artwork

Liderler takip edilmeye ihtiyaç duyar

2 yıl önce

8

Yazar Dave Trott, tarihte başarı getiren liderlerin ilginç hikayelerinden yola çıkarak reklamcılıkla bağlantı kuruyor ve reklam çalışmalarının en iyi şekilde nasıl işleyeceğini örneklendiriyor.

1099’da Rodrigo Diaz de Vivar, kuşatma altındaki Moors’a karşı birliklerini Valencia’dan çıkardı. Askerleri sayıca çok fazlaydı, kendisi açlıktan ölüyordu ve hastaydı ancak Diaz de Vivar’ı atının üzerinde görmek onlara inanılmaz bir savaşma cesareti verdi.

Sonunda ezici olasılıklara karşı büyük bir zafer kazandılar. Diaz de Vivar’ın varlığı o kadar ilham vericiydi ki zafer kazanıldığı sırada ölmüş olduğu bilinmiyordu.

Rodrigo Diaz de Vivar, El Cid olarak biliniyordu. Karısı, hizmetçilerine cesedini zırhla giydirip atına bağlattı. Sadece liderlerinin görüntüsü bile birliklerinin imkânsızı başarmasına yardımcı oldu. Ancak bir lider, bir bayrak, bir sembol bu etkiye sahip olabilirdi.

1944’te D-Day’de Bill Millin, gayda çalarak sahile yürüdü. Komandolardan Tom Duncan: “Bizi gururlandırdı, bize ne için savaştığımızı hatırlattı.” dedi. Birliklere sahilden çıkmaları için gereken enerjiyi ve inancı verdi.

Tarih boyunca takip edilecek bir simgeye sahip olmak, insanları daha büyük bir bütünün parçası hissettirmiştir.

Fransız Yabancı Lejyonu için bu, günümüzde cam bir kutuda saklanan tahta bir eldi. El, Kaptan Jean Danjou’ya aitti. 3.000 Meksikalı askere karşı 65 adam yönetti, sadece 5 lejyoner hayatta kaldı. Onun protez eli, Lejyon’un en saygı duyulan eliydi. Özel günlerde ve geçit törenlerinde her zaman gururlu bir yeri vardı.

Herkesi birleştiren ve motive eden bir lidere, bayrağa veya sembole sahip olmak… En iyi reklamcılık da bu şekilde işe yarar. Tüm şirketin kampanyayı benimsemesi gerekir: Tekrarlamak, yaymak, onunla eğlenmek ve onu kullanmak. Onu viral yapan şey bu. Pazarlamadan yönetime, satış ekibine, perakendecilere, resepsiyonistlere, teslimat personeline kadar herkes.

Bunun ilk modern örneği Avis oldu. Kampanyaları, pazar lideri Hertz’ten daha küçük olduklarını kabul etti. Bu nedenle Hertz’in tembel olmayı göze alabileceğini, Avis’in yapamayacağını söylediler. Avis kampanyası şöyleydi: DAHA ZORUNU DENİYORUZ.

Personel bununla gurur duydu, rozetlerle ve tişörtlerle bunu üstlerinde taşımak istediler. Arabaları temizlemekten, müşterilere gülümsemeye kadar her yerde bunu göstermek istediler. Bu yüzden hâlâ 20. yüzyılın en çok hatırlanan reklamı.

Aynı düşünce Apple’ın FARKLI DÜŞÜN kampanyası için de geçerliydi. Steve Jobs bunu her konuşmanın ve her ürün lansmanının teması haline getirdi. Diğer şirketlerden farklı olduklarını ve dolayısıyla müşterilerinin de farklı olduğunu söylediği için şirketteki herkesin gurur duymasını sağladı.

BMP’deyken de aynı şeyi gördüm. John Webster süt satmak için bir kampanya yazdı: HUMPHREY’E DİKKAT EDİN.

Kampanya, sütü getirenler tarafından o kadar sevildi ki ülkenin dört bir yanında sütçüler, araçlarını HUMPHREY ismiyle ve kampanyadan görüntülerle süsledi. Bu da çocukları ve dolayısıyla annelerini kendisine çekti.

Müşteriler bu şekilde reklamları viral hale getirebilir. Reklam, tüm işi kendi başına halletmez, sadece başlangıç ​​noktasıdır.

Onlar, tüm şirketin etrafında toplanması ve takip etmesi gereken bir bayrak, sembol.

Dave Trott

Yazar

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 127. sayısında yayımlanmıştır.