artwork

“Benim için boş vakit diye bir şey yok”

4 yıl önce

0

The Story’de bu ay Lego’yu kendine hobi edinen ve hatta Lego figürlerini her gittiği yere götürüp onlarla fotoğraflar çekip onlara hayat veren Çağlayan Saygılı yer alıyor.

Lego’nun Türkiye distribütöründe yönetici olarak çalışmaya başlayan Çağlayan Saygılı, kariyerini rutinler arasına sıkıştırmak yerine hobi haline getirmeyi başarmış. Hatta hobisi işi mi olmuş, yoksa işi hobisi mi olmuş tartışılır. Bir arkadaşının ofisindeki zürafa figürünün fotoğraflarını çekip Instagram’da paylaşmasından ilham alan Saygılı, çok sevdiği Lego ile yeni bir maceraya atılmaya karar veriyor ve Adventurerlegoman ismini verdiği Instagram hesabında bizler gibi yaşayan Lego figürleri ile hem büyükler hem de küçükler için vazgeçilmez olan oyuncağın sevimli dünyasını ortaya çıkarıyor. Birbirinden komik Lego figürlerine sayfasında hayat veren Saygılı, “bu sayfa benim değil, Lego adamın kendi sayfası, ben sadece paylaşmasında bir aracıyım” diyor.

Campaign Türkiye Lego sevgisi çocukluktan beri var sanırım, ama koleksiyonerlik düzeyinde nasıl oldu?
Çağlayan Saygılı Tabii ki birçoğumuz gibi çocukluktan gelen bir sevgi… Lego’nun Türkiye distribütöründe yönetici olarak çalışmaya başladığım dönem itibarıyla, koleksiyon yapma hevesi hayatıma girdi. O günden beri özellikle farklı figürlerin koleksiyonlarını yaparak figür biriktirmeye başladım. Giderek artmaya devam eden bir koleksiyona sahibim. Lego birçok kişi için araçlar, binalar veya ortamları içerip setleri ifade etse de benim için en önemli kısmı figürler. Her ne kadar çok fazla figüre sahip olmayı istesem de çıkan tüm figürleri almak yerine, çekim yapmayı veya sergilemeyi tercih ettiklerim dışındakileri koleksiyona eklemiyorum.Birbirinden farklı model, ifade, kıyafet ve ekipmanlara sahip olan figürler benim çekim yaptığım konseptlerde ana unsur olarak görülebilir.

Campaign Türkiye Instagram’da takip edenler için eğlenceli olsa da aslında bu paylaşımları hazırlamak ayrı bir mesai almıyor mu?
Çağlayan Saygılı Yapılacak çekime göre değişkenlik gösterdiğini söyleyebilirim. Son günlerde paylaştığım bir stop motion videosu 100 fotoğraf ve 3 saatten fazla zamanımı aldı mesela.

Gün geliyor göze çarpan anlık bir detay, yanına figür koyup fotoğrafı çekildiğinde farklı bir şeye dönüşüyor ve 2 dakikada bir çekim gerçekleştirilebiliyor. Konsept, özel gün veya belli bir gündem maddesi üzerine yaptığım çekimlerde mizanseni hazırlamak biraz zaman harcamama sebep oluyor.

Değişmeyen bir gerçek varsa güzel vakit geçirmemi sağlayan bu hobi için yanımda olmazsa olmaz en az bir çanta dolusu figür ve ekipman her yere yanımda geliyorlar.

Campaign Türkiye Aslında bu bölümde bizim için en önemli nokta: Bir yandan profesyonel iş hayatına devam ederken bir yandan da neredeyse ikinci bir iş gibi uğraşılan hobiye zaman ayrılması ve artık bu hobinin dikkat çekici hale gelmesi. Siz nasıl zaman ayırıyorsunuz, bunun size mental olarak yararları var mı?
Çağlayan Saygılı Ben aslında bu hobim için bir zaman ayırma kavramından çıkıp, hayatımın olağan bir akışı konumuna geçtim. Sosyal medya kullanmak, yemek yemek veya etrafımdaki insanlarla sohbet etmek gibi her gün yaptığım ne varsa onların içerisinde figür fotoğrafları çekmek de yer alıyor. Yurt dışına gittiğim şirket etkinlikleri veya toplantılar sırasında çekilmiş fotoğraflarım da var evde yemek yerken çekilen fotoğraflar da var.

