artwork

Başlangıç Noktası Sevdiğiniz Şeylere Değer Vermek

6 ay önce

0

Hayvansever bir kadın girişimci… Hayvanlara olan sevgisini girişimiyle birleştiren Barf X’in kurucusu Aslı Şen, 135. sayımızda “The Story” köşemizin konuğu oldu.

Aslı Şen, iş hayatında uzun yıllar üst düzey yönetici asistanlığı, pazarlama iletişimi gibi departmanlarda görev alarak, kariyer hayatını insanları tanımaya, çevre edinmeye ve kendini geliştirmeye adamış biri. 135. sayımızda Aslı Şen ile içinde yanan kendi işini yapma isteği ile her şeyi bir kenara koyup yeni bir yolculuğa yelken açtığı hikayesini konuştuk.

Aslı Şen

Burak Becan: Öncelikle bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Aslı Şen: 1989 Bursa doğumluyum. Ailem aslen Makedonyadan göç etmiş. Döneminde Makedonyanın tarım ve hayvancılık işleri ile uğraşan ve büyük tarım arazilerine sahip olan dedemiz, Kurtuluş Savaşı sırasında iki yıl o topraklar için savaşmış. Sonrasında devlet bu bölgedeki Türk vatandaşlarına hayatı biraz zorlaştırınca bizimkiler de sahip oldukları ne var ne yok orada bırakıp Türkiyeye dönme kararı almışlar ve Bursaya yerleşmişler.

Her sabah annesini ve babasını takım elbise ile işyerlerine uğurlayan bir kız olarak onlara çok özenirdim. Üniversiteyi bitirdikten sonra ben de bir müddet kurumsal hayatı deneyimlemek istedim ve uzun yıllar üst düzey yönetici asistanlığı, pazarlama iletişimi gibi departmanlarda görev alarak, kariyer hayatımı insanları tanımaya, çevre edinmeye ve kendimi geliştirmeye adadım. Pazarlama alanında yüksek lisansımı tamamladıktan sonra içimde yanan kendi işini yapma isteği alevini hiçbir zaman söndürememiş olmalıyım ki hayatıma aldığım köpeğim MARS sayesinde çok farklı bir yolculuğa koyuldum.

Burak Becan: Kurumsal çalışma hayatından bambaşka bir alana geçerek kendi işinizin patronu oldunuz. Bu geçiş nasıl oldu? Bu kararı almanızdaki etkenler nelerdi? 

Aslı Şen: Çocukluğumdan beri köpeklere olan sevgim, onlarla olan iletişimim hep çok farklıydı. Bir gün çok büyük iki kangalın yanına korkusuzca gidip, onlarla konuşmaya başladım. Havlayan köpeklerin bir anda susarak, kuyruklarını sallamaya ve benimle oynamaya başladıklarını gören komşumuz anneme bu kız mutlaka köpeklerle ilgili bir iş yapsın Serpil Hanım demiş. Annemin o zamanlar bizlerle ilgili hayalleri çok farklı tabi, bu öneriyi pek dikkate almamış olsa gerek. Evimizde köpek bakma isteğimin annem tarafından hep reddedilmesi benim içimde bir yer etmişti ve kendi hayatımı kurup yalnız yaşamaya başlar başlamaz mutlaka bir köpeğim olmalı diye düşünürdüm fakat o kadar yoğun bir çalışma hayatı içerisinde bir canlının sorumluluğunu alabilmek hiç kolay değil diye düşünürken MARS hayatıma girdi. Onu bir çiftlikten sahiplendim. Hasta ve diğerlerine göre daha zayıf olduğu için tercih edilmemiş sanırım. Ben de hemen işe koyuldum ve onu çok iyi besleyerek sağlıklı köpek haline getirmeliydim. Bütün maceram Mars’ı iyi beslemek arzumla başladı.

Burak Becan: Bize biraz Barf-X’ten bahseder misiniz? Hikaye nasıl başladı ve şu an neler yapıyorsunuz?

