artwork

Buz üstünde nefes kesen deneyim

10 yıl önce

0

1980’li yılların başıydı, harçlıklarımızı atari salonlarında harcamak yerine biriktirip, birleştirip sevgili Aydın Hoşgör’ün Ralli Dünyası dergisine ya da içindeki reklamlarla aklımızı alan Dünya Ralli Şampiyonaları’na ait video kasetleri (beta-vhs) getirtmek için harcıyorduk.

İlk lansman kadın ralliciyle

O yıllarda iki teker çekişli, ağırlıklı arkadan itişli otomobiller Dünya Ralli Şampiyonası’nı domine ediyordu. Fiat, Lancia, Ford, Opel, Renault ve Peugeot (Talbot) ilk sıraları kimseye bırakmıyordu. Bu arada Audi, 1980 Geneva Otomobil Fuarı’nda lansmanını yaptığı Audi Quattro standart dört tekerden çekişli bir otomobili seri üretime taşıyarak otomotiv endüstrisinin ve dolayısıyla otomobil sporları tarihinin bütün gelişimini baştan sona değiştirecek bir adım attı. Bu otomobilin inanılmaz performansını gösterebileceği tek arena ralli parkurlarıydı ve bunun için kullanacak bir hatta iki pilota ihtiyaçları vardı. İlk seçimleri Hannu Mikkola oldu. ‘Uçan Finliler’ o dönemlerde ralli parkurlarının en gözde pilotlarıydı. İkinci seçimleri ise çok radikal bir karar ile Michele Mouton olmuştu. Evet, bir kadın. Ralli çevreleri bu kararı şaşkınlıkla karşılamışlardı. Mouton o güne kadar birçok ralliye katılmış tecrübeli bir pilottu ancak Mikkola ile karşılaştırıldığında şaşkınlık yaratmaktan öteye gidemiyordu bu karar. Audi’nin açıklaması ise son noktayı koydu. Marka, teknolojisine o kadar güveniyordu ki “bu otomobili herhangi bir pilot, hatta bir kadın kullansa bile ne kadar farklı olduğunu gösterebilir” iddiası ile yola çıkmıştı.

(Bu anektodu, hikayeyi bizzat Michele Mouton’dan dinleyen Audi Türkiye genel müdürü sevgili dostum Gino Bottaro’dan aldım). Audi Sport ilk yarışını 1981 yılında Monte Carlo rallisiyle yaptı. Mikkola yarış sonuna doğru yaptığı kazaya kadar açık farkla liderdi. Mouton ise ilk etaplarda motor arızası yüzünden yarışı bırakmak zorunda kalmıştı. İkinci yarış ise İsveç rallisiydi ve Audi ralli için belki de en zorlu parkur olan buz üstünde büyük bir farkla hem de ikinci yarışında kazanarak ralli dünyasını alt üst etmişti. 1981 sezonu Audi Sport için test yılı oldu.

Audi’nin bu muazzam hamlesinden sonra, diğer markalar da karşılık vererek dört tekerden çekişli otomobillerini hızla geliştirmeye başladılar. 1982 yılında FIA bu 4×4 canavarlar için yeni bir klasman yarattı ve ismine GrupB adını verdi. 1982 yılında Hannu Mikkola ve Audi ilk şampiyonluğunu elde etti. Yine 1982 San Remo rallisinde ilk zaferini kazanarak Dünya Ralli Şampiyonası’nda ilk ve tek ralli kazanan kadın pilot olarak tarihe geçen, Michele Mouton oldu. Mouton 1982 yılında şampiyonluğa Mikkola ve Walter Rohrl ile  son ralliye kadar ortak oldu ancak etaptayken babasının ölüm haberini alarak yarışı bırakması ilk kadın dünya şampiyonluğu unvanına mal oldu.

Gelelim Audi S1 ve S3 Cabrio lansmanına

Sevgili Gino’dan İsveç’te yapılacak yeni Audi S1 ve S3 Cabrio lansman haberi ve davetini aldığımda program içerisinde ‘Stig Blomqvist ile GrupB Audi ile taxi drive’ görünce aklımı kısa süreli yitirdikten sonra gözümün önünden film şeridi gibi geçenleri yukarıda izah edebildim sanırım. Tabi Autocar dergisi yayın yönetmeni sevgili Koray Muratoğlu’nun nazik jestini de göz ardı edemem, yoğun evlilik hazırlıkları sebebiyle bu seyahate kendisi yerine benim gitmeme ön ayak olması takdire şayandır :)

Stockholm sonrası uçtuğumuz Are-Östersund havalimanında Audi S1 ve S3 Cabrio’ları parklarda renkleri itibarı ile akide şekeri kıvamında bizi bekliyordu. Ardından ulaştığımız test alanında ise bizi bekleyen, yazının girişinde adı geçen Audi Quattro Sport Rally Car idi. Kısa süreli bir hafıza kaybından sonra -15 derecede dakikalarca otomobilin etrafında dolaşıp donma sinyalleri verince beni şöminenin başına almak zorunda kaldılar.  Briefing, basın toplantısı ve Audi ile 1984 dünya ralli şampiyonu olan İsveçli efsane pilot Stig Blomqvist ile yenen yemek beni kendime ancak getirebildi.

