artwork

Anlaşılmanın verdiği cesaret

3 yıl önce

0

Her insanın anlaşılma ihtiyacı olduğu gibi, özellikle biz gençlerin anlaşılmaya ve bizleri ileriye taşıyacak bir kültür oluşturulmasına da ihtiyaç var. Yeniliğe en hızlı şekilde adapte olabilen kuşağımızın, anlaşılmama problemi bizi de diğer kuşaklara yabancı hale getirebiliyor. Farklılığımız yabancılaşmayı getirsin istemiyoruz. Farklılığımız bize ve diğer nesillere fayda sağlar hale gelsin istiyoruz. Yeniye ulaşabiliyoruz, fakat uygulamaya koyabilmemiz için geliştirilen yollara geç kalındığından yenisinden fayda almadan, bir yenisini yaşamak için, kendimizi adapte ediyoruz. Bu da aslında sağladığı yararın bizler için verimli olmamasına neden oluyor.

Yeni nesil farklı, fakat geleneksele karşı değil. Öyle olduğumuz sanılıyor, oysa gelenekseli de biliyor ve anlayabiliyoruz. Bizler için önemli olan; geleneksel anlayışı güncelleyip şu anda içinde bulunduğumuz dünyaya, adapte edebilmeleri. Sosyal yaşantımız diğer kuşaklara göre farklı bir anlayışa sahip, bunun sebebi de kuşağımız yeniye göre modernize edilen, bir karenin içerisinde kendini görmek istiyor. Sürekli enerjik ve aktif kalması gereken bizler, belirli kalıplara ve öğretilmişliklere sabit tutuluyor ve mevcut duruma göre yönlendirilmek bizleri sıkıyor.

Sosyal yaşantımız bir kalıpta sıkışıp kalsın istemiyoruz. Kendi bilincimizle yeniyi topluma kazandırabilecek, yeni şeyler gerçekleştirebilecekken bu özelliklerimiz köreliyor. Motivasyonlarımıza engel olunabiliyor, çünkü iç motivasyonumuzu oluşturan en büyük etken sosyal yaşantımız. Sosyal yaşantımız iyi yaşamak üzerine hareket ediyor. Bizim için iyi yaşamak şimdi de kaliteli zaman geçirip, sosyal hayatta varlığımızı bize hatırlatan özgün etkinliklerin içerisinde olmak. Fakat bize özgün olan şeyleri, sosyal yaşantıda ve sosyal platformlarda görmüyoruz. Bizleri geliştirecek etkinlikler, bizi daha çok anlayan ürün reklamları ve kampanyalar olsun istiyoruz.

Instagram ve Twitter’ı kendimizi yansıtmak için ve hayatımızdaki farklılıkları özdeşleştirmek için kullanıyoruz. Sosyal medyada özgün olabilmeyi seviyorum. Sosyal medya platformları üzerinden özgünlüğümüzü kendimize ve dışarı sunuyoruz. Kendimizi karakterize ettiğimiz bir yer burası. Bize burada gösterilen içeriklerin de bizlere özgün olmasını istiyorum, fakat anlaşıldığımızı düşünmüyorum.

Bizim kuşağımıza tek bir noktadan bakılmasın, biz noktalardan oluşuyoruz. Biz sadece milenyum çocukları değiliz, eğilimlerimiz sosyal yaşantımıza göre oluşuyor, fakat sosyal medyada verilen içerikler bana yabancı geliyor. Hayatın ve sosyal yaşantımızın içinden değil gibi, hedefi ben değilmişim gibi hissettiriyor. Gerçekten de uzaylılara göre diyebileceğim içerikler oluşturuluyor. Bizler de kendini dış dünyada gerçekleştirebilecek potansiyeli olan, fakat hayatın içerisinde bunu yakalayamayan bir nesil oluyoruz. Çeşitliliğimiz fayda sağlar nitelikte değil. Bizim kuşağımız kendi iç dünyalarında yaşayan özgürlük düşkünü nesil olarak kalıyor başka gözlerde. Bu bilinç de yanlış anlaşıldığımızı düşündürüyor. Diğer nesillere benzemiyoruz daha net ve somut sonuçları elinde tutmak isteyen bir nesiliz. Şimdiye daha odaklıyız; ürünün ve içeriğin faydasına odaklanıyoruz, çünkü içine doğduğumuz dünya bize hazır olanın, en yeni olanın, kolay ulaşılabilenin fayda sağlar özelliklerini ve potansiyellerini verdi.

Sosyal medya ve televizyon reklamları gençliği karakteristik ve bize özgün hissettirdiği sürece, bizler için anlamlı hale geliyor. Somut bir fayda sağlıyor iç görülerimizi reklamlarda bulabilmek, kesinlikle bizlerin yüzünü güldürüyor ve anlaşıldığımızı hissettiriyor. Özellikle son zamanlarda çıkan “Maşallah bizim tarzımız güzel” adlı Boyner reklamı kesinlikle hayatımızın içinde olduğunu ve bizi biz yapan yeniliklerin de bizi değiştirmediğini gösterebilen bir içeriğe sahipti.

Biz ürüne değer vereceksek ürünün de bizi bildiğini tanıdığını görmek istiyoruz. Satın alma davranışında bize güven veren işte budur. Diğer nesiller de bizi anlar ve nesiller arası uçurumlara da köprü koyulabileceğini düşünürse. Bizim hayatımızın içerisinden bizlere yaklaşan ürünler, içerikler oluşturulabilir, kuşağımızın da ihtiyaçları ve eğilimleri doğrultusunda fayda sağlayan aktiviteler olur. Z kuşağına olan farkındalık yükselir. Bizler de diğer nesillerle daha iletişime açık hale gelir, geçmişi ve geleceği daha farkında olan nesiller olarak, kendi potansiyelimizle kendimize yollar açabiliriz. Hayatın içinde anlaşılmanın verdiği cesaretle daha girişimci gençler olabiliriz.

Utku Aydoğan
(20) Bilgi Üniversitesi Reklamcılık Bölümü

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 104. sayısında yayımlandı.

Senin için
Tümünü göster
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu: “Türkiye bölgesel bir üs…

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş...