artwork

Kristal Elma Nostalji: Levent Kömür

6 yıl önce

0

Mey/Diageo Türkiye CEO’su Levent Kömür, Kristal Elma Festivali’nin yıllar içerisindeki dönüşüm sürecini anlattı.

“Yarışmadan Festivale: Cesaretin, vasata karşı zaferi!”

Bu sürece bir nebze de katkıda bulunmuşsak ne mutlu bize. Bu dönüşümün benim için neyi ifade ettiği sorusunu cevaplamaya, festivalde yaptığım en son konuşmadan bir paragrafı hatırlatmakla başlamak istiyorum:

“…Bence bizden tam tersi beklendiği halde, bu muhteşem yaratıcı-buluşçu sektörde zaferlere giden yola çıkmaya cesaret edememeyi bir norm haline getirdiğimiz için kendimizden utanmalıyız.”

Korkularımız ile birlikte atımızı sürmeye (John Wayne gibi) devam etmediğimiz için, çitlerin içinde tırıs gitmeyi tercih ettiğimiz için, daha da kötüsü bunu yapan kalabalıkların, bunu yapmak istemeyen azınlıkları itibarsızlaştırmaya çalıştığı için bu sektörde yatacak yerimiz yok. O zaman neden hata yapmaktan korkuyoruz? Daha önce dediğim gibi okulda bu şekilde yetiştirildiğimiz için olabilir. Güç bela kazandıklarımızı kaybetmekten çok korktuğumuz, kendimize yarattığımız konfor alanlarına fazla anlam yüklediğimiz için olabilir. Hata yapılmayan bir ortamda, ortalamanın bir parçası olarak vasat ama istikrarlı hayatlar sürdürmenin inkar edilemez bir huzuru olduğu için olabilir. Ama bence en önemlisi, hata yapmaktan korktukça kazanmanın nasıl bir şey olduğunu unuttuğumuz için, korkularımızın cesaretin önüne geçmesine izin veriyoruz…”

Aslında bu festivalin başardığı tam da budur. Bize biraz olsun cesaret vermeye çalıştı. Hem bu festivale katılmayı önemli bulan konuklarla hem tartışılan konularla buna uğraştı. Ne kadar başarılı olmuştur sorusunun cevabını benim vermem yanlış olur. Zira bu konuda ben bir tarafım. Ama gösterilen çaba ve ortaya konulan vizyon hiç kuşkusuz ortadadır. Bu festival bize daha iddialı olmayı hatırlatmıştır. Yakın coğrafyamızda düzenlenen en itibarlı yaratıcılık festivali olma ışığı ortaya çıkmıştır. Biz bunu yapabiliriz. Mesela gıda ve içki sektöründen örnek vermek gerekirse, son 5 senedir dünyanın en prestijli miksoloji yarışmalarından biri olan World Class’a Türkiye’den katılım sağlıyoruz. Bu beş senenin içinde 7.lik, 4.lük, ve 3.lük aldı Türkiye’yi temsil eden yarışmacılar. Bütün dünyada bu kadar istikrarlı bir başarı gösteren başka bir ekip, başka bir ülke yok. Bunu da “Neden olmasın?” diye yola çıkarak yaptı sektörümüz. Kristal Elma Festivali’nin de bence ana sorusu hep “Neden olmasın?” olmuştur.

Bugün markalar değil ekosistemler rekabet ediyor

Peki bizlere, sektöre ve markalara bu festivalin yarını için ne gibi görevler düşüyor? Bir kere şunun farkında olarak yola çıkmalıyız: Endüstri 4.0’da rekabet markalar ya da ürünler üzerinden değil, ekosistemler üzerinden oluyor. Yani sizin ilerlemeniz, parçası olduğunuz ekosistemin ilerlemesine bağlı. Bu da iki önemli farkındalığı getiriyor.

Birincisi, yaratıcı endüstri ekosisteminin bir parçası olarak bizler aynı gemide olduğumuzu hatırlamalıyız. Tribünden alkışlamak da eleştirmek de yetmez. İşimizle ilgili daha çok düşünelim, kendi reklamımızı yaptığımız ya da egolarımızı tatmin ettiği için değil, sektörümüzü ileriye götürdüğü için bu tip ekosistem paydaşlarını destekleyelim.

İkincisi ise ekosistemimizi ileriye götürmek için daha cesur ve iddialı olmalıyız. Statüko bir ekosistem için diğer ekosistemler tarafından geride bırakılmak demektir. John Kennedy’nin ilham ve cesaret veren o ünlü Rice Üniversitesi konuşmasını hatırlayın. Bugünlerde vizyona girecek bir filme de gönderme yapalım bu vesile ile: “Aya gitmeyi seçtik… Kolay olduğu için değil, zor olduğu için. Çünkü bu amaç, sahip olduğumuz yetenekleri düzenlememize ve değerlendirmemize hizmet edecek; çünkü bu ertelemek istemediğimiz bir meydan okuma.”

Biz de Kristal Elma’yı dünyanın en etkili yaratıcı endüstri festivali yapmak için meydan okuyalım. Bunu yapacak gücümüz var, niyetimiz de olsun. Ve bu yola Türkiye’den başlayalım. Çünkü, “Türkiye’de dünya markası olmadan, dünyada Türkiye markası olunmaz.”

 

Bu içerik ilk olarak Campaign Türkiye’nin 82. sayısında yayımlandı.