artwork

Data çöplüğü vs. data madeni ve CES

8 yıl önce

0

CES’te sunulan teknolojileri pazarlamaya katacakları açısından ele alan Lift Content Factory Yönetici Ortağı Ertuğ Özdemir, elde edilecek data’ların önemine değiniyor.

Yüz yetmiş binden fazla katılımcısı olan ve yaklaşık 3600 firmanın katıldığı CES (Consumer Electronics Show)’i düzenleyen organizasyon, ismini yakın zamanda Consumer Electronics Association’dan Consumer Technology Association’a değiştirdi. Bu değişim birbirinden farklı sebepler barındırsa da  aynı zamanda tüketici elektroniği alanının artık belirli firmaların alanından çıktığının da bir göstergesi.

IOT ve giyilebilir teknolojiler

Yakın geçmişte başlayıp gündemden düşmeyen IOT (Internet of Things – Nesnelerin İnterneti) ve giyilebilir teknolojiler, CES 2016’nın en belirgin odak noktalarından biriydi. Benim için, pazarlama ve iletişim dünyası özelinde, ileride IOT ve giyilebilir teknolojilerin yarattığı  etkileşimle doğan datanın ve bunun kullanımının bizler için hayati olacağı sonucu CES 2016 için en önemli sonuçlardan birisi oldu. Taktığımız kayak gözlüğünde, hız ve performans kriterlerini gözlüğün camında görmenin yanı sıra, kullandığımız basketbol topunun/kortunun şut ve isabet yüzdesini tutması, akıllı saatler gibi cihazların ürettiği dataların anlamlı kullanımı hem bir fırsat hem de hayatımıza giren yeni bir iş olacak. “Big  data” ve “real time marketing” bu yeni teknolojiler ile oluşacak verilerin değerlendirilmesi ve analiziyle başka bir seviyeye yükselecek. Tüketici yolculuğunu anlamaya çalışmak doğru teknolojilere sahipseniz artık çok daha kolay.

Diğer taraftan tüketici/kullanıcı olarak; şu anda dijital hayatta her şeyimiz log’lanıyor, diye şikayet ediyoruz ama ileride bunun boyutu çok daha tatsız bir seviyeye ulaşacak. Evet, artık buzdolabımız ihtiyaçları otomatik sipariş verecek, günlük vücut yağ/kas oranımız, spor yapıp yapmadığımız (ne tür spor yaptığımız da dahil olmak üzere), kan şekerimizin seviyesi ve ne yediğimiz, aracımız ile nereye gittiğimiz, otomobili nasıl kullandığımız ve otomobilde ne tür müzik dinlediğimiz ile ortalama ofiste-evde-dışarıda kalma datamız gibi sayısız örnek pazarlamacılar için (eğer kullanıcıları ikna edip gizlilik bariyerleri aşılabilir ise) kullanılabilir olacak. Algoritmalar artık sadece teknoloji şirketlerinin değil, pazarlamacıların da odak noktası haline gelecek.  Teknoloji eskiden teknoloji şirketlerinin odağında iken şu anda artık kalp hızını ölçen t-shirtlerden  ne kadar hızlı koştuğumuzu log’layan ayakkabılara, nasıl tenis oynadığımızı kayıt altına alan raket üreticilerine kadar kullanılabilir hale geldi. İleride ürünlerinde katma değer, rekabet avantajı yaratmak isteyen markaların merkezinde bunun olacağı kesin. Kullanım alanı artık limitsiz hale geldi.  Koltuk üreticileri de wi-fi modem üreticileri de alternatif entegrasyonlar peşinde olmak zorunda… Yakın gelecekte internet çıkışı olmayan ürün kalmayacak gibi (gerekli ya da gereksiz!)

Otomotiv ve akıllı evde yepyeni fırsatlar


                                            Otomotiv… Araç içi eğlence araçları ve internet bağlantısı önümüze müthiş fırsatlar çıkarıyor.

Otomobil dünyasında elektrikli, kendi kendine giden-park eden araçlar gibi gelişmelerin yanında, benim için en çarpıcı gelişme, araç içi eğlence alanındaki yeni oyuncaklar… İnternete bağlı araçlarımız ile lokasyona bağlı anlık veriler ile artık otomobillerin dijital hayata bağlantısı hayat standartlarımızı artıracak birçok kolaylık sunacak.

