artwork

Beyin göçünü engellemek için şirketler neler yapmalı

8 ay önce

0

Beyin göçü son zamanlarda birçok ülke için ciddi bir sorun haline geldi. Ülkelerin, nitelikli iş gücü kaybının azaltılabilmesi için şirketlere de sorumluluk düştüğünü belirten PEAKUP CEO’su Ahmet Toprakçı, atılabilecek adımları sıralıyor.

Son birkaç yılda birçok ülke, beyin göçü sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Nitelikli ve yetenekli çalışanların yurt dışına göç etmesi, birçok ülke için ciddi sorun haline geldi. Birçok genç yetenek, daha iyi kariyer fırsatları, rekabetçi ücretler ve daha gelişmiş çalışma koşulları sunan ülkelerde çalışmak için ana vatanından ayrılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 6 Nisan 2023’te yayımladığı Uluslararası Göç İstatistikleri 2021’e göre 2021 yılında Türkiye’den diğer ülkelere 287 bin 651 kişi göç etti. Ayrıca, Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından 2023 yılının Nisan ayında yapılan açıklamada ilk üç ayda yurt dışına çıkmak isteyen doktor sayısının 700 olduğunu bildirdi. Özellikle bilim, teknoloji, mühendislik ve sağlık gibi alanlarda yetişmiş insan kaynaklarının yurtdışına gitmesi, Türkiye’nin kalkınma ve rekabet gücü açısından büyük bir zorluk oluşturuyor. Beyin göçünün önde gelen sebepleri arasında bireylerin vatandaşı olduğu ülkenin politik atmosferi gelse de şirketlerin doğru stratejileri benimsemesinin bu soruna bir nebze de olsa çözüm yaratacağına inanıyorum.

Çalışanlara rekabetçi ücretler ve yan haklar sunulmalı

Beyin göçünün temel sebeplerinden biri, nitelikli çalışanların daha yüksek ücret ve avantajlar sunan şirketlere yönelmek istemesidir. Beyin göçünü engellemek ve yetenekli çalışanları elde tutmak için şirketlerin çalışanlarına rekabetçi ücretler ve yan haklar sunması gerekiyor. Şirketler, çalışanların ücret beklentilerini gerçekçi bir şekilde belirlemeli. İş gücü piyasasında ne tür ücret skalalarının olduğunu ve benzer niteliklere sahip çalışanların hangi avantajlardan yararlandığını analiz etmek, şirketlerin rekabetçi bir ücret politikası belirlemesine yardımcı olur. Bu, çalışanların değerlerini takdir ettiğini hissetmelerini sağlar ve başka yerlerde iş arama ihtiyacını azaltır.

Rekabetçi ücretlerin yanı sıra, şirketler çalışanlara cazip yan haklar ve işveren katkıları sunarak fark yaratabilir. Örneğin şirketler; sağlık sigortası, özel sağlık hizmetleri, yemek kartları, yol masrafları veya konut yardımları gibi sosyal ve ekonomik avantajlar sunarak çalışanlarının refahını sağlayabilirler.

Çalışanların beklentisi sadece maaş değil

Günümüzde, çalışanların yer aldıkları şirketten tek beklentisi yüksek maaş da değil. Çalışanlar, şirketin kendi kariyer hedeflerine ve kişisel gelişimine yatırım yapmasını bekliyorlar. Artık, çalışanlarının kariyerlerini ilerletme ve onları geliştirme fırsatı sunan kurumlar daha çok tercih ediliyor. Bunu, beyin göçünü önlemek için önemli bir adım olarak görüyorum çünkü çalışanlar, kendilerini sürekli olarak geliştirebilecekleri bir ortamda kalmayı tercih ediyorlar. Şirketler, eğitim programları, mentorluk fırsatları ve yüksek potansiyelli çalışanlara terfi imkanları gibi kariyer gelişimi imkanları sunarak çalışanların gelişimini sağlayabilirler.

