artwork

“Fotoğraf, hikayemi anlatmanın bir yolu”

4 yıl önce

0

Bu ay The Story bölümümüzün konuğu Selman Topaloğlu. Bir yandan profesyonel hayatına devam ederken bir yandan fotoğrafla ilgilenen Topaloğlu, bu uğraşı katı sınırlarla tanımlamak yerine dijitale de analoga da, Instagram’a da aynı yakınlıkta duruyor.

1,5 yıllık özel sektör tecrübesinden sonra bir kamu kuruluşunda çalışmaya başlayan ve burada 12. yılına girerken reel sektörle iletişimin sağlandığı, ekonomideki hızlı değişimlerin ritmiyle heyecanın eksik olmadığı bir birimde çalışmayı sürdürüyor. Anlayacağınız ekonomi, piyasalar, para derken son derece stresli bir ortamda sürdürüyor çalışma hayatını. Belki de bu yüzden; çalışan her insanın psikolojisini korumak için baskın bir hobisi olması gerektiğini düşünüyor Selman Topaloğlu da… Bu yüzden de fotoğraf alanına yöneliyor.

Kamer Yılmaz Fotoğrafçılığa ilginiz nasıl başladı?
Selman Topaloğlu
Hatıra biriktirme işlevi dışında fotoğraf çekmeye Instagram ile 2013’te başladım. Fotoğraf yayınlama platformları uzun süredir var olsa da kitlelere bu kadar rahat ulaşacak basit bir fikir milyonlarca insanla birlikte benim de fotoğraf heyecanımı körükledi. Cep telefonumla çekmeye çalıştığım fotoğrafları takip ettiğim insanlarınkiyle karşılaştırınca fotoğraf makinesi ile fotoğraf eğitimi almam gerektiğini anlamam da uzun sürmedi. Aslında fotoğraf bana hep sıcak gelmiştir. Film, dizi ve kitaplarla fotoğrafçılık arasında bir bağ olduğuna inanıyorum; bunlar bana bir hikayeyi dinleme, anlatma ve paylaşmanın yolları olarak görünüyor. Neticede film, dizi çekmiyor, kitap yazmıyor olsam da hikayemi anlatmanın bir yolunu bulduğumu düşünüyorum.

Kamer Yılmaz Kazandığınız yarışmalar ve yer aldığınız sergiler var, bunlardan bahsedebilir misiniz?
Selman Topaloğlu
Ülkemizde fotoğraf yarışmaları, özellikle de TFSF tarafından büyük bir ciddiyetle yapılıyor. Ayrıca dünya çapında her yıl birçok prestijli yarışma heyecanla bekleniyor. Fotoğrafı sadece keyif aldığım için çekiyorum, ancak beğenilme isteği en yaygın insani duygulardan biridir herhalde. Bu yüzden yarışmalara katılıp dereceye girmek, çektiğim bir fotoğrafla ilgili olumlu geri dönüşler almak beni hem mutlu ediyor hem de daha iyi fotoğraflar çekmek için teşvik ediyor. Benim de katılıp dereceye girdiğim ya da sergileme aldığım yarışmalar oldu. Bireysel ya da grup halinde bir fotoğraf sergisinde ise henüz yer almadım. Fotoğraf projeleri genelde 1-2 yıl sürüyor ve yoğun emek ile eşgüdüm halinde tutarlılık gerektiriyor. Açıkçası bazı fotoğraf projelerine başlasam da son aşamaya getirebilenlerden olamadım.

