Site icon Campaign Türkiye

Bütüncül bir bakış açısıyla üretiyoruz

Ürünlerini tasarlarken insanların dijital dünyayla olan ilişkisine odaklanan Logitech, sürdürülebilirlikte “toplumdan aldığını topluma geri verme” vizyonuyla hareket ediyor. Logitech Türkiye Ülke Müdürü Sinem Erdoğmuş Yavuz, çeşitlilik ve kapsayıcılık anlamında da kullanıcıyı ön planda tuttuklarını anlatıyor.

‘‘Odak noktamız, hem bireysel kullanıcılar hem de topluluklar.’’

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte ekran başında geçirilen süreler de artıyor. Dünya hızla değişiyor, Logitech de yıllardır büyük bir değişim içinde. Bilindiği gibi artık sadece klavye ve mouse üreten bir firma değiliz. Şu an tüm dünyada müzik, oyun, video gibi alanlarda ürünler tasarlayarak insanları bir araya getiriyor ve birbirine bağlıyoruz. İnsanların gündelik hayatlarında yer edinen ürünler ve deneyimler tasarlıyoruz. Bu sebeple odak noktamız hem bireysel kullanıcılar hem de topluluklar. Her bir ürünümüzü tasarlarken, insanların ve toplulukların dijital dünyayla nasıl bağlandığına ve nasıl etkileşime geçtiğine odaklanıyoruz. Ana hedefimiz de insanı odağımızda tutarak ürün tasarımındaki uzmanlığımızı ve küresel erişimimizi daha ileriye taşımak. 

Bugün içinde bulunduğumuz ekosistemde hem şirketlere ve çalışanlarına hem de bireysel kullanıcılara fayda sağlıyoruz. Logitech ofiste veya evde çalışma düzeninin en büyük tamamlayıcılarından biri fakat ofis ortamının eve taşınmasında bir mouse, kulaklık veya bir kamera çoğu zaman yeterliyken, mesai saatleriyle kişisel zamanımızı birbirinden ayıramadığımız noktalarda da hayatımız yine Logitech ile renkleniyor. Oyun dünyasında kafa dağıtmak  için Logitech G ürünleri, dans edip rahatlamak için Ultimate Ears çalışma hayatına eğlence katıyor. 

“Sürdürülebilirliği ve sürdürülebilir tasarım yaklaşımını tüm faaliyetlerimizin ve kurum kültürümüzün merkezine aldık.” 

Sürdürülebilirlik her şirket için bir tercihten öte artık bir zorunluluk haline gelmeli. Dünyanın karşılaştığı çevre, çeşitlilik ve kapsayıcılık, ekonomik sürdürülebilirlik sorunları başta insanlığın geleceği olmak üzere her canlının hayatını tehlikeye atıyor. Bu nedenle şeffaf, çevreye duyarlı ve toplumsal faydaya odaklanan kurumlara geçmişe oranla çok daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Sürdürülebilir bir büyüme için doğaya saygılı, insana dokunan, toplumdan aldığını topluma geri veren bir bakış açısı benimsiyoruz. Satıştan daha büyük amaçları olan, çevreyi koruyan, etik değerlere sadık markaların itibarlarını uzun vadede koruyarak güçleneceğine inanıyoruz. Bu sebeple özgün ve anlamlı deneyimler meydana getirebilmek için tasarımı ve sürdürülebilirliği tüm faaliyetlerimizin ve kurum kültürümüzün merkezine alıyoruz. Sürdürülebilirliğe olan bağlılığımızı gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla da kanıtlıyoruz. Ürünlerimizi tasarlarken iyi bir kullanıcı deneyimi sunma ve çevresel ayak izimizi en aza indirme yaklaşımını benimsiyoruz. Sürdürülebilirlik çalışmalarımız kapsamında geri dönüştürülmüş plastik ve geri dönüştürülebilir ambalaj kullanma noktasında uzun zaman önce ciddi taahhütler verdik. Bu kapsamda bugün geldiğimiz noktada, tüketici sonrası geri dönüştürülmüş plastik (PCR) kullanımını, en geniş ürün portföyümüz olan “üretkenlik ve yaratıcılık” kategorimizdeki tüm mouse ve klavyelerimizin yüzde 65’inde kullanarak, yüzde 50 oranındaki taahhüdümüzü şimdiden aşmış bulunuyoruz. Ürünlerimizin çevresel etkisini azaltmak için ambalajlarımızın tasarımını da sürekli geliştiriyoruz. Ambalajların ağırlığını azaltıyor, yenilenebilir kaynakların kullanımını en üst seviyeye çıkarıyor ve malzemelerimizin geri dönüştürülebilir olmasını sağlıyoruz. 