Aslı Şen: Mars’ı en iyi nasıl beslerim diye araştırırken, köpek, kedi ve diğer hayvanların beslenmesinde son yılların tercih edilen yöntemlerinden biri olan BARF beslenme biçimini duydum ve hemen nasıl hazırlanması gerektiği yönünde araştırmalarıma ve çalışmalarıma başladım.

Barf besleme ekolojik ve organik yaşamdan uzaklaşan dostlarımız için çiğ besleme, ham besleme, pişmemiş et ve yenilebilir kemikler ile organlardan oluşan besleme diyeti olarak biliniyor. Biologically Appropriate Raw Food / Biyolojik Açıdan Uygun Çiğ Besin ya da Bones And Raw Food / Kemik ve Çiğ Besin terimlerinin kısaltmasıdır ve günümüzde en çok tercih edilen çiğ beslenme türü. Ben de bu besleme biçiminde tarifler hazırlayarak Mars’ın zamana bağlı sağlıklı gelişimini gözlemledim ve hazırladığım içerikleri çevremde köpeği olan birkaç arkadaşım ile de paylaştım. Onların da olumlu dönüşler yapması sonucu bunu bir iş olarak hayata geçirmeye karar verdim.

Şu anda Barfx ile beslenen yüzlerce sağlıklı patili dostum var ve elimden geldiğinde Barfx ailesini büyütmek, daha fazla patili dostumu sağlıklı yiyeceklerle buluşturmak istiyorum. Amacım; pati dostlarımızın ileri yaşlarında karşılaşabilecekleri sağlık problemlerinin bir nebze de olsa iyi beslenme ile önüne geçebilmek ve onlara hak ettikleri sağlıklı ve uzun bir ömrü sunabilmek.

Burak Becan: Profesyonel çalışma hayatının yanında farklı alanlarda da bir şeyler yapmak isteyen kişilere özellikle de kadın girişimcilere tavsiyeleriniz var mıdır?

Aslı Şen: Sevdiğiniz şeylere değer vermeyi öğrenmek bence işin başlangıç noktası. Değer vermeyi öğrendiğinizde ise çabalamak, vakit ayırmak ve çalışmak gerekiyor. Sonucunda ortaya çok güzel hikayeler çıktığında, insanlar sizin hikayenize ortak olmak istiyorlar ve bu da hayallerinizin peşinden gitmenize olanak tanıyor. Biraz fırsatları yakalayabilmek, biraz da hayallerin peşinden gitmek gerek.

Burak Becan: Türkiye’de sosyal girişimciliğin gelişmesi adına nelerin yapılabileceğini düşünüyorsunuz?

Aslı Şen: Sosyal girişimcilik üzerine ilkokuldan itibaren çocukların eğitim görmesi gerektiğini, nelere ilgi ve becerilerinin olduğu yönünde eğitimcilerin yönlendirmelerine, ailelerinde bilinçlendirilmeleri gerektiğine inanıyorum. Çünkü her şeyin temeli ailede başlıyor. Özellikle kadın girişimcilerin önce onları destekleyen bir aileye sonrasında da fikirlerine değer veren bir topluma ihtiyacı var.

Burak Becan: İlerleyen dönemde neler yapmak istiyorsunuz? Hayalleriniz neler?

Aslı Şen: Yurtdışında evcil hayvanların bakımı, sahiplenilmesi, beslenmesi gibi alanlarda çok güzel çalışmalar var. Türkiyede de özellikle pet sektörü her geçen yıl %25 ila %35 oranlarında büyüme gösteriyor. İnsanlar daha bireysel ve izole bir hayata geçtikçe evcil hayvan sahiplenme oranı arterken, birçok insan evcil hayvan bakımı konusunda halen bilinçsizce hareket ediyor.

Hayalim ilerleyen günlerde insanların evcil hayvan bakımı konusunda her türlü bilgilendirmeyi ve desteği bulabilecekleri online bir platform kurarak, beslenme ve diğer ihtiyaçlar üzerine danışmanlık vermek. Buradan elde edeceğimiz gelirler ile barınaklara ve sokak hayvanlarına destek olmayı istiyorum.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 135. sayısında yayımlanmıştır.