artwork

Markalar ve dijital reklamlar için cookie olmayan bir dünya

4 yıl önce

0

Tunç Berkman, KVK uygulamalarının devreye girmesiyle beraber endüstriyi bekleyen değişikliklere, markaların ve ajansların bu değişikliklere nasıl uyum sağlamaları gerektiğine dikkat çekiyor.

Dijitalleşme ve sosyal medyanın her geçen gün hayatımızdan aldığı pay artıkça bilgi güvenliği ve özel hayatın gizliliği bizim için daha önemli bir konu haline geliyor.

Kişisel hayatın korunmasına yönelik yeni regülasyon ve KVK uygulamaları devreye girdikçe artık dijital envanter sahipleri, teknoloji sağlayacılar ve yayıncılar da buna yönelik uygulamaları planlamaya başladılar.

Google 2022’de 3. partilerin cookie’lerini blok etmeye yönelik hazırlık yapıyor. Apple 2019’da adımlarını atmıştı bile. Bu, artık reklamverenlerin ve dijital yayıncıların tüketici bilgilerini toplamak için cookie dışında alternatif yöntemler geliştirmesini gerekli kılacak yeni bir dönemin başlangıcını ifade ediyor.

Bugüne kadar tüketici bilgilerini toplamış ve bu bilgilere sahip Apple, Netflix, Amazon, Facebook, Google, Instagram ve benzeri platformlar bundan sonra reklamverenler için daha önemli hale gelecek. Çünkü bu platformların elinde tüketicilerin ilgi alanları, alışveriş tercihleri, hangi reklamları izleyip hangi reklamları izlemeden geçtikleri vb. bilgiler hazırda mevcut. Bu platformaların reklam değeri ve reklamdan aldıkları payın daha da artacağı bir dönem bizleri bekliyor olabilir.

Her ne kadar Google 3. partiler üstünden cookie’ler ile veri toplasa bile kendi ürünleri üstünden Maps, YouTube, Android vb. bilgi toplamaya devam edeceği için beklenenden daha az etkilenebilir. Ancak bu dönem Amazon gibi dijital reklam pastasından daha büyük pay almaya çalışan oyuncular açısından, Google’dan pay almak için bir fırsat yaratabilir.

Uber gibi tüketicinin günlük yaşantısında onu bir noktadan bir noktaya taşırken geçtiği güzergahlar üstünde uğradığı yerlere; yani tüketicinin günlük hayatına, entegre olabilen markaların reklamverenler için önemi artacaktır. DMP yatırımları, firmaların kendi müşterilerin ve hedef segmentlerin bilgisini toplamak ve bu bilgileri kullanarak performans pazarlaması yapmak için daha önemli hale gelmesi bekleniyor. Bu durum da artık geleneksel perakendeciler arasında dijital mağazalarından, çağrı merkezlerinden, satış kanallarından, servis teşkilatlarından datalar toplayabilen; müşterisini sosyal medyada takip edecek araçlar geliştiren ve müşterisini tanıyabilen markalar için bir rekabet avantajı ortaya çıkıyor.

Martin Sorell bu yeni data yönetim modelini; yani dijitalden toplanan datalarla müşteriye fiziksel olarak dokunduğumuz alanlardan topladığımız dataları en iyi şekilde entegre ederek medya planlaması yapılan modeli “Holly Trinity Model” diye adlandırmış.

2020’nin dijital mecralar açısından yeni bir dönemin başladığı bir sene olacağı kesin. Bu yeni döneme yönelik gerekli adımları önceden atan markaların da rekabete göre daha avantajlı bir başlangıç yapacağı yadsınamaz bir gerçek. Bakalım bizim içimizde bu adımları önce atacak ve öncü olacak markalar hangileri olacak?

Tunç M. Berkman
CMO & Partner

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye 96. sayısında yayımlanmıştır.