Site icon Campaign Türkiye

Stratejik odağımız, dijital çeviklik ve güvenlik

Dijital dönüşüm tüm dünyada pandemi ile birlikte büyük hız kazandı. Cisco Türkiye Genel Müdürü Didem Duru, bu süreçte şirket olarak hayata geçirdikleri inovasyonları ve müşterilerine sundukları hizmetleri anlattı.

Şüphesiz tüm dünya olarak olağanüstü bir dönemden geçiyoruz ve tarihi değişimlere tanıklık ediyoruz. Makroekonomik baskılar, jeopolitik zorluklar ve yaşanan pandemi, çalışma ve yaşama şeklimizi, işletmelerin rolünü ve dünyanın her yerinde insanların ihtiyaç ve beklentilerini değiştirdi, değiştirmeye de devam ediyor. Aynı zamanda dijitalleşmenin ve inovasyonun hızlandığını gözlemliyoruz. Kısacası artık dijital bir dünyada yaşıyoruz.

Şirketler için bu yeni trendler, dijital dönüşüme daha fazla odaklanma ve dijital hizmetleri hızla sunma ihtiyacı anlamına geliyor. Dünyanın geri kalanı gibi Türkiye’de de şirketler pandemiden ilk etapta çok olumsuz etkilendi ancak zaman içinde yeni döneme uyum süreci başladı. Şirketler dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırdı.

Tüm sektörlerdeki şirketler, bu süreçte kendilerine özgü zorluklar yaşarken, her biri için ortak bir alan olduğunu gördük; dijital olarak yapılabilecek şeyler, dijital olarak yapılmalıdır.

Mevcut gelişmeler, şirketleri şu 4 konuya odaklanmaya sevk etti: 

  1. Uygulamaların yeniden tasarlanması: Uygulamalar eskiden şirketlerin bir uzantısıydı. Şimdi ise bizzat işin kendisi haline dönüştüler. Uygulamalar özünde, hizmetlerin nasıl sunulduğu ve tüketildiği iken, günümüzde marka ve müşteriler arasında kurulan ilişki halini aldılar. Önümüzdeki 3 yıllık süreçte yaklaşık 300 milyon mobil uygulama indirilecek. Dijital deneyimler tüketiciler için basitleştikçe şirketler için daha karmaşık hale geliyor. Tüm bunlar da yöneticilerin uygulamalarını nasıl tasarladıklarını, geliştirdiklerini ve kullandıklarını yeniden kurgulamaları gerekliliğini beraberinde getiriyor. 
  2. Hibrit çalışmayı desteklemek: Pandeminin öğrettiği en önemli şeylerden biri, işin sadece gidilen bir yer olmadığı. İş artık, her yerden yaptığımız bir şey. Şirketler ve kurumlar da her zamankinden daha fazla, uzaktan veya hibrit bir modelde çalışana sahip. Ve bu kısa vadede değişecek gibi görünmüyor. Uzaktan çalışanların sayısı, pandemi öncesi dönemi göre yaklaşık 5 kat arttı. Dolayısıyla kurumlar da hibrit çalışma modelini destekleyici, çalışanlarına günün herhangi bir saatinde evden ya da farklı bir yerden çalışma olanağı tanıyacak çözümler geliştirme ihtiyacı ile karşı karşıya. Ağ, güvenlik ve iş birliği teknolojileri de hibrit çalışmayı insanların, teknolojinin ve mekânların kesişimi olarak tanımlanabilecek bir gerçeklik haline getirmenin anahtarı konumunda. 
  3. Altyapıları dönüştürmek: Ağ, her şeyin birlikte ve eş güdümle çalışmasına izin veren bir sinir sistemi gibi. Ancak yarattığı sınırsız olanaklar, aynı zamanda inanılmaz bir karmaşıklığı da beraberinde getirmekte. 2020 yılında internete bağlı 20 milyar cihaz varken 2023’te bu sayının 29 milyara yükselmesi beklenmekte ki bu da kişi başına yaklaşık 4 cihaz anlamına geliyor. Tüm bu bağlantılar ağa çok büyük bir yük bindiriyor ve bu bağlantıların her birinin gerçek zamanlı olarak yönetilmesi ve izlenmesi gerekiyor. Dolayısıyla yöneticilerin altyapılarını bu şartlara uygun biçimde dönüştürmeye odaklanması şart. Cisco olarak biz de altyapıların dijital çağa uygun hale getirilmesine destek veriyoruz. 
  4. Verilerin ve işin güvenliği: Güvenlik, şirketler için her zaman kritik bir öneme sahip oldu ve günümüzde daha da karmaşık hale gelmeye başladı. Kritik altyapılar (örneğin; sağlık, su, enerji, hibrit çalışma) dijital hale geldikçe, daha güvenli olmaları ihtiyacı da doğdu. Uç noktalar, kullanıcılar ve uygulamalar arasında görünürlüğe ve sürekli parolasız kimlik doğrulama ile kritik kontrol noktalarının güvenliğini sağlamaya ihtiyaç var. Güvenlik, ağ iletişiminden buluta kadar Cisco ürün portföyünün her aşamasında temel öneme sahiptir. Nitekim haziran ayında gerçekleşen RSA Konferansı’nda Cisco’nun güvenlik yeteneklerini tek bir birleşik platforma entegre ettiğini ve her boyuttaki kuruluşlar için küresel, bulut tarafından sunulan, güvenlik ve ağ hizmeti planımızı duyurduk. 

