Site icon Campaign Türkiye

Manayı köklerde aramak

Şubat 2023. Deprem felaketi… Çok büyük acı hepimiz için. Anne, baba, aile büyükleri, çocuklar, akrabalar, eş dost, pek çok kişiyi toprağa verdiğimiz, evimizi barkımızı, işimizi, anılarımızı kaybettiğimiz, gözlerimizdeki yaşların bitmediği bir zaman… Acılarımızı yaşarken birbirimizi sarıp sarmalayıp iyileşeceğimiz zor bir dönemin başlangıcı. 

Acı büyütüyor. Hele ki ebeveyn ölümü. Babam 30 yıl önce dünyaya gözlerini yummuştu. Annemi ise cennete yeni uğurladım. Deprem felaketiyle beraber bu kaybın da acısıyla hayatıma devam edeceğim yeni bir evredeyim. Tesellim ise dünya iyisi iki insanın ruhlarının kavuşması…

Cenaze işlerini yürütürken soy ağacımıza baktım ve düşündüm. Anneannemi tanımıştım bir kuşak öncesinden. Diğer büyüklerimi ise annemin ya da babamın anlattığı kadarıyla biliyordum. Mutlaka hepsinden bir miras kalmıştır bana. O zaman düşündüm… Köklerini bilen anlayan sahip çıkanların hayatlarını anlamlı kılabileceğini… Duygularımızı nasıl yaşadığımızı, yönettiğimizi, yönlendirdiğimizi belirleyenin de geçmişimiz olduğunu…

Her duygu elbette insan için ve hepsi de kıymetli. Hayatın iyi mi yoksa kötü mü yaşanacağını belirleyen de duygularımızı nasıl yönetip yönlendireceğimizdir.

Bunu şekillendiren ise çocukluğumuzda annemizden, babamızdan, aile büyüklerimizden, onların atalarından süzülerek gelen özelliklerden oluşan karakterimiz, kişiliğimiz, mizacımız…

Bu dünyaya iyi bir iz bırakabildiğimiz kadar huzurlu olabiliyoruz belki de.

Son günlerde popüler olan aile diziminin neden bu kadar çok kişiye umut taşıdığını anlayabiliyorum. Geçmişiyle barışmak, bu hayatta huzuru bulup gelecek için fayda sağlayabilme arayışına biraz şifa sanki.

Kökler… Hayatlarının amacına, köklerine sahip çıkıp kendisiyle barışabilenler bir nebze ulaşabiliyorlar. Ya da öyle görünüyor… Aradığımız mana çok uzakta değil, köklerimizde, geçmişimizde, birazını bildiğimiz birazını ise aradığımız tarihimizde… Kökler demek yaşadığın coğrafya demek, soy ağacın demek, onlardan aldığın örf, adet, gelenek, görenek, değerler demek. Geçmişten süzülüp gelen davranışlar, tutumlar demek. Ancak bunlara sahip çıkıp, okuyup anlayabilenlerin istikbali göklerde olabiliyor. 

Yahya Kemal Beyatlı, Koca Mustâpaşa şiirinde, bir temeli, dayanağı, geçmişi olmayan manasına gelen köksüzlüğü, kökü olmamayı pek güzel ifade ediyor:

“…
Derler: İnsanda derin bir yaradır köksüzlük;
Budur âlemde hudutsuz ve hazîn öksüzlük.
Sızlatır bâzı saatler dayanılmaz bir acı,
Kökü toprakta kalıp kendi kesilmiş ağacı.
Rûh arar başka tesellî her esen rüzgârda.
Ne yazık! Doğmuyoruz şimdi o topraklarda!”

Ben de atalarımın doğduğu topraklardan uzaktayım şimdi. Her ne kadar tanımasam da onlardan bana miras kalan değerlere bir nebze de olsa sahip çıkabilmenin ve ruhumda yaşatabilmenin huzuruyla yoluma devam ediyorum.

Şairin dediği gibi; köklerinden kopanlar, köksüzleşenler ise rüzgâr nereye savurursa oraya sürükleniyorlar, teselliyi başka yerlerde arıyorlar, kısa, anlık mutluluklar yaşıyorlar. Köksüzler hayatlarının amaçlarını avuçlarında hissedemiyor, kendileriyle barışık olamıyorlar, huzura kavuşamıyorlar. Öte yandan Atatürk’ün dediği gibi “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” Bunu başarabilenler, geleceğin belirsizliğini sırtlanacak gücü de hissedebilirler. 

Kökleriyle göklere uzanabilme gücünü gösterebilenler ve onlardan oluşan toplumlar sürdürülebilirliklerini sağlayabileceklerdir muhtemelen. Ailelerin, soyların sürdürülebilirliği, toplumların sürdürülebilirliği, kurumların sürdürülebilirliği, devletlerin sürdürülebilirliği, iletişimin sürdürülebilirliği…

Biz iletişimcilerin amacı ise içinde yaşadığımız topraklarda köklerimizi bilip, anlayıp, saygı duyup, geleceğe umutla ilerleyecek bir yaklaşımla hizmet etmek olmalı.

Dr. Arın Saydam
İletişim Danışmanı

Exit mobile version