Kamer Yılmaz Hem iş hayatı devam ediyor hem de fotoğrafçılık var. Üstelik çektiğiniz fotoğraflar anlık Instagram paylaşımlarının çok ötesinde, derinliği olan fotoğraflar… Bu motivasyonu nasıl buluyorsunuz?
Selman Topaloğlu
Açıkçası çektiğim fotoğrafları çok derin bulmuyorum. Daha doğrusu küçükken yazdığımız şiirler gibi üzerinden zaman geçince bazen yetersiz, bazen komik buluyorum. Ama her zaman paylaştığım fotoğrafların bir anlamı olmasını, gören kişide en azından bir his oluşturmasını hedefliyorum. Tabii Instagram dendiğinde herkesin aklında farklı bir imge oluşuyor. Bunun nedeni Instagram’ın birçok sosyal medya platformu gibi tamamen sizin takip ettiğiniz katılımcılara göre şekillenmesi. Bu aynı zamanda sosyal medyanın mucizesi. Her ne kadar eşimi dostumu da takip ediyor olsam da Instagram benim için dünyanın dört bir yanındaki fotoğrafçıların hayranlık uyandıran çalışmalarını görebildiğim bir platform. Kısacası gördüklerim, paylaştığım fotoğrafların bir anlamı olması için gereken motivasyonu da sağlamış oluyor. Tabii ki sadece Instagram değil, 200 yıla yaklaşan bir tarihin çok değerli üstatlarının kitaplardan, sergilerden, web sitelerinden ulaşılabilen eserleri var. Bunları görmek, üstüne düşünmek herkesi ister istemez daha iyi bir insan ve daha iyi bir fotoğraf gözlemcisi yapacaktır.

Kamer Yılmaz Dijital olarak fotoğrafçılıkla uğraşıyorsunuz, bir klasik olarak bu alandaki anolog ve dijital farkını size de soralım. Siz analog çekim yapıyor musunuz?
Selman Topaloğlu
Fotoğraf makinesiyle ilk tanışmam belli bir yaşın üzerindeki herkes gibi analog makinelerle oldu. Teknik ayrıntılar hakkında konuşacak kadar bilgim yok ama ben neden analog kullanmadığımı açıklayabilirim belki. Analog bence kıymet bilmek, ciddiye almak, biraz da sürpriz son demek. Dijital ise denemeye daha açık olmak, kararında esnek olabilmek demek. Eğer sadece fotoğraf la uğraşıyor olsam her iki yöntemle de çekmek isterdim ama iş hayatından geriye kalan kısıtlı zaman ister istemez bir seçim yapmak durumunda bırakıyor. Diğer taraftan fotoğraf gönüllüsü insanlar bence fark etmeden aynı dili konuştukları bir alt kültür oluşturuyor. Başka bir fotoğrafçıyı gördüğünde daha yakın hissediyor, bir anlamda bariyerleri indiriyorsunuz. Bu nedenle yöntem farklılıkları beni çok ilgilendirmiyor.

Kamer Yılmaz Instagram gibi sosyal ağlarla beraber ve tabii bir teknolojinin de yardımıyla telefonlara gelen kamera özellikleri fotoğraf tüketim alışkanlıklarımızı da etkilendi sanki. Siz nasıl yorumlarsınız?
Selman Topaloğlu
Cep telefonuyla da artık çok kaliteli fotoğraf lar çekebilmek mümkün. Hatta cep telefonuyla çektiği inanılmaz fotoğraflarla tanınan birçok isim ortaya çıktı. Onlara gerçekten çok özeniyorum ama ben makinenin ağırlığından ve yeteneklerinden ayrı bir keyif alıyorum. Cep telefonuyla yalnızca AVM otoparkında kaybolmamak için park ettiğim yerin fotoğrafını çekiyorum.

Kamer Yılmaz Peki sizin gibi fotoğrafı daha çok odağına almak isteyenlere neler önerirsiniz?
Selman Topaloğlu
Fotoğraf başlamanın çok kolay, geliştirme aşamasının ise gittikçe zorlaştığı bir uğraş bana göre. Tıpkı giriş seviyesindeki fotoğraf ekipmanları ucuzken, üst segmentlere çıktıkça en ufak bir ek özelliğin fiyatı iki katına çıkarması gibi. Bu nedenle bir fotoğraf gönüllüsünün fotoğrafındaki kaliteyi ve duyguyu güçlendirmesi git gide daha zor hale geliyor ve zaman gerektiriyor. Ama bence süreç mutlaka işliyor. Bu nedenle önemli olan bunu heves aşamasında bırakmamak, gördüğünü paylaşmanın verdiği hazzı hayatının bir parçası haline getirmek için kendini motive etmek.

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye 98. sayısında yayımlanmıştır.