Site icon Campaign Türkiye

Ali Kırbaş & Orçun Onural: “Vazgeç vazgeçebilirsen!”

Ziraat Bankası Bankacılık Operasyonları ve İletişim Genel Müdür Yardımcısı Ali Kırbaş ve Happy People Project Kurucu Ortağı Orçun Onural ile 154. yıl kampanya filmini konuştuk.

Ali Kırbaş, Orçun Onural…

Ziraat Bankası her yıl olduğu gibi yine Türkiye’ye dokunan etkileyici bir reklam filmi ile 154. yılını kutluyor. Happy People Project ile altı yılı aşkın bir süredir çalışan ve yıl dönümü reklam filmlerine ayrıca özen gösteren bankanın bu yıla özel mesajı ise, “Bu ülkenin hep daha fazlası için çalışan insanlarının yanında daha fazlasını yapmaktan hiç vazgeçmeyen bir Ziraat var” oluyor. Biz de hem bu örnek gösterilebilecek müşteri – ajans ilişkisini hem de bu özel reklam filmini konuşmak için Ziraat Bankası ve Happy People Project ile bir araya geldik.

Kamer Yılmaz Öncelikle isterseniz bu başarılı beraberliğin nasıl başladığını sizlerden dinleyelim. Neredeyse yedi yıldır birlikte çalışıyorsunuz…

Ali Kırbaş Yaklaşık 7 yıl önce birlikte çalışmaya başladık. Bankamızda bir yönetim değişikliği olmuştu, ardından konkurlar düzenlendi ve hemen hemen yedi yıldır birlikte çalışıyoruz.

Baktığımız zaman her şeyin çok hızlı tüketildiği, ilişkilerin hızlıca dejenere olduğu, iş ilişkilerinin çok çabuk bozulduğu bir ortamda bu kadar süredir devam eden bir ilişki ile birbirinden başarılı çalışmalarla bu birlikteliği devam ettirmek ayrı bir başarıyı ve iradeyi gösteriyor. Tabii ki ilişki her zaman süt liman ilerlemiyor; zaman zaman uzlaşmakta zorlandığımız fikrî tartışmalar da yaşıyoruz elbet, ama günün sonunda herkesin içine sinen reklamlar, iletişim kampanyaları ortaya çıkardığımızı düşünüyorum.

Orçun Onural Ziraat Bankası bizleri tanıdıkları ilk günden beri bize güven duydular. Kendi ajansımızı kurduktan sonra da bizim için çok önemli bir süreç başlamış oldu. Türkiye’nin en büyük bankasıyla çalışma fırsatını yakalamış olduk, bu da bizim için çok kıymetli. Happy People Project’in de mihenk taşlarından biridir. Bu yüzden de bizim bünyemizde, bizim kendimizi kanıtlayıp kendimizi ifade etmemizde çok önemli bir yeri var Ziraat Bankası’nın. Banka sayesinde birçok önemli iş aldık, ses getiren işler yaptık, birçok projede başkalarından farklı noktalarda yer alabildik.

 

Kamer Yılmaz Müşteri – ajans ilişkilerine baktığımız zaman uzun süreli bir ilişkinin başarılı işlerle sürdürülebilir olması oldukça zor. Siz bunu nasıl başardınız?

Orçun Onural Kolay bir ilişki olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’nin en büyük bankası ve aslında herkesin bankası; herkesin bir kelamı olan, herkesin bir düşüncesi olan… O yüzden bizim bankamız, o yüzden bir bankadan daha fazlası Ziraat Bankası. Haliyle çok önemli hassasiyetler var. Ziraat Bankası’nın diğer bankalardan çok farklı bir duruşu da var Türkiye’de o yüzden mümkün olduğunca bunlara dikkate ediyoruz. Yani kurumu tanımak ve kurumu bilmek ve o kurumun gereklerine göre hareket etmek lazım. Bizim de bunu çok iyi başardığımızı düşünüyorum. Ajans olarak bunu başarabilmek her zaman kolay değil.

Ali Kırbaş Happy People Project’in kuruluşundan bu yana yaptıklarına tanık olduk. Genç ve esnek bir ajans olduğu için zaman zaman taleplerimiz karşısında evrilebildi. Bizim de kurumun geleneklerinden, kültüründen gelen bazı şeyleri ajansa aktarabilme imkanımız oldu. Bunların arasında tecrübe, birikim, kurumsal bir yapı ile çalışırken nelere dikkat edilmesi gerekir gibi bilgiler var. İlk çalışmaya başladığımızda daha bir yaşında, genç bir yapıydılar. Nasıl kurumsal olunur deneyimini yaşarken kurumsal firmalarla çalışırken bizi de referans gösterme imkanları oldu. Bence bu ilişkiyi çok güzel oturtabildik. Günün sonunda da ulaştığımız netice hem ajans hem de bizim tarafta reklamlarla, kampanyalarla tatmin edici bir noktaya geldi.