Pandemiyle birlikte esnek çalışma modellerine olan talep önemli ölçüde arttı. Birçok şirket bu dönemde, çalışanların sağlığını korumak ve iş sürekliliğini sürdürmek amacıyla uzaktan çalışma veya hibrit çalışma modellerine geçiş yaptı. Çalışanlar, iş-yaşam dengesini sağlamak için esnek çalışma modeline sahip olan kurumları tercih ediyorlar. Şirketler, uzaktan çalışma ve esnek çalışma saatleri sunarak çalışanların huzurunu sağlamalı. İşlerine evden veya farklı bir lokasyondan devam etme imkanı tanımak, onların yaşam kalitesini arttırırken aynı zamanda iş verimliliğine de olumlu katkıda bulunuyor.

Şirketlerin beyin göçünü engellemek için sadece maaş odaklı olmamaları gerekiyor. Kurumların, çalışanların kariyer gelişimine ve iş-yaşam dengesine önem veren esnek bir çalışma ortamı sunmaları, yetenekli çalışanları elde tutmak ve beyin göçünü engellemek açısından büyük önem taşıyor.

Nitelikli çalışanlar, potansiyellerini ortaya çıkaracak kurumları tercih ediyor

Şirketler inovasyon ve araştırmaya yatırım yaparak nitelikli çalışanların potansiyellerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olabilir.  Bunun yanı sıra, yetenekli çalışanların gelişimini sürdürmek ve çalışanların ilgi duydukları alanlarda çalışma fırsatları sunmak için araştırma laboratuvarları, inovasyon merkezleri veya proje destekleri oluşturabilirler.

Yetenekli çalışanlarının potansiyellerini ortaya çıkarmak isteyen küresel şirketler, işe huzurlu bir çalışma ortamı yaratarak başlıyor. Bu çalışma ortamını yaratmak için, kurumların öncelikle çeşitlilik ve kapsayıcılık ilkelerini benimsemeleri gerekiyor. Çalışanlar, kendilerini değerli ve kabul edilmiş hissettikleri ortamlara daha fazla bağlılık gösteriyor. Farklı kültürlerden, cinsiyetlerden, yaş gruplarından ve yeteneklerden çalışanların bir araya geldiği bir çalışma ortamı, yaratıcılığı ve iş birliğini teşvik ediyor. Şirketler, kapsayıcı politikalar ve uygulamalar geliştirerek her çalışanın potansiyelini ortaya çıkarmasını sağlamalı.

Beyin göçü sorunu, Türkiye dahil günümüzde birçok ülkenin karşı karşıya olduğu bir gerçektir ancak şirketlerin doğru stratejileri benimsemesiyle bu sorunun bir nebze üstesinden gelinebilir. Kurumlar, çalışanların potansiyellerini ortaya çıkarabilecekleri destekleyici bir çalışma ortamı sağlayarak, kariyer gelişimlerini destekleyerek, rekabetçi ücretler ve yan haklar sunarak, inovasyonu teşvik ederek ve esnek çalışma modelleri oluşturarak beyin göçünü azaltmaya yardımcı olabilirler. Bu sayede, nitelikli çalışanlar ülkelerinde kalmayı tercih edebilir ve şirketler, global düzeyde rakipleriyle daha rekabetçi bir konuma ulaşabilir. 

Amaç, unutuluyor

Her şey bir yana en çok unutulan konu; artık Z kuşağının da etkisiyle tüm çalışanların şirketin amacına inandıkları zaman daha mutlu çalışacakları ve emeklerini daha çok ortaya koyacakları. Önemli olan kurumunuzun amacını samimiyetle çalışanlarınıza aktarabilmek ve onları inandırabilmek. Bunları yapan işletmelerin ekonomideki dalgalanmalara ve sert rekabet koşullarına rağmen serpileceğini düşünüyoruz.

 

Bu içerik ilk olarak Campaign Türkiye’nin 134. sayısında yayımlandı.