

Burayı bir iki kişiye indirgemek yanlış olur. Kariyerime yansıyan kişiliğim, onu etkileyen herkes ve her şey bu başlığın altına girer. Bunun için doğum günümde yazdığım bir şiiri bırakıyorum.

İçime doğan her şeyden

Geçtiğim şehirlerden

Doğurduğum güneşlerden

Batırdığım günlerden

Korkularımdan düşlerimden

İçimdeki müzikten

Kuşlarımdan renklerimden

Döktüğüm gözyaşlarımın hepsinden

Seçilmiş kardeşlerimden

Ailemden

Elimin değdiği yemeklerden, yüreklerden

Yüreğimi titretenlerden

Yuvaya çevirdiğim her evden

Canımı yakan, incitenlerden

Hayatımın her saniyesinden

Razıyım.

İyi ki vardınız, iyi ki varsınız.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 136. sayısında yayımlandı.