Profesör Brian Cox, data kullanımının yaratıcılığı artırdığı konusunda yapılan tartışmalara “veri asla kötü değildir… zorlayıcı değildir” diye ısrar ederek sert bir dille karşılık verdi. 23 Haziran’da Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nde Campaign’e konuşan Cox, bilimin ve reklamcılığın verileri kullanım şekli arasında ilginç bir paralellik çizebileceğini söyledi.
Reklamcılıkta başarıya ulaşmanın farklı yolları olduğunu onaylarken, Cox aynı zamanda, bir kez doğru çerçeveyi yakaladığınız zaman, kampanyaların kreatif süreçlerinin ve başarısının her zaman için data kullanımıyla geliştirilebileceğini belirtti: “Veri asla kötü değildir, asla zorlayıcı değildir. Kullanabileceğiniz bir çerçeve olup olmadığını soruyorsunuz. Eğer teorinin verilerle çatışıyorsa yanlış demektir, bu kadar basit.”
Müşterilerin ve ajansların bazen kullanabileceklerinden daha fazla veriye sahip olmalarından yakındıkları ve verilerin zamanı ve kaynakları baltalayan bir yüke dönüştüğü hakkındaki iddialara yanıt verirken, Cox kendi iddiasını savundu: “Bir duvara çamur attığınızda, nadiren hatasız yaptığınız bu iş daha etkili bir strateji midir? Elde ettiğiniz verileri doğru şekilde yorumlayamıyor olabilirsiniz, fakat verinin nasıl olumsuzluk yaratabileceğini anlamıyorum. O sadece bilgi ve ne kadar bilgiye sahipseniz o kadar iyidir. Reklamcılıkta, amacınız müşterinin itibarını artırmak ya da daha fazla ürün satmak da olsa, yapmaya çalıştığınız şeyin ne olduğunu biliyorsunuz. Bu yüzden veri toplamak bana her zaman iyi görünür. Bir şey hakkında daha fazla verinin olmasının onu daha kötü yapabileceği fikrini aklım almıyor.”
Profesör Cox ayrıca, birçok reklamı sinir bozucu bulduğunu fakat bir şey satın almak istediğinde onları iyi karşıladığını, bunun “hedefli reklamcılığın ana noktası” olabileceğini söyledi.
Cox son olarak şunları diler getirdi: “Evet doğru, bilgiyi yanlış kullanabilirsiniz. Örneğin, atom çekirdeğinin keşfi nükleer güce olduğu kadar nükleer silahların yaratılmasına da öncülük etti. Bilgiyi hiç keşfetmeseydik daha iyiydi demeniz de mümkün. Pekala, eğer atom çalışmaları yapılmasaydı şu anda mobil cihazlarınızı kullanamıyor olurdunuz çünkü transitörlerin, silikon çiplerin vs. yapılabilmesi için atomun nasıl çalıştığını ve kuantum teorisini bilmemiz gerekirdi. Yani bilgi, insan neslinin davranışlarına olumlu ya da olumsuz bir yön verebilir fakat bilginin kazanılması ve doğa hakkında daha fazla şey bilmek reddedilemez bir biçimde olumludur. Aksi takdirde hala mağaralarda yaşıyor olurduk.”