Site icon Campaign Türkiye

Empatik liderlik

MullenLowe Group UK CEO’su Jeremy Hine, pandeminin empatik liderliğe olan ihtiyacı nasıl artırdığını gösteriyor. Reklam dünyasındakiler ofise döndükçe, başkalarının duygularından kopmamanın çok önemli olduğunu anlıyor.

2020, empatik liderlik hakkında çok sayıda makaleye tanıklık etti. Empatiye olan bu ihtiyaç, sektörümüzde daha önce yapılan birçok şeye belirgin bir tezat oluşturuyordu. Ne yazık ki bu gelgit durumu bir şekilde tersine dönmüş gibi görünüyor, odak noktası artık ofisin mi yoksa evin mi çalışmak için daha iyi olacağı.

Belirli günlerde ofise geri dönmek için ilk adımları atarken çalışanlarımızı anlamamız ve onlara saygı duymamız, onların ihtiyaçlarını öngörmemiz ve bunlara yanıt vermemiz her zamankinden daha önemli olmaya devam ediyor.

Reklam sektörü empatiyi savunmaya hazır mı?

18 ay önce reklam sektörünün empatik olup olmadığını sorsaydım, büyük çoğunluğun elini havaya kaldıracağından şüpheliyim. Nedeniyle ilgili bir teorim var: Yıllar geçtikçe günümüzün kıdemli sektör liderlerinin çoğu, geç saatlere kadar çalışmaktan ve yıldan yıla büyümenin baskısını hafifletmek için daha sıkı yöntemler geliştirmek zorunda kaldı. Elbette birçoğu yeni bir çalışma kültürünü benimsemeye adapte olurken, eski çalışma alışkanlıkları ve beklentileri yok olmayabilir. Empati kurmak veya empatik liderlik için tam olarak verimli bir zemin değil.

Pandemi çoğumuzun üzerinde ağır bir mental baskı oluşturdu ve bana kesinlikle karanlık günler yaşattı ama tabii ki yaşadığım zorluklar bana aitti ve birçok meslektaşım kendi spesifik zorluklarıyla karşı karşıyaydı. Aynı zamanda bu durum bana zayıf noktalarımı paylaşmanın, beni çevremdekilerin gözünde daha insan yaptığına dair bir anlayış ve içgörü de kazandırdı. Kariyerimde bir ekip üyesinin ne zaman zorluk yaşadığını anlamak ve durumu düzeltmek amacıyla gerekli adımları harekete geçirmek için daha önce hiç bu kadar iyi olmamıştım. Empatik liderlik; önemsiz görünebilecek ancak ekibimizin anlaşılma ihtiyacının önemsendiğini ve daha da önemlisi istendiğini hissetmesine yardımcı olan günlük eylemlerle ilgilidir.

Empati; bireyin gereksinimlerine karşı duyarlılık biçimini alır; birine bir birimin parçası gibi davranmak değil, ihtiyaç duyduğunda bir meslektaşına koşulsuz destek vermektir. Güven sağlar ve iş arkadaşlarımızın her zaman yapabileceklerini düşünmedikleri konuşmaları resmi olarak meşrulaştırır. 

Empati neden günlük hayatın bir parçası olmalı?

Elbette bir CEO olarak şirketin ticari performansını da sürdürmek zorundayım ama parlak insanlarımız olmadan şirket olmaz, topluluk olmaz. İş yerinde empatiyi teşvik etmek için kullanılabilecek büyük bir strateji yoktur. Bunun yerine empati, bir şirketin DNA’sında örülmelidir ve bu, doğal olarak çalışanlarımızda görmek istediğimiz sonuçlara yol açacaktır: Artan sadakat, üretkenlik ve mutluluk.

Her zaman birinin yerine kendinizi koymanın, aynı zamanda daha kapsayıcı bir ortama izin vereceğini ve çeşitliliği teşvik edeceğini savundum. Tabii ki çoğu durumda bunu söylemek, yapmaktan daha kolaydır ancak birbirimizle her gün empati kurarak daha iyi bir çalışma yöntemi yaratmak için hepimiz üzerimize düşeni yapabiliriz. Bu nedenle empatik liderlik; çalışanlarımız, işletmelerimiz ve parlak sektörümüz için bir kazan-kazan durumudur.

Jeremy Hine

MullenLowe Group UK CEO’su

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 119. sayısında yayımlanmıştır.

Exit mobile version