artwork

Yeni bir yıl açık olmayı gerektirir

1 yıl önce

0

Saatchi & Saatchi CSO’su Richard Huntington: “2023 bize ne getirirse getirsin, sadece bir sektör olarak değil, ulus olarak bir araya gelmemiz gerekiyor.” diyerek bağlantıda olmayı vurguluyor.

2023 trend sunumlarına bakmayı dört gözle bekliyorum çünkü hüsnükuruntuların saf bir şekilde sergilenmesine bayılıyorum. 2023’ün herhangi bir netlik veya kesinlik sunduğu fikri oldukça hayal ürünü.

Tahmin de her zaman aptalca görünür, bugünden fazlasını göremeyiz. Önümüzdeki tehlikelerin doğası veya ciddiyeti hakkında hiçbir fikrimiz olmadan, siste yelken açan gemiler gibi başlıyoruz yıla.

Elbette hepimiz daha önce sıkıntılı dönemler yaşadık ancak yüksek enflasyona, durgunluğa ve başarısız kamu hizmetlerine, aşikar eşitsizliğe ve evrensel endüstriyel huzursuzluğa dayanmaya çalışan bir ekonomiyle nasıl başa çıkacağız? Ne yazık ki bunlara karşı yetersiz donanıma sahibiz ve öngörülemez bir dönem.

Bu yıl pazarlama yatırımları söz konusu olduğunda işletmeler, sermayelerinin nasıl ortaya çıkacağını söyleyemeyecekler. Konuştuğum kişiler aynı anda bunun varoluşsal bir felaket, bir durgunluk yılı veya refahta net bir iyileşme görülen bir yıl olabileceğini öne sürüyorlar. Kim bilir?

Bu yıl markalar, işletmeler ve bireyler olarak eylemlerimize yeni bir yaklaşım önermek istiyorum; samimi ve cömert olmak. Bu benim için doğal değil. İşler zorlaştığında mevcut pozisyonum daha da zorlaşacak. Pasta küçüldüğünde pazarlamacının işi, oraya gidip daha fazla pasta almaktır. Bana göre; markalarımın kazanması için rakiplerinin başarısız olması gerektiği apaçık ortada. Bu kişisel bir mesele değil, sadece iş ama bunun tamamen doğru olduğundan emin değilim çünkü bu sefer sadece zayıf bir ekonomiyle değil, başarısız bir ulusla karşı karşıyayız.

Gün geçtikçe fakirleşen bir ulus, daha doğrusu dört ulustan oluşan bir grup. Aslında mevcut eğilimlere göre; yakında Polonya veya Çek Cumhuriyeti’ndeki insanlardan daha iyi durumda olmayacağız. Bu, kelimenin tam anlamıyla ve mecazi olarak zar zor çalışan bir ulus.

İnsanlarımızın gerçek gelirleri; yoksulluk nafakası, sıfır süreli sözleşmeler ve enflasyon tarafından kemiriliyor. 

Pazarlamacıların bildiği bir şey varsa, o da gelişen bir pazarın tüm parayı harcayacak birkaç kişiye değil, harcayacak biraz parası olan çok sayıda kişiye ihtiyaç duyduğudur. Gelir eşitsizliği, pazarlamacılar için sadece sosyal bir sorun değildir ancak bunun da ötesinde, hepimiz birbirimizin müşterisiyiz. Bunu anlamamız gerekiyor. Bir işletmenin çalışanları, diğerinin müşterileridir, insanları bir başkasının hayır kurumuna bağışta bulunur ve yararlananlar da daha fazla hizmet alabilir. Gerçek anlamda hepimiz birbirimize bağlıyız.

Milletimiz, toplumu, kültürü ve ekonomisi bir sistemdir. Bunu unutanları ise felaket bekliyor çünkü gerçek paydaş kapitalizmi, işletmeyle ilgili verilen (kasıtlı ve kasıtsız) her kararın (ondan etkilenen herkes üzerindeki) etkilerini kabul eder. Bu krize yönelik peşine düşmeye değer yegane tepkiler kolektif ve iş birlikçidir. Bu da yeni bir açık olma çağını gerektiriyor.

Haklı olarak her birimiz; ürettiği ürünün kalitesine takıntılı, son derece rekabetçi bir sektörüz ama hepimiz hayatta kalabilmek için birbirimize destek olmalıyız. Kolektif çabayı kutlayın, herkesin yararına elinizden gelenin en iyisini yapın, birbirinize ilham verin ve her şeyden önce ajanslar, müşteriler ve yaratıcı endüstriler birbirleriyle ortaklık içinde çalışsın. Bu şekilde başlayabiliriz.

İşle ilgili kararlarımızda istenmeyen sonuçlar elde ettiğimizde bunları anlamalıyız. Bütçeleri kısmak, faaliyeti kısmak, insanları işten çıkarmak… Bu kararların her birinin birçok etkisi vardır ve biz bunlardan çok azını tahmin edebiliriz. Bu tür kararları almaktan kaçınmamız gerekir demiyorum, özellikle de motivasyon; önemsiz miktarda tasarruf değil de işin hayatta kalmasıysa. Bunun anlamı; bu kararları, istenmeyen sonuçlarını ve bunların nasıl sonuçlanabileceğini net bir şekilde anlayarak vermektir.

“Müfredat dışı” faaliyetlerde kepenkleri indirme içgüdüsüne direnmeli ve bunun yerine işlerimizin dışındaki dünyaya olan taahhütlerimizi sürdürüp ilerleterek derine inmeliyiz. Özellikle de gençlerin fırsatlarını ve isteklerini desteklemeliyiz. Bu nedenle Saatchi & Saatchi’de Upriser okulları programımızı, İngiltere’deki tüm yaratıcı şirketlere ücretsiz olarak açtık.

Saatchi New Creators Showcase’i Birleşik Krallık genelinde filmden müziğe geniş bir kapsamda sunuyoruz; kaynaklarımıza gereksinimi olanlar, çok ihtiyaç duydukları ticari desteği bulabilecek. Sahip olduklarımız konusunda cömert olmalıyız. Pek çok insanın az şeye sahip ancak bireyler ve şirketler olarak biraz daha fazlasına sahip olanlarımız, ellerinde bol olanı paylaşabilir (bazılarımız için bu para olabilir ancak bazılarımız için zaman, uzmanlık, beceriler, enerji ve hatta alan olacak).

Richard Huntington

Saatchi & Saatchi CSO’su

 

Bu içerik ilk olarak Campaign Türkiye’nin 130. sayısında yayımlandı.