Native markalı içeriklere odaklanmalılar

 Aslı Göymen / Manager, UM

Aslında Netflix, BluTV, PuhuTV gibi internet TV ağları çevrimiçi videoların olgunlaşma döneminin ürünü diyebiliriz. Bu tarz yenilikler karşımıza hep “geleneksel mecralar bitiyor”, “TV’nin sonu geldi” gibi provokatif önermeleri çıkarıyor. Bildiklerimiz ve varsayımlarımız üzerine düşünmemizi sağladıkları için bunun kötü olduğunu düşünmüyorum. Ama TV izlenme oranlarını etkilemeye gelince, şu anda Türkiye genelinde böyle bir durum söz konusu değil. Web TV pazarının çok geliştiği ülkelerde bile geleneksel anlamda TV izleme, hala tüketicilerin yaklaşık %85’inden fazlası için vazgeçilmez. Bu nedenle TV’ye bağlanan PlayStation, DVD player gibi diğer video formatları veya YouTube ne kadar etkilediyse, bu platformların da izlenme oranlarındaki etkisinin yakın vadede o kadar olacağını düşünüyorum.

Allflicks.net’in standart reklam kullanımı yapmayan Netflix’in kullanıcılarına sorduğu “Daha fazla para ödemeyi mi yoksa reklam izlemeyi mi tercih edersiniz?” sorusuna, %90’dan fazlası daha fazla para ödemeyi reklam izlemeye tercih edeceği cevabını vermişti. Dolayısıyla ben bu mecraların tamamen native markalı içeriklere ve data sağlayıcı konumuna odaklanmaları gerektiğini düşünüyorum.

Bu platformları yeni bir mecra olarak değerlendirebiliriz. Ama hala web TV’nin çocukluk döneminde olduğunu unutmamak gerekir. Önümüzdeki 5 yılda bugün sundukları deneyimi bambaşka bir seviyeye taşıyacaklarını kestirmek için kahin olmaya gerek yok. Özellikle VR gibi teknolojilerin ucuzlayıp gündelik hayata daha da entegre olmasıyla daha da kişiselleştirilmiş, mobil ve/veya oyunlaştırılmış içerikler karşımıza çıkacaktır. Bu mecraların kitleselleşmesi ve içinde geçirilen vaktin artmasıyla birlikte tüketiciye bire bir temas etmek, onların “anlarını” daha iyi yakalamak ve içgörü geliştirmek daha da sağlam temelli ve ölçümlenebilir hale gelecek.

Set-top box üzerinden yayıncılığın ve internet TV ağının birebir rakip olduklarını pek düşünmüyorum. Bu iki alan birbirinden en çok orjinal içerik üretme ve prodüksiyon ile ayrışıyor. Set-top box da evrimleşerek web TV’nin olgunluk çağında bu mecralarla rekabet yerine yatırımlar ile işbirliği yoluna gidebilir.

Ben de bu platformları kullanıyorum ve benim asıl motivasyonum (mesleki merak haricinde) telifi ödenmiş ve içerikleri derli toplu mecralar olmasıydı. Ama film ve dizi tüketiminde reklamcılık diliyle “heavy user” olduğum için yurt dışındaki yayınları kadar zengin içerik olmaması nedeniyle çok vakit geçirmiyorum. Tabii şimdillik.

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye Mart 2017 sayısında yayımlandı.