Sürprizler bitmiyor!

Ertesi sabah Molanda test alanına ulaştık ve  zamanının çok ötesinde bir teknoloji ile sürekli dört çeker, turbo beslemeli 306 hp’lik otomobili istersek kullanabileceğimiz, ancak 500 bin euro’luk bir sözleşme imzalamamız gerektiğini öğrendiğimizde ben imzayı atmıştım bile :) 1981 yılında ralli otomobilinin homologe olması için zorunlu üretim 214 araçtan biri olan Quattro Sport’un bir numaralı üretim aracını kullanmak imkanını bulan az sayıda ölümlüden biri olarak tarihe geçtim.

Gün eğlenceli başlamıştı. Sarı, yeşil ve kırmızı lansman renkleri ile bizi karşılayan S1 ve S1 sportback (4 kapılı) ile kırmızı ve beyaz renklerdeki S3 Cabrio’ları tüm gün tamamı kar ve buz kaplı zeminlerde kullanmak için sabırsızlanıyordum. High tech 2.0 TFSI motor, 231 hp gücü 6000 d/d’de en üst seviyede sağlıyor, 1600-3000 devir arasındaki turbo motor 370 nm max tork üretebiliyor. Otomobilin manuel şanzıman ve sürekli dört çeker üretilmesi otomobilin genlerinde olan yarışçı ‘quattro’ ruhunun geleneğini koruma sorumluluğunun bir parçası.

S1, karakteri itibarı ile tam bir spor otomobil. Boyutlarının ağabeylerine göre küçüklüğü kimseyi aldatmasın, ağırlık/güç oranı otomobile bambaşka avantajlar kazandırıyor. Manuel şanzıman ve dört çeker olması, yüzde 40-60 (ön-arka) dağılımı otomobili sürüşü daha eğlenceli bir hale getirmiş. Audi Quattro modellerinde ağırlıklı dağılım 50-50 oranını kullanırken spor modellerde bu kuralı bozabiliyor ve özellikle bu otomobilin hedef kitlesindeki kullanıcılar için büyük bir keyif unsuru.

Audi S1’in kabiliyetlerini öğrenebilmenin en uygun ortamı otomobili kar ve buz zeminde kullanmak. Çivili lastiklerin avantajlarını da dikkate alarak özellikle buz zeminlerde esp sistemini açık ve kapalı olarak limitleri zorlayan bir kullanımda bile aldığım sürüş keyfinin tarifi yok.

Audi S3 Cabriolet ise hiç hedef kitlesinde olmamama rağmen yine aynı 2.0 TFSI turbo motor ile 300 hp üretmesi ve yine Quattro olması sebebi ile kadrajıma girdi. Tek tuş ile kısa sürede açılabilen tente otomatik iklimlendirme sisteminin Cabrio modunu algılayıp devreye girmesi ve kafalıklardan omuz ve ense hizasına havanın durumuna göre sıcak/soğuk üfleme yapması, koltuk ısıtmaların devreye girmesi gibi minik ama önemli detaylar bizi -15 derecede donmaktan korudu. S3 Cabrio’nun tork değerleri max 380 nm.

Audi S1 ve S3’ler ile uzun süre mesai harcadıktan sonra sıra efsaneye geldi.

1984’te GrupB Audi Quattro A2 ile dünya şampiyonu olan 68 yaşındaki Stig Blomqvist’in yan koltuğunda buz üstüne bir resital tadındaki deneyim çocuklarıma anlatacağım bir anı olarak kişisel tarihime geçti.

Gerçek birer otomobil tutkunları olan Audi Türkiye genel müdürü sevgili Gino Bottaro ve pazarlama müdürü sevgili Mustafa Uluer tüm seyahat boyunca yakın ilgileri ile bize çok keyifli ev sahipliği yaptılar. Kendilerine çok teşekkür ediyorum.

Bu yaz ülkemizde de satışa sunulacak otomobillerin satış fiyatı, kaç adet geleceği gibi bilgiler henüz kesin değil ancak S1’lerden sarı-siyah lansman rengindeki bir tanesine kimin sahip olacağını biliyorum.

 

Ömer Erdem

Campaign Türkiye Yayıncısı

@omerdem

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Nisan 2014 sayısında yayınlanmıştır.

 

Senin için
Tümünü göster
BOM Karting Takımı Yeni Genç Pilotlarını Tanıttı

Borusan Otomotiv Motorsport (BOM) Karting Takımı, 2024 Türkiye Karting Şampiyonası...

Yeni Volkswagen Tiguan Satışa Sunuldu

2007’den bu yana 7.6 milyonun üzerindeki satış adediyle 2018’den günümüze...

Yeni Renault Captur’un Dünya Lansmanı Gerçekleşti

İçten yanmalı ve hibrit motor seçenekleriyle tanıtılan yeni Renault Captur...