Siz Hangi Tip Erkeksiniz?

“YKKD ile Söylemden Eyleme”

Üst yönetimde ve karar noktalarında kadın varlığının artırılması için ısrar ediyoruz. Yönetim kurulu koltuklarında, şirketlerin tepe noktalarında, üniversitelerin, yargının, sivil toplum örgütlerinin başında kadın liderlerin daha fazla olması gerektiğini savunuyoruz. Talep etmekle kalmıyor bu uğurda aktif biçimde çalışıyoruz. Sorunun çözümü için 13 yıl önce Yönetim Kurulunda Kadın Şirketlerarası Mentorluk Programı’nı yarattık. Yönetim kurulları koltuklarına kimlerin oturacağına karar verenlerin “yeterince yetişmiş kadın aday gelmiyor önümüze” iddiasını ‘geçersiz’ kılabilmek adına Türkiye’nin en başarılı, yetkin, donanımlı kadınlarını bir araya getirdik; yine ülkemizin yıldız iş liderlerinden bir mentor havuzu oluşturduk ve bu iki grubu eşleyerek bir program yarattık. Bu program zaman içinde büyüdü ve artık kabına sığmaz olduğunda Danışma Kurulumuz’un desteğiyle dernekleşerek yolumuza devam ettik. Şu anda 268 kişilik bir havuzu sadece Yönetim Kurulunda Kadın Programı olarak biz yetiştirdik. 

Peki bu hareket ve çaba sayesinde Türkiye iş dünyası aradan geçen 10 yılı aşkın zamanda hayal ettiğimiz ve beklediğimiz gibi dönüşüp cinsiyet eşitliği anlamında çağ atladı mı? Maalesef hayır. Oysa bizimle birlikte benzer çabalarla konuya el atan pek çok ülkede (İngiltere, Fransa, İspanya, Norveç gibi ülkelerde iş dünyasında tam cinsiyet eşitliğine (yani yüzde 50 – 50’ye) çok yakın rakamlar var. Peki bizde bu kadar kalifiye, etkin, yetkin, başarılı kadın varken neden rakamlar gerektiği gibi bir seviyeye ulaşmazken bu ülkeler sorunu çözmeye bu kadar yakın durabiliyor? 

Bu konuda erkeklerin ‘duruşu’, bana göre üç temel tipe ayrılıyor:

1-  Çözümün parçası olanlar: Kadınların yetenek ve bakış açılarının işe katkısının farkında olan ve bundan mahrum kalmak istemediği için bu konuyu gündeminin üst sıralarında tutup durumu değiştirmek için aktif rol alanlar.

2-  Sorunun Parçası olanlar: Konuya tamamen ilgisiz olup iş hayatında kadının varlığına, katkısına karşı derin ve değişmez bir umursamazlık içinde olanlardan oluşan grup;

3- suyu bulandıranlar: Bu gruptaki erkekler, kadınların karar ve strateji noktalarında yer alması için ‘aktif’ biçimde çalışıyor gibi durmalarına rağmen bu alandaki ‘aksiyonları’ nedense hep sonuçsuz kalıyor! Daima bir ‘ama’ cümleleri ve bu bağlaçla başlayan açıklamaları var ve sürekli şık, akıllıca ifade edilen, karizmatik hedef şaşırtma cümleleri var: “Kadınların karar noktalarında olması önemli ama siz asıl iş dünyasına ilk katılım noktalarında ya da orta kademede neden azaldıklarına bakın ve orayı düzeltmeden buraya müdahale edemezsiniz”. Ya da “zirveyi hedeflemeden önce gidip STK’larda çalışarak tecrübe kazanmasınız…” Gibi ‘kaleyi sürekli daha ileri taşıyan’ cümleler. Kadın sayısını artırmak için çalışıyorlarmış gibi gözükmelerine rağmen konuya zarar verme açısından tam olarak nereye koyacağıma karar vermekte en zorlandığım grup bu.

Bana göre burada en önemli unsur, her erkeğin tam olarak hangi kategoriyi kendisine uygun ve yıkışır bulduğuna karar vererek bir seçim yapması ve tarih yazımında nerede duracağına bizzat karar vermesidir. Siz bu toplumun hikayesinde kendinize hangi rolü yakıştırıyorsunuz?

Bu içerik ilk olarak Campaign Türkiye’nin 138. sayısında yayımlandı