En çok zaman ayırmam gereken detay ise sanırım hazırlık süreci. Bir seyahate, maça, konser vb etkinliğe gitmeden önce gideceğim yere uygun figürleri seçip hazırlıyorum. Düğüne giderken bile altınını hazırlamış giyinmiş bir figür yanıma almayı ihmal etmiyorum. :)

Boş vakit geçirmek kavramı benim hayatımdan çıkartabildiğim bir kavram oldu. Zorunlu olduğum herhangi bir şey yapmıyorsam fotoğraf çekip kendi zamanımın eğlenceli olmasını sağlayabiliyorum.

 

Campaign Türkiye Ayrıca Lego ile de bir etkinliğiniz oldu sanırım, bundan da bahsedebilir misiniz?
Çağlayan Saygılı İstanbul’da yer alan Lego Discovery Center (Legoland) içerisinde çekim yapmak, Red Bull Türkiye sayfasında da paylaşılan Lego yetişkin etkinliği vb bir çok firma ve marka ile birlikte çok fazla etkinliğe dahil oluyoruz.

Campaign Türkiye Bir de aslında sizinkine koleksiyonerlik demek daha mı doğru olur?
Çağlayan Saygılı Belli kalıplara sokmayı tercih etmiyorum aslında. Ben içindeki çocuğu hala yaşatan, Lego öncelikli olmak üzere, bir çok oyuncağı biriktiren ve fotoğraflarını çeken biriyim. Koleksiyoner veya fotoğrafçı ifadelerini doldurmak için kendimi amatör kabul ediyorum. Zaten değişmeyecek olan bir şey varsa o da amatör ruhla yapmaya devam edeceğim bu işler olacaktır.

Campaign Türkiye Sizin en sevdiğiniz figür hangisi?
Çağlayan Saygılı Sanırım cevap vermesi en zor soru bu olabilir. :) Figür olarak, Lego filminde de yer alan Emmet’ın pijamalı hali en sevdiğim figür olmakla birlikte, benim için en kıymetli Lego figürü; Instagram hesabı için ortaya çıkan figür.

Gerçi bu figürün de belirlenmiş bir ismi yok. Bu Macerasever Lego Adam’ın takipçileri kendilerine yakın gördükleri haliyle sesleniyorlar. ‘Bizim oğlan’ diye hitap eden de var, ‘maceracı’ diyen de veya ‘Legocum’ diye seslenen takipçiler de yer alıyor.

Campaign Türkiye Peki sizi motive eden nedir?
Çağlayan Saygılı Hesabın açılması ve devam etmesindeki en büyük motivasyonum kendi eğlendiğim şeyleri paylaştığım bu ortamda, farklı insanların da ilgi gösterip beğeniyor olması benim için çok mutluluk verici bir detay. Fotoğraflarla ilgili yorum yazan, mesaj atan fikrini belirten başka kişiler de oldukça devam etme hevesim daha da artıyor. İşin özü bu sayfa ile birlikte bir ‘Modern Zaman Pinokyo’ hikayesi ortaya çıkmış oldu. Ben ‘Gepetto Usta’ oldum, arada benimle atışan, arada sevgi gösteren Lego figürü de ‘Pinokyo’ oldu.

Adventurerlegoman’in maceralarını instagram.com/adventurerlegoman/ adresini takip ederek izleyebilirsiniz.

Siz de kariyeriniz dışında kendinize profesyonel bir uğraş edindiyseniz, üretiyorsanız ya da hayatınızda farklı bir macera daha dolu dizgin ilerliyorsa bize ulaşın. Belki mesai saatleri arasında sıkışıp kalanlarımız, “zamanım yok” diyenlerimiz için ilham olursunuz, kim bilir…

Bu yazı, ilk olarak Campaign Türkiye 99. sayısında yayımlanmıştır.