Site icon Campaign Türkiye

Burçak Taşkın Yurdakul: “Laf olsun torba dolsun diyen, yatırımını çöpe atar”

Excel İletişim ve Algı Yönetimi CEO’su Burçak Taşkın Yurdakul, markaların özel günlerde gerçekleştirdiği iletişim çalışmaları konusunda sorularımızı yanıtladı.

Burçak Taşkın Yurdakul, Excel İletişim ve Algı Yönetimi CEO’su

 

İletişim yönetiminde en büyük risk varılmak istenen asıl hedeften şaşmak ve taktikle stratejiyi birbirine karıştırmaktır. Birkaç çok değerli çalışma dışında bu tuzağa en sık düşülen iletişim alanlarından biri de özel günlere yönelik olanlardır.

Özel günler, herhangi bir konuda duyarlılık geliştirilmesi, bir sorunun çözümüne katkı sağlaması ve/veya geniş kesimleri konuya ilişkin harekete geçirmek için oldukça elverişli günlerdir. Bu nedenlerin her biri de “sürdürülebilir” olmak zorundadır. Aksi takdirde sadece günlük taktikler olarak kalır. Özel günler için iletişim yapan kurum, kişi ya da markanın gündemden kendi çıkarı için pay alıp “kendimi göstereyim, eksik kalmayayım” bakış açısıyla bir yaklaşım benimsemesi, “laf olsun torba dolsun” türü bir iletişim çalışması yapması hem yaptığı iletişim yatırımını çöpe atar hem de özel günün ihtiyacı olan duyarlılığı kirleterek yabancılaşmaya sebep olur.

Özel günlere yönelik iletişimde taktiksel yaklaşımlar kimi zaman o güne aktivite, etkinlik, espri vb. ile görünürde renk katsa da konuyu bir güne indirgeyerek hayata yayılmasına, sürdürülebilir duyarlılık ve çözüm fırsatı yakalamasına engel olur. Kaldı ki takvimi önümüze aldığımızda yılın hemen her gününe en az bir “özel gün” konusu denk düşüyor. Özel günleri henüz saptanmamış konular da cabası… Dolayısıyla, özel gün iletişiminin ve bu konuda hem emek hem de bütçe harcayanların sorumlulukları çok büyüktür.

Hangi kesimden olursa olsun, hedef kitle her zaman samimiyeti anlar. Hele ki “özel gün” alanına giren konular doğrudan yaşamımızı etkilediği için bu konudaki samimiyet ve hakiki olma haline duyarlılık çok daha fazladır. Sahte, çok çabuk göze batar ve ayrışır.

Farklılaşmanın başladığı nokta da burasıdır: Samimiyet ve hakiki olmak! İlgili konuya yönelik toplumsal duyarlılığı harekete geçirmeyi ve çözüm bulmayı gerçekten benimsemek. Bunu nasıl yapacağına ilişkin kendi markasına gösterdiği özeni göstermek ve yatırım yapmayı göze almak. Kendi markası ya da kurumunun reklamını yapıp gündemden nemalanmak için değil, “hayata bakışını, kurum ve marka kültürü DNA’sını” paylaşmayı amaçlamak…

 

Bu yazı ilk olarak Campaign Türkiye’nin 76. sayısında yayımlandı.

 

Exit mobile version