Dove’dan plasebo etkili güzellik bandı

Dove güzelliğin bir endişe değil de özgüven kaynağı olduğu bir dünya yaratmaya kararlı. Güzelliğin ruh halimizle, kendimizi olduğumuz gibi kucakladığımızla yakından ilişkili olduğunu kanıtlamaya yardımcı olacak sosyal bir deney gerçekleştirdi.

Uzun soluklu “Real Beauty” kampanyasının bir parçası olarak bu deneyin sonuçlarını gösteren 4 dakikalık bir film yayınladı.

Deneyin bir parçası olarak psikolog Dr. Ann Kearney-Cooke yedi tane kadına kendilerini daha güzel hissetmeleri için iki hafta boyunca takmaları gereken “güzellik bandı (beauty patch)” veriyor.

Videonun başında Kearney-Cooke şöyle diyor: “Kadınları devrim niteliğindeki ürünümüzü test etmeleri için araştırma grubumuza dahil ettik. RB-X kadınların kendilerini daha güzel bulmalarını sağlayacak bir güzellik bandı.”

Katılımcılardan süreci izleyebilmek için ayrıca video günlükler tutmaları isteniyor.

İki haftalık denemeden sonra kadınlar özgüvenlerinde iyileşme hissediyorlar. Deneyin sonunda ise taktıkları bandın içinde hiçbir şey olmadığını anlıyorlar ve plasebo etkisi gün ışığına çıkıyor.

Ogilvy Brazil imzalı çalışma 56 ülkede lanse edildi. Kasting araması sonucu seçilen yedi kadına bunun Dove’la ilgili bir film olduğu değil bir belgesel olduğu söylendi.

Dove’un Kuzey Amerika kişisel bakım başkan yardımcısı Sharon MacLeod gerçek tepkilerin peşinde olduklarını ve markanın varlığının projenin sonucunu etkilemesini istemedikleri için böyle bir yola başvurduklarını söyledi.

Filmin arkasındaki fikir Dove’un gerçekleştirdiği global bir araştırma sonucunda katılımcıların yüzde 80’nin dış görünüşleri hakkında endişeli olmalarının ortaya çıkmasıyla doğmuş. Kadınların üçte biri bu güzellik baskısını kendilerinin yarattığını söylemiş.

MacLeod, işin başında güzellik bandı deneyine katılan kişilerin plasebo etkisi ortaya çıktıktan sonra kendilerini oyuna getirilmiş hissedebilecekleri gibi bir endişelerinin olup olmadığı sorusuna söyle yanıt veriyor: “Ekibimiz her türlü negatif tepkiye hazırlıklıydı ama zaten kadınlar bu deneyi hayatlarını değiştiren bir deneyim olarak yorumladılar.”