artwork

Harika bir sunum nasıl hazırlanır?

8 ay önce

0

Lucky Generals Kurucu Ortağı Andy Nairn, Pantser değil Plotter olmanın önemini vurguluyor ve hikaye kurgulama üzerinden reklam yazarlarına tavsiyelerde bulunuyor.

Ellerinde kan vardı. Herhangi birinin kanı da değil, Glasgow yakınlarındaki tatsız bir yetim köyünde katlettiği masum çocukların kanı. ​​Yine de Clerkenwell’deki bir barda benimle oldukça sakin bir şekilde konuşuyordu. Hatta bu suçları planlamak için harcadığı uzun saatleri, tüyler ürpertici sürecini anlatırken gülümsedi. Bana susmam için yemin ettirdi ama tabii ki o gittiği anda bu notları yazmaya başladım ve çok geç olmadan onları bulmanız için dua ediyorum.

Tamam, bu noktada itiraf ediyorum; General’deki arkadaşlarımdan biriyle (harika bir yazar) birkaç bira içtiğimi açıklasam iyi olur.

En son romanı (JB Mylet’in yazdığı The Homes) şu anda Britanya’nın en büyük polisiye yazarlığı ödüllerinden biri olan The Daggers için kısa listede. Sürekli hikaye anlatıcısı olduğumuzu iddia etmemize rağmen onunla konuşmak, kendi düşüncelerimizi satmakta daha iyi olabileceğimizi anlamamı sağladı. Bu yüzden bir sonraki sunumunuzda harikalar yaratmanıza yardımcı olabilecek birkaç pratik nokta yakalayayım dedim.

Büyük fikirle başlayalım. James (üzgünüm dostum, tüm JB olayına alışamıyorum) bunu öne koymanız gerektiğini açıkladı: Baştan sona tüm anlatıyı yönlendirecek tek tema.

The Homes’u yazarken, bunun sadece öksüzler köyündeki bir kız hakkındaki hikaye olmadığı konusunda netti. İnsanın dirençli olmasıyla ilgili daha büyük bir hikayeydi, bu yüzden bu kelimeyi hep gözünün önünde tutmak için duvarına astı.

Biz reklam dünyasındaki ölümlüler için de iyi bir tavsiye gibi görünüyor bu. Çoğu zaman bir sunumda söylemek istediklerimizin ayrıntılarına takılıp kalır ve büyük resmi unuturuz. Öyleyse hikayenizi özetlemek için duvara asacağınız tek kelime nedir?

Şimdi yapıya geçelim. Burada James iş, bir roman planlamaya geldiğinde temelde iki düşünce ekolü olduğunu açıkladı. Biri Plotters; her son sahneyi olmasa da hikayenin ana vurucu anlarını yakalayarak anlatısının iskeletini önceden çıkarmak için zaman ayırır.

Diğeri ise Pantsers; iskeleti olmadan yazmak anlamına geliyor, hikayenin nereye gittiğini asla bilemezsiniz. Sadece yazmaya başlarsınız ve akar.

James de dahil olmak üzere çoğu yazar esasen Plotter’dır ancak deneyimlerime göre çoğu ajans çalışanı Pantser’dır.

Önce bir bölümü, sonra ikincisini yazar, o şekilde devam ederiz. Yapıyı düşünmeyiz ve bu şekilde zamanla ortaya çıkar.

Bir sonraki tavsiyem, doğrudan konuya girmek yerine önce öykü planınızı oluşturmak olacaktır. Büyük fikirle başlayın ve ardından her şeyi onun etrafında inşa edin. Yardımcı olacaksa Post-it notları kullanın ve duvarınızda o tek kelimeye giden olası en iyi yolu oluşturabilmeniz için onları hareket ettirin.

Peki nereden başlıyoruz? Elbette “brief”iniz veya son birkaç hafta içinde yaptığımız tüm şeyleri listelemekle… Buna karşılık James gibi gerçek yazarlar “ortadan başlar”. Başka bir deyişle, doğrudan aksiyona atlarlar ve daha en başından izleyicilerini kendilerine çekerler. Daha sonra, gerektiğinde herhangi bir yorumla ilgilenirler.

Geriye dönüp baktığımda, şimdi en iyi konkur sunumlarımızın genellikle bunu yaptığını fark ediyorum: En baştan büyük temayı (hatta bazen sloganı) ortaya çıkararak başladık, ardından bizi oraya götüren adımları takip ederek geriye doğru gittik. Deneyin ve sunumunuzun ne kadar etkili hale geldiğini görün.

İyi bir başlangıç yaptıktan sonra biraz çatışmaya ihtiyacınız var. James bunun ne kadar önemli olduğunu vurguladı ve bana John le Carré’nin harika bir sözünü hatırlattı. Bir keresinde “Matın üzerine oturan kedi bir hikaye değil ancak köpeğin matına oturan kedi, bir hikayenin başlangıcıdır” demişti. Bunu hepimiz biliyoruz ancak iş kendi öykülerimizi oluşturmaya gelince genellikle tavsiyeyi bir kenara bırakıyoruz.

İnanın bana, düşüncenize bazı engeller, tehlikeler ve dramlar katabilirseniz, her şeyi düzlüğe çıkış olarak sunmaktan çok daha dikkat çekici olacaktır.

Sonuçta elbette, o zaman çatışmayı kaldırmanız gerekir. Pek çok reklam bu son engele düşer: Strateji, kreatifi doğal olarak yönlendirmez ve/veya kreatif, merkezi gerilimi çözmez.

James’in yazar ve okuyucu arasındaki zımni sözleşmeden bahsettiği gibi, bizim de yazılı olmayan bir yükümlülüğümüz var. Uğruna bir sürü stratejik saçmalık uydurmuyoruz, bir fikir geliştiriyoruz, değil mi? Tıpkı yazarların o mükemmel sonu hazırlamak için çok zaman harcadıkları gibi, tüm reklam yazarlarına dikkatlerini bu ana odaklamalarını tavsiye ederim.

Son olarak, kana susamış arkadaşım iyi kurgunun önemini vurguladı. Neredeyse tüm gerçek hikaye anlatıcıları bu mantrayı tavsiye eder.

İlk taslağı bitirmenin sadece bir başlangıç olduğunu söylerler ve asıl iş, her son cümleyi okuyup hikayenin önüne geçen her şeyi ortadan kaldırmaktır. Bu yüzden son tavsiyem, sunumunuzda tüm bölümleri, planları ve hatta çalışmayı azaltmanız olacaktır. Stephen King buna “sevdiklerinizi öldürmek” diyor.

Andy Nairn

Lucky Generals Kurucu Ortağı

 

Bu içerik ilk olarak Campaign Türkiye’nin 134. sayısında yayımlandı.