Orçun Onural Aslında ajans – müşteri ilişkisinde gerçek anlamda bir evlilikten bahsediyorsunuz. Evlilikteki kuralların hepsi geçerli; saygı, karşılıklı güven, söz verilen şeylerin yapılması, geleceğe dair planların doğru şekilde kurulabilmesi, karşılıklı olarak kültürlere saygı duyulması. Tahmin ediyorum ki biz bunları en azından asgari bir şekilde doğru yaptık ki Ziraat Bankası ile ilişkimiz devam edebildi. Zor bir ilişki elbette; sonuçta 154 yaşındaki bir bankadan, bir devden bahsediyoruz. Onların parametreleriyle çalışabilmek her iki taraf için de kolay değil. Çünkü her yaptığınız işte, işin nerelere dokunabileceğini düşünmek zorundasınız. Yani herhangi bir şeyin sorumluluğunu almadan hiçbir şey yapamazsınız. Tüm Türkiye’den sorumlu olan bir bankanın reklam ajansı olmak inanın kolay değil. Birçok şeye bizim herkesten daha fazla hassasiyetle bakmamız lazım. Bu sadece belli konular için de geçerli değil. Ziraat Bankası, Türkiye’de herkese dokunan bir banka. Evet kolay değil diyoruz; ama çok tecrübe kattı, bizim büyümemizde kesinlikle çok büyük bir katkısı var. Bu süreçlerde çok şey öğrendik. Bazı şeylerin nasıl yapılması gerektiğini onlardan öğrendik buna çalışma şekillerimiz dahil. Bir banka ile çalışmak çok farklı; oranın müşteri ilişkileri, yaratıcı grubu kısacası her şeyi ajansta ayrı bir ekip olarak konumlanır. Bunun en büyük nedeni ise bankanın iş disiplinine uyum sağlayabilmek.

Diğer müşterilerden ayrı olarak çalışırlar; ajansın içinde ayrı bir ajans gibidirler. Sadece Ziraat Bankası için çalışırlar. Zaten Ziraat Bankası için çalışırken bankayı herhangi bir müşteriyle aynı kefeye koyup çalışma şansınız yok, o zaman başarılı olunamaz.

Ali Kırbaş Bu arada aslında sadece bankadan da bahsetmemek lazım. Ziraat Finans Grubu’ndan da bahsetmek lazım; içinde farklı farklı grupları, dinamikleri olan bir yapı. Hepsinin kırmızı çizgileri ve birbirinden farklı dinamikleri varken ajansın bir yandan hem bankanın

bir ürünü için hem de katılımın başka bir ürünü için bir şey üretip sunması gerekiyor. Finans Grubu canlı, yaşayan, büyük bir organizma. Dolayısıyla “Şunu yapayım, diğeri biraz beklesin” gibi bir durum söz konusu değil. Hepsine aynı anda bakmak büyük bir beceri istiyor. Bunu da birlikte başardık.

 

Kamer Yılmaz Bankaların iletişimindeki zorluklardan biri de bir yandan müşteriye bilgi verirken bir yandan da ürün ya da hizmet satışını sağlamak bunu başarmak için nasıl bir strateji izlendi?

Ali Kırbaş Aslında Ziraat Finans Grubu desek çok daha doğru olacak, çünkü finans grubunun da ürünleri var; bir taraftan katılım, diğer taraftan emeklilik ve sigorta ürünleri de var. Bütün bu ürünler ve hizmetler için iletişim çalışmalarınızı yürütürken müşteriyi tam ve doğru bir şekilde de bilgilendirmeniz gerekiyor; çok büyük bir rekabet ve regülasyon var. Eğer müşteriyi doğru bilgilendirmezseniz çok ciddi cezai yaptırımlara tabisiniz. Faiz oranları, komisyonlar vs… Yaptığınız kampanyada da müşteriye bütün bilgileri sunmak zorundasınız. Dolaylı yollardan yapma şansınız yok, direkt anlatacaksınız. Bunu yaparken de müşteriyi sunduğunuz ürün ve hizmetlerle ilgili harekete geçirmeniz de lazım.

Bütün bunları yaparken kendimiz için belirlediğimiz iki önemli ilke oldu: Şeffaf olmak ve müşteriye doğru söylemek. Ayrıca müşteriye çok fazla kampanyalarla giden bir banka değiliz. Aslında biz bütün yıl boyunca en iyi ürünleri, en iyi fiyattan sunmayı vadettik. Biz bu iletişim kurgusunu kurarken yönetimle de bir araya geldik; yılbaşı kampanyası, bayram kampanyası gibi kampanyalar yapmayacağımızı belirttik. O yüzden de geriye dönüp baktığımızda imaj kampanyalarında anlattığımız gibi birçok şey yapıyoruz ama bunu gerçekten sizin için yapıyoruz. Türkiye için yapıyoruz, Türkiye’nin menfaatleri bankanın menfaatlerinin önündedir. Bu ülkenin insanlarının menfaatleri bankanın gelirinin, getirisinin çok daha üzerindedir. Ve çok daha değerlidir.