Cisco olarak bu 4 başlık altında müşterilerimize her türlü desteği sunuyoruz. Strateji odağımız, müşterilerin dijital çevikliklerini hızlandırmak için bağlantı kurmalarına, güvenliği sağlamalarına ve otomasyon sağlamalarına yardımcı olmak. Buna hibrit çalışmayı mümkün kılan iş sürekliliği ile iş yeri, iş gücü ve iş yükü genelinde “Zero Trust” (Sıfır Güven) modeliyle sağlanan güvenlik de dahil. Herhangi bir kullanıcıyı herhangi bir uygulamaya ve herhangi bir buluta bağlıyoruz ve gerek şirket içi gerekse bulut ortamında bulut operasyonları sağlıyoruz. Ancak belki de en önemlisi, altyapıdan uygulamaya kadar benzersiz içgörü ve gözlemlenebilirlik sunuyoruz.

Bu denli geniş bir yelpazede hizmet verip yeni teknolojiler üretirken, Cisco’nun ağ iletişimi, güvenlik, iş birliği ve optimize edilmiş uygulama portföyü geneline yayılan bir dizi inovasyona da imza attık. Geçtiğimiz ay ABD’de gerçekleşen Cisco Live etkinliğinde de duyurduğumuz bu inovasyonlara en çarpıcı örneklerden biri, “Cisco Tahmine Dayalı Ağlar.” 

Cisco, son 30 yıldır interneti güçlendiriyor ve dünyayı bağlıyor. Ağlar, performans ve güvenilirliği korumak, sorunları tespit etmek ve bunlara tepki vermek için evrimleşti. Bir sonraki önemli adım ise ağların sorunları daha gerçekleşmeden tahmin etmesi. Bu şimdiye kadar zor olan bir şeydi. Tahmine Dayalı Ağlar ile Cisco, uygulama sorunlarını gerçekleşmeden önce öngörerek yeni bir güvenlik ve performans düzeyi sağlıyor.

Cisco, iki yıldır tahmine dayalı yazılım motorları oluşturup test ediyor. İlk müşteri deneyimleri, Cisco teknolojisinin uygulama sorunlarını yüksek doğrulukla tahmin edebildiğini ve BT ekiplerinin yükünü büyük oranda hafiflettiğini gösteriyor. Cisco, Tahmine Dayalı Ağlar teknolojisini, portföyü genelinde entegre, kullanımı kolay SaaS (servis olarak yazılım) tekliflerinde sunmayı ve bu teknolojiyi her ölçekten şirket için erişilebilir hale getirmeyi planlıyor.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 126. sayısında yayımlanmıştır.

Exit mobile version