artwork

Viktor Kuzu: “Markalarıyla birlikte olduklarını hissettirenler güçlü çıkacak”

6 yıl önce

0

BLAB Kurucu Ortağı Viktor Kuzu, yaşamakta olduğumuz ekonomik durgunluk döneminde bağımsız ajansların neler yaptığını ele aldığımız 81. sayımızda görüşleriyle yer aldı.

Sektörün büyük bir arayışı var. Hayatın her alanında dijital dönüşüm belli bir seviyeye ulaştı. En azından dönüşüyor muyuz, dönüştük mü lakırdıları sona erdi, arafta kalma durumu bitti. Yeni zamanlar marka-tüketici ilişkisinde de yeni standartları belirledi ve belirlemeye de devam ediyor. Tüm dünyada bu yeni standartları hızlı algılayıp anlamlı iletişim çözümleri bulan ajansların büyük oranda bağımsızlar olduğunu gözlemliyorum.

Yeninin peşinde koşmaya devam ediyoruz

Biz biraz kendimizi şanslı hissediyoruz. 2012 yılında BLAB’ı kurduğumuzda marka-tüketici ilişkisinin kökten değiştiği fikri genele yayılmamıştı. Bu değişimi fark eden öncü markalarla çalışma fırsatı bulduk. Zaman içinde iş yapış modelimiz ajans kültürüne dönüştü ve her geçen yıl değişime açık, yeninin peşinden koşan daha fazla marka ile çalışma fırsatına sahip olduk. Telekom, bankacılık, dayanıklı tüketim, servis gibi sektörlerde teknolojik dönüşüm daha hızlı yaşandı ve BLAB ilk yıllarında bu sektörlerden daha fazla marka ile çalıştı. Bu dönüşümden nasibini alma sırası hızlı tüketim sektörüne geldi. Diğer sektörlerle kıyaslandığında hızlı tüketim sektörü daha uzun süre geleneksel çizgide kalmayı sürdürdü. Önümüzdeki dönemde tüketicinin değişen beklentilerine göre kendini yeniden konumlayacak çok sayıda hızlı tüketim markası olacağını düşünüyorum. Bu yüzden yakın gelecekte BLAB’ın hızlı tüketim sektöründen daha fazla marka ile çalışacağını umut ediyorum.

İçinde bulunduğumuz şartlar, reklamcılıkta zamanın fazlasıyla gerisinde kalmış iş modellerinin sona ermesini hızlandırabilir ve yeni modellerin yeteneklerini göstermesi için bazı fırsatlar yaratabilir.

Bir ajansı iyi yapan tek şey var sanırım; her zaman yeninin peşinden koşmasını sağlayacak yetenekleri bünyesinde barındırması. BLAB’ın bağımsızlığının en büyük avantajının bu olduğunu düşünüyorum. BLAB yeninin peşinden koştukça  bu durum sektörde ilerlemek isteyen gençlerin dikkatini çekiyor ve biz de ekibimize yeni yetenekleri ekleyerek yeninin peşinden koşmaya devam ediyoruz. Bu hiçbir zaman bozulmaması gereken bir döngü. Bağımsız ajansların bu döngüyü sağlama konusunda elleri daha kuvvetli olabilir ama dünyada bu döngüyü kurmuş ve uzun yıllar boyunca sürdürmeyi başaran çok fazla network ajansı da var. Bağımsız ajanslar genelde kuruldukları dönemde bu döngüyü başlatacak çekim gücüne sahip oluyor ama yıllar içinde yetersiz planlama gibi nedenlerle döngüyü sürdürmekte zorlanıyorlar.

Avantajlar ve dezavantajlar

Gerçekçi olmak gerekirse mevcut durumun kimse için çok büyük avantajları olduğunu düşünmüyorum. İçinde bulunduğumuz şartlar, reklamcılıkta zamanın fazlasıyla gerisinde kalmış iş modellerinin sona ermesini hızlandırabilir ve yeni modellerin yeteneklerini göstermesi için bazı fırsatlar yaratabilir. Network ajanslarının uzun süredir bu sorgulamayı yaptığını ve daha çevik modeller kurmak istediğini biliyorum. Bu ortamda bu denemeleri hızlandıracaklarını tahmin ediyorum. Bağımsız ajanslar açısından da önemli bir sınav olacak. Böyle zor dönemleri hizmet verdikleri markalarla birlikte göğüslemek, güven üzerine kurulmuş, uzun vadeli ajans-marka ilişkileri kurmak açısından önemli. Bu yolculukta markaları ile birlikte olduklarını hissettiren ajansların bu dönemden güçlü çıkacaklarını düşünüyorum. BLAB’ın çevik bir ajans yapısı var. Çok yönlü deneyime sahip enerjik bir ekip hizmet verdiği marka ekipleri ile yoğun mesai halinde çalışıyor. Bu ajans modeli dalgalı denizlerde, zor zamanlarda özellikle anlam buluyor.

Riskler ve yatırımlar

Her zaman yeni kalabilmek için çok ciddi yatırımlar yapıyoruz. Veri teknolojileri alanında Deeper’ı kurduk. Çok ciddi teknoloji yatırımları ile tüketici davranışlarını analiz eden, kendi alanında dünyanın öncü pazarlama teknolojileri şirketlerinden biri haline geldi Deeper. Eş zamanlı olarak hikaye anlatıcılığı ve mizah alanında yeninin peşinden koşan bir ekibi bir araya getirdik ve Kalt’ı kurduk. Bir ajansın sadece lafta değil, gerçekten “yeni” kalabilmesi için Deeper ve Kalt gibi sistematik yatırımların kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bunu risk olarak ifade etmek yerine her zaman yeninin peşinde koşan bir ajansın sorumlulukları olarak görüyorum. Bağımsız bir yapı olmamız bu yatırımları hayata geçirme süremizi hızlandırmış olabilir.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 81. sayısında yayımlandı.