Orçun Onural Türkiye’de hakikaten bir bankadan daha fazlası. Her bankanın ticari menfaatleri, kârlılıkları tabii ki vardır ama Ziraat Bankası daha çok şeffaf, tüketicisini bilinçlendiren, Türkiye’ye hizmet eden, Türkiye için var olan bir banka ki zaten kuruluş amacı bu. Amaç hep tüketiciye doğruyu göstermek, onu bilinçlendirmek ve en iyisini aldırabilmek. Bu, bankanın kendi misyonu. O yüzden ürünleri için “ben buradayım” diye bağıran bir banka değil. Bunları söylemek yerine bunu görev edindiği için reklamlarına bunu çok da taşıyan bir banka değil. Bunu bildiğiniz zaman da bu finans grubuna doğru hizmeti verebiliyorsunuz; işin kilit noktası tam olarak da burası.

Kamer Yılmaz Ve 154. yıl için hazırlanan filmle ilgili konuşalım isterseniz. Her yıl olduğu gibi 154. yılınızı da kutlarken ortaya güzel ve son derece etkileyici bir reklam filmi çıkardınız. Reklam filminde ilettiğiniz mesaja ve kurgusuna nasıl karar verdiniz?

Ali Kırbaş Yaşam koşulları sürekli değişiyor ve her şey çok hızlı tüketiliyor. Her şeyin bu kadar hızlı tüketildiği bir ortamda da yaptığınız şeylerin akılda kalması çok zor. Sürekli sosyal medya olsun, televizyon olsun daha pek çok alanda insanlar gün içinde o kadar çok görsele maruz kalıyor ki hem cümle olarak hem görsel olarak akıllarda iyi bir şekilde kalabilmeniz gerekiyor. Her gün onlarca reklam izliyorsunuz ama bir gün sonra, bir gün önce izlediğiniz şeyi hatırlamıyorsunuz. Biz de en baştan kurgularken bütün bunları düşündük. 20 Kasım’da 154. yılımıza girdik. Neredeyse bütün yıl dönümü filmlerimiz hep çok dikkat çekti, akılda kalıcı oldu.

Eğer bu banka, bir bankadan daha fazlasıysa, birinci amaç kâr değilse; bu ülke için, bu insanlar için varsa bunu da bir şekilde reklamlara taşımak gerekiyor. 154 yılın birikimi, kurumsallığı, milletimize sunduğumuz imkanları da bir şekilde analttığımız için çok mutluyuz, 155. yılımızı şimdiden düşünmeye başladık. Çünkü her sene üzerine bir şey koymak gerekiyor.

Orçun Onural Aslında Ziraat Bankası’nın yıl dönümü filmleri topluma umut veren filmler oldu şimdiye kadar. 154 yıldır var olup gelmiş ve her söylediği mesajda da bu 154 yıllık birikimi ortaya çıkarıyor.

Banka bu ülkenin değerlerini, olmazsa olmazlarını hep hayatta tuttuğu için 154. yıl kampanyası bu ülkenin vazgeçilmezliğini gözler önüne seriyor. Amcasıyla, teyzesiyle, gelenekleriyle, görenekleriyle, simitiyle, doğusuyla, batısıyla, Karadeniz’iyle, Akdeniz’iyle bu ülke o kadar güzel bir ülke ki birçok olay ve sorun yaşıyoruz ama buna rağmen o umudu taşıyan bir bayrak taşıyıcısı Ziraat Bankası. O yüzden çok kıymetli. O yüzden “vazgeç, vazgeçebilirsen” dedik. Bu ülkeden vazgeçemezsin. Topluma moral ve mesaj veren bir şey yaptık ki bankanın boyutu bize bu kadar üst perdeden konuşma şansı da veriyor. Bunu her banka yapamaz. Ama Ziraat Bankası çıkıp bütün bunları söyleyebiliyor.

 

Kamer Yılmaz Biraz da çekim sürecinden bahsedebilir misiniz?

Ali Kırbaş Çok uzun bir çekim süreci oldu. Hemen hemen 14 gün sürdü ki bu, bir reklam filmi için oldukça uzun bir süre. Yedi farklı ilde çektik. Kars’tan başladık, Karadeniz’e, Karadeniz’den Ege’ye pek çok ilde bulunduk. Bu ülkenin vazgeçilmezliğini insanlara anlatmaya çalıştık. Umarım izleyenler de beğenmiştir.

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Aralık 2017 sayısında yayımlandı.

Exit mobile version