 

‘’Logitech olarak 1981’den bu yana hizmet ve ürün geliştiriyoruz’’

Logitech olarak, bilgisayar çevre birimlerinin kullanımı ve geliştirilmesine yönelik önemli yeniliklere imza atıyoruz. 1981’den bu yana hizmet ve ürün geliştiriyoruz. Örneğin; Logitech tarafından geliştirilen ve kullanıcıların işlemlerini daha kolay yapmasına olanak sağlayan özel yazılımlar mevcut. Bunların başında gelen Flow teknolojisi, çoklu bilgisayar kullanımını yeni bir seviyeye taşıyor. Flow yazılımı sayesinde mouse ve klavyelerimizle 3 bilgisayar arasında içerik, resim ve belgeler kolayca kopyalanıp yapıştırılabiliyor. Bu yazılımlarımız sayesinde ekipmanlarımız ve cihazlar arasında hızlı ve güvenli bağlantılar kuruluyor. Bir diğer örnek olan Logitech Options uygulaması da cihazlarda kişiselleştirme seçenekleri sunuyor. Son dönemde kurumların ihtiyaçları doğrultusunda geliştirdiğimiz yeni nesil bir kablosuz bağlantı protokolü olan ve iş süreçlerinin güvenilir bir şekilde yürütülmesine olanak sağlayan Logi Bolt, firmalara özel şifreleme kullanıyor. Kurumlarda eşleştirme yapılan Logi Bolt bağlantılı ürünler, kendi aralarında konuşabiliyor ve dışarıdan gelen tehditlerin önüne geçmeyi sağlıyor. 

‘’Kullanıcılarımıza kişiselleştirebilecekleri, kendilerini yansıtabilecekleri ürünler sunuyoruz.’’

Kullanıcı deneyimini, çeşitlilik ve kapsayıcılık konularını önceliklendiren bir şirket olarak kullanıcılarımızın istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda stratejiler geliştiriyoruz. Artık kullanıcıların kişiliklerini, yaşam stillerini ve mesleklerini de göz önünde bulunduruyoruz. 

Kullanıcılarımıza kişiselleştirebilecekleri, kendi tarzlarını yansıtabilecekleri ürünler sunuyoruz. Örneğin; hareket hâlinde çalışmayı sevenler için mobil ürünler sunuyoruz. Yazılımcılar ve mühendisler için performanslarını maksimum seviyeye taşıyan ürünler, profesyonel tasarımcılar içinse alandan tasarruf edecekleri ürünlerimiz bulunuyor. Uzun saatlerini masa başında geçiren meslek grupları için ergonomik, sessizliğe  ihtiyaç duyanlar için sessiz ürünlerimiz mevcut. Eğlenceli ve canlı çalışma alanı seven kullanıcılarımız için de birçok renkli seçenek var. Kullanıcılarımızın fizyolojik ihtiyaçlarına yönelik ürünler de tasarlıyoruz. Yakın zamanda küçük-orta ve büyük ele sahip ya da sol elini kullanan kişilere özel bir mouse sunduk. Aynı durum Logitech G markamızla ürettiğimiz Gaming ürünlerimiz için de geçerli. Oyuncuların ihtiyaçlarını karşılayan, birbirini tamamlayan bütüncül bir bakış açısıyla ürünlerimizi geliştiriyoruz. 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 127. sayısında yayımlanmıştır.

Exit mobile version