Akıllı evler kısmını bence “early adopter heaven” olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Bu alanda gereksiz ve hayatımızda aslında çok önemli olmayan ama sahip olmak isteyeceğimiz birçok ürün mevcut; bunlara tüketici olarak ileride ciddi para harcayacağız. Diğer taraftan çok hızlı bir şekilde fonksiyonel ve hayatı kolaylaştıran ürünlere adapte olup “eskiden bunlarsız nasıl yaşıyormuşuz” diyeceğiz. Bir kaç örnek vermek gerekirse;  aplikasyon üzerinden açılan istediğiniz kişilere belirli zaman ya da adet bazında giriş hakkını paylaşabileceğiniz kilitler, bluetooth’lu anahtarlar ve bavullar, kameralı ve sensörlü, evinizin ziline basıldığında  telefonunuzdan evdeymiş gibi kapıdaki kişileri görebildiğiniz, konuşabildiğiniz kapı zilleri ve eve yaklaşınca otomatik çalışan kombi… Ve tabii bu arada biriken kullanıcı datası…

3D printer’sız hayat olmayacak

3D printer tarafında renkli malzemelerle üretimler, hız ve detaydaki gelişmeler göz kamaştırıyor. 3D printerların birçok farklı sektörde ciddi yer tutacağı, yakında 3D printersız bir hayat olmayacağını söylemek abartı olmaz sanırım. Dental kliniklerden, mimari ofislere, oyuncak parçalarından, otomobil malzemelerine ya da kendi üreteceğimiz tasarım aksesuarlara kadar artan bir hızda gerçekleşen gelişmeler ve büyük yatırımlar yakında hepimizi bir şeyler üretme isteğine sürükleyecek.

İçerik ihtiyacı artarak devam ediyor

Buzdolabındaki malzemelerden tarifler sunan ya da fırının üzerinde pişirme yöntemlerini ekranda gösteren mağaza vitrinlerinde kullanılan inovatif cam uygulamalarına kadar tüm ürünlere bakınca “içerik” ihtiyacının artarak devam edeceğini gayet rahat görebiliyoruz.

Campaign Türkiye’nin Haziran 2014 sayısında kapak konumuz olan Nesnelerin İnterneti dünyasına bu kadar yaklaştığımızı açıkçası CES 2016 öncesi düşünmemiştim ama artık eskiden çok daha hızla gelişen teknoloji sayesinde Nesnelerin İnterneti ve benzer teknolojiler (yapay zeka, sanal gerçeklik vb.) yakın gelecekte pazarlamacıların en önemli gündem maddelerinden biri olacak.

Gerçek data ve gizlilik

Hep konuştuğumuz ama gerçekte implemente edilme oranının çok az olduğu “Big Data” artık “nice to have” kategorisinden “must” kategorisine yükseldi. Gerçek anlamda elimizdeki datanın anlamlı kullanılmadığı/toplanmadığı/analiz edilmediği bir ortamda bunu kullanmak da doğal olarak imkansızlaşıyor. Bu olmadan da IOT alanında bir etki göstermek zaten mümkün değil. Bunun yanı sıra giderek daha fazla gündemde olan “privacy” konusu ve buna bağlı kanunlar tüketici olarak bizleri korurken ve bunlar hoşumuza giderken, pazarlamacılar için aşılması gereken yeni zorluklar yaratıyor. Bunun çözümü de sadece detaylardan değil aynı zamanda samimiyetten de geçiyor diye düşünüyorum.

CES’e pazarlama dünyasının ilgisi artacak

İçgörülerin net ve gerçek olduğu dünyada ürün konumlandırması, ihtiyaca göre yeni ürünlerin organize edilmesi ve ulaşılması gereken hedef kitle gibi birçok detay otomatikleşiyor. İstatistik ve data, pazarlamacıları işinden edecek gibi gözükse de hem mevcut ürünleri eldeki veriler ile geliştirme ve revize etme hem de yeni ürün geliştirme işi çok daha fazla netlik kazanıyor olacak.

Şimdiye kadar hiç düşünmediğimiz işbirlikleri hayatımıza girecek. Under Armour ve HTC’nin beraber oluşturduğu Health Box buna sadece bir örnek. Spor malzemeleri firması ve HTC bir araya gelip yeni bir ürün(ler) oluşturuyor ve bir işbirliği doğuyor. Bu Nike’ın Fuel bilekliği yapmasından çok öte bir durum.

İşbirlikleri… Yeni teknolojiler yeni marka birlikteliklerine olanak tanıyor. (HTC ve Under Armour, Health Box)

HTC logosu ile co-branded yapılan bir proje bu; farklı disiplinlerin işbirliği sonucu ileriki zamanlarda hiç düşünmediğimiz şirketler bir araya gelebilecek ve rekabet avantajını beraber yaratabilecekler. İşbirliklerine sanırım açık olmak geçmişte olduğundan çok daha önemli olacak.

Dünyadan uzak kalmamak için teknolojiyi takip etmek gerekiyor. Artık kıyafet, saat, mobilya ya da hizmet sağlayanların da teknoloji ile işbirliği içerisinde olmaları, doğru uzmanlıkları temin ediyor olmaları önemli bir ihtiyaç haline geliyor. Bunun için de farkında olmak gerekiyor. CES’e katılan 170 bin kişiden sadece 26.000’i pazarlamacı (2015 rakamı). İleriki zamanlarda bu etkinliğe pazarlamacıların ilgisinin artacağı bir gerçek; çünkü bence bu tür organizasyonlar pazarlamacılar için çok önemli yatırımlardan biri.

 

Ertuğ Özdemir, Lift Content Factory Yönetici Ortak

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Şubat 2016 tarihli sayısında yayınlanmıştır.