artwork

Markalar açısından sosyal medyada keşfedilmemiş sahalar

11 yıl önce

0

Dijital iletişim yapan her marka dijitalde büyük resmi görmek ister. Biz neredeyiz nereye koşuyoruz sorularının cevabını haklı olarak bilmek ister.

Hani bu yazımda sosyal medya iletişiminde büyük resmi görebilmek önemli demiştim ya; şimdi de diyorum ki hala markalar açısından sosyal medyada topla oynayabilecek keşfedilmemiş sahalar var. Özellikte e-ticaret girişimleri için.

Türkiye’nin popüler e-ticaret girişimleri “İnternetten alışveriş mi olur yahu? Ya gelmezse, bozuk gelirse” diyen önyargılı kesimi bile hem zamanla hem GET, sıfır risk gibi doğru yaklaşımlarla kazandılar. Peki bu şirketler sosyal medyada neler yapıyorlar? Düzenli topluluk yönetimi, içerik girişleri vb. evet var. Kampanyalar var. Ancak benim gözlemlediğim -ki buna birçok diğer marka da dahil- büyük resmi görmüyorlar ve sosyal medyanın sağladığı ileri hedefleme imkanlarını kullanmıyorlar.

En temelinde şu soru sorulabilir mesela: Sosyal medyada bu kadar ileri hedefleme mümkünken neden bir alışveriş sitesini açınca herkes aynı ürünleri görüyor? 

Sosyal medyası gerek hayran sayısı gerek iletişim açısından oturmuş bir e-ticaret girişimi web ile Facebook sayfasını entegre ederek hem birbirine trafik paslayabilir hem de daha özelleştirilmiş bir alışveriş deneyiminin yolunu açar.

İyi dedin de nasıl olcak bu iş diyenlere:

Şimdi bu zat-ı muhterem girişimler Facebook sayfalarını web sayfaları ile konuşturarak ucuna havuç da koyarak bir platform oluşturur. Arkadaşlarımın alışverişini, yorumlarını ve like’larını bana öncelikli olarak gösterir. Böylelikle arkadaşa dayalı alışveriş deneyimini bir üst level’a çıkarır ve Facebook etkileşimiyle sitenin bounce rate’ini de (siteden hemen çıkma oranı) düşürebilir. Bu iyidir. Facebook’ta arkadaş listeleri henüz efektif kullanılmıyor pek. İleride kullanılırsa buradan da bir filtreleme yapılabilir.

Benim ilgileneceğim ürünü bana nasıl sunabileceğine gelirsek;

Kampanyalarla Facebook profillerinden çekilebilecek sevilen sinemalar, diziler, tutulan takım, like edilmiş markalar, şarkıcılar, ilişki durumu, yaşadığı yer vs. paralelinde hedef kitleyi daha da kişilikleştirip özelleştirerek bana ürünler sunar ve böylece  kullanılabilir istatistiklere ve dönem sonu know-how’a da ulaşılabilir.

Türkiye’de ajanslar iş yükünden olsak gerek veri yığınlarını, excel’leri pek işleyemiyor, anlamlandıramıyor. Developer’dan kampanya katılımcılarının bilgilerinin yer aldığı excel’ler geliyor fakat çoğu zaman veriler işlenmeden o excel’de kalıyor.

Dijital strateji içerisinde kampanyalar büyük bir halkayı tamamlayan küçük parçalar olmalı. Her bir kampanya verisi bu yazımdaki gibi düzenli olarak işlenmeli ve o veriler, enformasyon ve mümkünse knowledge düzeyine yükseltilerek halkanın parçaları yavaş yavaş tamamlanmalı. Bu aksiyonlar aynı zamanda yıl içerisinde “bi uygulama yapalım, şu burdan uçsun, bu buradan kaçsın” tarzı yaklaşımların da önüne geçecektir. Çünkü ne yapılacağı ana hatlarıyla önceden belirlenmiştir.

Eren Caner / erencaner.com.tr

———————————————————————————————————

Eren Caner kimdir?

Şu an Galatasaray Üniversitesi’nde Pazarlama İletişimi Yönetimi bölümünde master yapıyor ve mezunu olduğu Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nde Sosyal Medyada Marka Yönetimi dersleri veriyor. İş hayatında ve öğretim hayatında “kullanılabilir bilgi’’ vermeye odaklanıyor, farklı verilerle farklı verileri bir araya getirip “akıl yürütmeler” oluşturmayı seviyor, “Keynote” ile sunum yapmaktan zevk alıyor.

Twitter: @erencaner