Site icon Campaign Türkiye

“Multidisipliner bir sanatçı olmak istiyorum”

Kendini bildi bileli kalem ve kağıtla olan ilişkisi, kendine has mizahı ve çizgileriyle birleşince “karikatür” onun hayatının hikayesini oluşturdu. Karikatürist Cem Güventürk, 129. sayımızda The Story” köşemizin konuğu oldu. 

1989 İzmirde doğan, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film Animasyon bölümünden 2011 yılında mezun olan Güventürk, ilk olarak Penguende çizmeye başladı. Ardından Uykusuz ve Kafa dergilerinde çizen Cem Güventürk ile kısaca “hikayesini” konuştuk.

Cem Güventürk, üniversite eğitimini Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film Animasyon Bölümü’nde tamamladı. Profesyonel olarak çizerliğe Leman dergisinde ‘Beni Düşündüren Şeyler’ köşesiyle başladı. Daha sonra 2014 yılında kariyerine Penguen dergisiyle devam etti. 2017 yılından beri Kafa ve Uykusuz dergilerinde çizmeye devam etmektedir. Çizerliğinin yanı sıra İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film Animasyon Bölümü’nde ‘Karakter Tasarımı’ ve ‘Deneysel Animasyon’ derslerini vermektedir. 

Burak Becan: Öncelikle bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Cem Güventürk: Çizip anlatmayı seven biriyim diyebilirim. Penguen’le başlayan çizerlik kariyerim Uykusuz ve Kafa dergileriyle devam ediyor. 4. kitabım Öyküler’in ingilizce edisyonu yeni yılın ilk ayında raflarda olacak. Hali hazırda üzerinde yoğunlaştığımız şey bu. 

Burak Becan: Karikatür ile tanışmanız nasıl oldu? İlk olarak neler çizerek karikatüre başladınız?

Cem Güventürk: Kalem ve kağıt kendimi bildim bileli hep etrafımdaydı. Ailemde çizer yok ama sanatı seven ve destekleyen ebeveynler olmaları konusunda şanslıydım. Hatırladığım ilk şey evin duvarlarına çizdiğim o dönemin popüler çizgi filmi Ninja Kaplumbağalar’ın figürleriydi. Karikatür özelinde İzmir’de birkaç gazete ve mizah ekine çizdiğim şeyler oldu. Lise 1’de ise okulda bir mizah dergisi çıkartmıştım. 

Burak Becan: En çok ne tür hikayeler anlatmak, neleri çizmek hoşunuza gidiyor?

Cem Güventürk: Hemen hemen her şeyi anlatmayı seviyorum. Beni içeren bana dair şeyleri anlatmak bir nevi benim de kendimle hesaplaşmam anlamına geliyor. Buna cesaret etmek bu maceracı yolculuk hoşuma gidiyor. Çoğumuz kendi içinde yeterince derine bakabilecek kadar cesur olamıyoruz, bunu göze almak ve kendi zihninin arkaya açılan kapılarını zorlamak, çitlerinden atlamak güzel geliyor. Ne bulacağımdan korkmadan tamamen çizgiye ve öyküye odak olduğum her an beni canlı hissettiren anlar oluyor. 

Burak Becan: Karikatür çizerken sizi besleyen, fikir oluşturarak çizgilere dönüşen gözlemleri nerelerde hangi mecralarda yapıyorsunuz? Bu sizin sanatınızı nasıl besliyor?

Cem Güventürk: Benim konum her şey olabiliyor. Karikatürün sevdiğim kısmı da bu, her üniteden sorumlu olduğunuz bir sınav gibi. Her konu başlığına her alana her disipline yakın olmanız gerekiyor. Bu çok oyuncaklı bir durum sokaktan bir diyalog da izlediğiniz bir filmin sahnesi de bir fotoğraf karesi de size ilham verebiliyor. Önemli olan bunları nasıl bir araya getirdiğiniz oluyor. 

Burak Becan: Takip ettiğiniz ve ilham aldığınız karikatürist veya sanatçılar hangileri?

Cem Güventürk: Farklı alanlardan sanatçıları takip etmeyi seviyorum. Sinema, fotoğraf ve heykel bu alanların başını çekiyor. Wes Anderson filmlerinin hayranıyım diyebilirim. Haneke ve Lars Von Trier eserlerini de çok seviyorum. Araki çok beğendiğim bir fotoğrafçı. Basquiat eserleri çizmek için çok ilham verici oluyor. O’henry ve Twain öykülerini de daima heyecan verici ve ufuk açıcı bulurum. 

Burak Becan: İlerleyen dönemde neler yapmak istiyorsunuz? Hayalleriniz ve beklentileriniz neler?

Cem Güventürk: Daha çok resim yapmak istiyorum. Öykücülüğü seviyorum ama daha geniş ebatlarda boyaların içinde tablolar yapmayı heyecan verici buluyorum. Multidisciplinary şekilde çalışan bir sanatçı olmak istiyorum. Daha sonra bu eserlerden bir sergi planım da var. Buna yönelik çalışıp sanatımı daha ileriye taşımak hedeflerimin arasında.

Burak Becan: NFT ve dijital sanatlara dair düşünceleriniz neler? Gelecekte veya şimdiden kendinizi bu dünyada konumlandırıyor musunuz?

 Cem Güventürk: Nft yeni yeni öğrenmeye başladığımız bir alan. Görselin biricikliğinin korunması anlamında sanatçıya iyi bir imkan sağlayan bir yapı. Sadece çizerler için değil, fotoğraf, video gibi görsel sanatlar için de yeni bir ufuk. Türkiye’de çok başarılı sanatçılarımız var, bu alanda işlerini dünyaya gösterebilmek için de bir fırsat. Daha önce Uykusuz dergisinde çizdiğim ‘Kişiler’ serisinin genişletilmiş versiyonu için geçtiğimiz yıl ‘The Person’ isminde bir NFT Koleksiyonu’na imza attık. 8 karelik bir çizgi öyküydü bu ve yayınlandığı dönem bunun bir koleksiyona dönüşmesi için çok fazla mesaj almıştım. Üzerinde çalışmaya başladım ve 8 kişi 365 el çizimi kişiye dönüştü. Bunlar 3 boyutlular ve başka sanatçılardan the person yorumları ekledik. Çok yoğun bir ilgiyle kısa sürede tükendi. Benim de çok içime sinen, yaklaşık 20 kişilik bir takımla beraber yürüttüğümüz çok güzel bir proje oldu. NFT’lerde özellikle çoklu koleksiyon tipi projelerde bir roadmap’iniz olur. Baştan projeyle alakalı koleksiyonere veya bu projeye ilgi duyan kişilere yönelik bazı faydalar içeren bir yol haritasıdır. Biz de The Person’da bu yol haritamızı beş başlık altında topladık. Mağaza, Ajans, Fayda, Akademi ve Etkinlik başlıkları üzerine çalışmaya başladık. The Person için en önemli ilkemiz her zaman başta sunduğumuz tüm bu başlıkların altını doldurabilmek ve bu ailenin bir parçası olan herkesi memnun edebilmek oldu.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 129. sayısında yayımlanmıştır.

Exit mobile version