artwork

Bankalar ‘halk düşmanı’ mı?

11 yıl önce

0

2001 Avustralya yapımı “The Bank” adlı film, İstanbul Film Festivali’nde “Banka: Bir Numaralı Halk Düşmanı” adıyla oynamıştı. Filmi o zaman sinemada izlemiş, bayağı beğenmiştim.

O dönem Türkiye’de bankalara birer birer el konuyor, sahipleri yargılanıyordu. Devlet bankaları zarar yazarken, büyük bankalar da bugünkü kudretinden çok uzaktı. Filmin Türkçeye çevirisinin neden “halk düşmanı” olduğunu ise -dramatik finaline karşın- o zaman pek anlamamıştım.

Şimdi bankalarımız finansal olarak muhteşem durumda ve süper kârlar elde ediyor. Faiz düştükçe, kâr artırmak için inovatif gelir kalemleri icat etmeye başladılar. Mesela bozuk para sayma ücreti alan bankalar var. 250 TL’nin üzerinde para götürenden, miktara göre 10 TL’den başlayan “bozuk para sayma ücreti” alıyorlar. Bir banka da “kasa ziyareti” parası alıyor. Yani kirasını ödediğiniz kiralık kasayı ziyaret ettikçe ekstra para ödüyorsunuz. Ayrıca zaten ATM’den hesap ekstresine 1,25 TL, vezneden kredi kartı ödemesine 1 TL alanları, hesap işletim ücretini bakiyeden direkt çekenleri normal karşılar hale geldik… Bu yaratıcı masraf kalemlerine karşı sokaktaki adam da artık tepkisini koymaya başladı. Bakanlar bile açık açık bankalara hakaret edip, BDDK’yı göreve çağırmaya başladı.

Peki bankalar ne yapıyor? Çıt çıkarmadan aynı yolda yürüyor. Gene kredi alandan 250 TL dosya masrafı ve her ay 5,75 TL ekstre gönderim bedeli almaya devam.

Bankalar (toplasan 30 tane, piyasanın yüzde 90’ına hakim 12 tane) bu toplumsal tepkiye karşı nedense bir savunma geliştirmiyor. Yani mesela Bankalar Birliği olarak tüm bankalar bir ortak iletişim stratejisiyle bize “halk düşmanı” olmadıklarını anlatmak istemez mi? Bankalar eskiden sempatik hediyelerle çocuklara kumbara filan hediye eder, insanları tasarrufa özendirirdi. Şimdi bir çocuk, dolu kumbarasıyla şubeye gelse harçlığının önemli bir kısmını “para sayma ücreti” olarak bırakacak kalanı da her ay ‘‘hesap işletim ücreti” ile eriyip gidecek. Tüketici derneklerinin günden güne güçlendiği, sosyal medyada iletişimin fiber hızda yayıldığı bir çağda bankalar artık karşı iletişime geçmekte geç bile kalmadı mı?

Yoksa bu sükut, ikrardan mı?

Levent Ertem / Campaign Türkiye Yayın Danışmanı

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Haziran 2013 sayısında yayınlanmıştır.