artwork

3 gün, 5 sahne, 64 saat elektronik müzik: Big Burn Festival

6 yıl önce

0

Burn Energy DrInk Area Head of Marketing Gökçe Özer, “Big Burn’u planlarken Avrupa’daki bir festival gibi kurgulamaya çalıştık. Big Burn’u uluslararası anlamda tanınan bir marka, İstanbul’u da bir festival destinasyonu yapmayı amaçladık.”

İlki geçtiğimiz yıl düzenlenen ve Türkiye’nin en önemli elektronik müzik festivali sayılan Big Burn Festival, bu yıl 20, 21, 22 Temmuz tarihlerinde Suma Beach’te gerçekleştirilecek. Festival öncesinde yarı profesyonel hobisini kariyere dönüştürmüş bir isim olan Burn Energy Drink Pazarlama Bölge Müdürü Gökçe Özer ile eğlence sektörünün ve festivalin detaylarını konuştuk.

İnci Vardar DJ kabininden takım elbiselere uzanan kariyerinizden bahseder misiniz? Tutkularınızı işinize dönüştürdüğünüzü söyleyebilir miyiz?

Gökçe Özer Şükür ki kariyerimde hiçbir zaman çalışırken takım elbise giymem gerekmedi. DJ’lik benim için bir hobiden hep daha fazlası oldu, hayatımdaki ilk maaşlı işim Radio 2019’da DJ’likti, ancak profesyonel kariyerimde de ana odağı sadece gençlik olan 4 adet çok kıymetli markada çalıştım. Şu anda geldiğim noktada benim için kıymetli olan şey elektronik müzik ve DJ kültürünün artık bir global markanın temel pazarlama odağı haline gelmiş olması. 90’larda plak kovalarken böyle bir gelecek çok da aklımda yoktu açıkçası, ancak sahip olduğum yarı profesyonel hobinin bana böyle bir kariyer getirmesinden de çok memnunum.

İnci Vardar Türkiye’de eğlence sektörünün mevcut durumunu ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Gökçe Özer Türkiye’de artık her şey daha zor, bunu kabullenmek gerekiyor. Hem vergiler hem değişken kur yapısı hem de kuralları ve sponsorlukları biraz daha sıkılaştıran bir yönetim yapısı var. Ancak bunların hiçbiri şu anda iş yapmaya engel değil. Mevcut durumda genç tüketici, özellikle internet ve sosyal medyanın da etkisiyle eğlenceden, TV’den daha fazlasını bekliyor. Artık çok daha fazla seyahat eden, eğlenceyi ve müziği takip eden bir kitle var, onların da beklentisini karşılayabilmek için sektörün daha fazla çalışması gerekiyor. Dürüst olmam gerekirse, eğlence sektörü senelerce sponsorlardan gelen çok yüksek paralarla rahat bir hayat yaşadı. Artık hem bütçeler daha az hem de rekabet çok daha fazla. O yüzden iş planını daha iyi yapan, yaratıcı, daha hizmet odaklı çalışabilenler ve gençliğin ne beklediğini daha iyi okuyabilenler ayakta kalacaklar. Eğlence sektörü 94-99-2001 krizlerinden de hep yenilenerek ve büyüyerek çıktı. Bence şu anda da bir kabuk değiştirme söz konusu, sadece onun sonuçlanmasını bekliyoruz.

İnci Vardar Big Burn Festival’e kimler katılıyor, burada nasıl bir deneyim yaşıyorlar? Geçen yıl nasıl sonuçlar aldınız?

Gökçe Özer Geçen yıl festivalin ilk yılı olmasına rağmen bizim için çok başarılı geçti. Bu sene de festivale kadar irili ufaklı 10 tane Big Burn Nights etkinliği yaparak markayı canlı tuttuk ve dersimize iyi çalıştık. 3 günde, 5 sahnede, 64 saat hiç durmadan 70’ten fazla sanatçı sahne alıyor. Bu sene önemli misafirlerimiz arasında Adam Beyer, Ame, Claptone, Dubfire, Seth Troxler, Tale of Us ve Peggy Gou var. Yanılmıyorsam şu anda İstanbul’da kamp hizmeti veren tek festival Big Burn. Katılımcılarımıza deniz, plaj, iyi müzik ve düzgün hizmet vaat ediyoruz.

İnci Vardar Farklı markalar da büyük festivaller düzenledi ancak ne yazık ki kalıcı olamadılar. Hem pazarlama hem de deneyim anlamında Big Burn’ün Türkiye’de düzenlenen diğer festivallerden farkı nedir?

Gökçe Özer Big Burn de henüz 2. senesinde, kalıcı olup olamayacağını zaman gösterecek. Umarım sonu diğer festivallere benzemez. Açıkçası biz Big Burn’u planlarken Avrupa’daki standart bir festival nasıl oluyorsa o şekilde kurgulamaya çalıştık. Kamp alanı, çok günlü program, çeşitli kampanyalar ve kurgular sonucunda satılan avantajlı biletler gibi kurguları, yapmamız gerekmemesine ve bütçemizi yükseltmesine rağmen gerçekleştirmek istedik. Gitmek istediğimiz yolda Big Burn’u uluslararası anlamda tanınan ve tercih edilen bir marka, İstanbul’u da bir festival destinasyonu yapmayı amaçlıyoruz. Bilet fiyatları, yeme/içme gibi konularda Avrupa’dan çok daha ucuz, line up olarak da eşit seviyedeyiz. Özellikle Orta Doğu, Orta Asya ve komşu Avrupa ülkelerinden festivale çok büyük bir ilgi var. Eğer bu festivali büyüteceksek, gelişimin turist kanadından geleceğini düşünüyoruz. Big Burn markası Burn Türkiye’nin yaratıp gerçekleştirdiği bir proje. Umarım ileride başka ülkelere de Big Burn’u ihraç edebiliriz.

İnci Vardar Hedef kitlenize ulaşmak için Big Burn Festival dışında nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

Gökçe Özer Elektronik müzik ve hip hop müzik, marka tarafındaki temel oyun alanlarımız. Elektronik müzikte çeşitli mekan ve etkinlik sponsorluklarımız var. Suma Beach, Klein, Kafes, Roxy, Kite Ankara, Pixel Ankara, 1888 İzmir gibi noktalarda elektronik müzikle varoluyoruz. Kabul etmek lazım ki elektronik müzikle şu anda ancak büyük şehirler ve yaz noktalarında var olabiliyorsunuz. Diğer şehirlerde ise hip hop, özellikle de Türkçe hip hop ile iletişim yapıyoruz. Ceza, Sansar Salvo, Ayben ve Fate Fat gibi isimlerle sponsorluk anlaşmalarımız var. Burn Battle Zone adında büyük hip hop konserleri yaptığımız bir projemiz var. Belediyelerin destekleri ile Adana, İzmir, Eskişehir gibi şehirlerin merkezlerinde bu müziği sevenleriyle buluşturuyoruz. Ayrıca sahip olduğumuz tüm bu dünyayı rafta çeşitli kampanyalarla ürünümüzle birleştiriyoruz. Bugün bir kutu Burn ile Big Burn’e indirim alabilir ya da Ceza’nın klibinde oynayabilirsiniz. Ayrıca tüm projelerimizi ve desteklediğimiz sponsorluklarımızı, sosyal medya ve dijitali çok iyi kullanarak, dijital dünyada hak ettiği insan sayısına ulaştırabilmek için oldukça büyük bir emek harcıyoruz.

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye’nin 79. sayısında yayımlandı.