artwork

Aline Santos: İş yerinde kadınlar

6 yıl önce

0

Alanında uzman isimler, yakın gelecekte iletişim sektöründe bizleri nelerin beklediğini anlattı. Buna göre, gelişen teknolojiyi ve datayı kullanmaları halinde mobilden sosyal medyaya, kültürel trendlerden reklam ajanslarına kadar çeşitlenen pazarı bekleyen fırsatlar neler?

Aline Santos, Unilever Global Pazarlama Yönetici Başkan Yardımcısı
Kadınların, 100 yıl önce oy kullanmak için mücadele verdiği gibi bugün de iş yerinde eşitlik için savaşmaları gerekiyor.

Şu anda kadınların öfkeli olmaları için çok neden var. Sinema sektöründe ve politikada açığa çıkan olayları görüyor, iş yerlerinde yaşananlarla ilgili hikayeler dinliyor ve kendi hayatlarımızda çaresiz ve güçsüz hissettiğimiz, kendimizi gülümsemeye zorladığımız zamanları hatırlıyoruz. Veya ücret farklarını, eşitsizliği, tüm ev işlerini yapan kadınları düşünüyoruz. Hala. Ve evet, bu beni sinirlendiriyor. Yükselen dalganın dönüp uzaklaşmasına izin veremeyiz. Bu anı yakalamalı ve dünyada görmek istediğimiz değişimi başlatmalıyız.

Ne var ki bugün öfkeli olmamayı seçiyorum – bugün kutlamayı seçiyorum.

Yüz yıl önce İngiltere’de, ülkenin her yerindeki kadınlar birbirlerini desteklemek ve hak ettiklerini düşündükleri değerler için savaşmak adına bir araya geldiler. Kadınların oy hakkı, adil bir demokrasi ve eşitlikçi bir toplum için savaştılar. Ve kazandılar.

Bu yüzden bugün onların başarısını kutlamak ve açtıkları yolda yürüyecek kadınlar için attıkları önemli temelleri anmak istiyorum. Dünyanın her yerinden oy kullanma hakkı için bir araya gelen kadınların hikayelerini gerçek bir ilham ve motivasyon kaynağı olarak görüyorum. Yürüyüşlere her zaman ailem ve arkadaşlarımla birlikte katılır, doğru bildikleri şey için mücadelelerinde onlara destek olurum. Aynı şeyi iş yerimde de özellikle kadın meslektaşlarıma verdiğim desteğin önemini bilerek yapıyorum.

Bu yüzüncü yıl dönümü bizden önce gerçekleştirilen, bugün bulunduğumuz yerde olmamızı sağlayan çabaları derinlemesine düşünmek için önemli bir zaman.

Unilever’in ilk evi olan Port Sunlight, arşivlerimizi tuttuğumuz mekan. Burada, şirketin zengin tarihçesi içinde zaman geçirmeyi seviyorum. Aslına bakarsanız, oy hakkı için mücadele eden kadınlarla kendi bağlantılarımız var. Lord Lever (Unilever’in ismindeki “Lever”) hem iş yerinde hem de daha geniş çevrelerde güçlü bir kadın hakları savunucusuydu. Lever Brothers’ta çalışan kadınları ücretsiz seyahat, asgari ücret ve şirket içinde çalışan erkeklerle aynı görevlere sahip olabilme haklarıyla desteklemişti. Ne var ki milletvekili olduğu için aynı zamanda bir hedefti de. 1913’te evi, hükümetin dikkatini kadınların oy kullanma hakkına çekmek isteyen bir kampanyanın parçası olarak, Edith Rigby tarafından yakıldı. Neyse ki bu durum onu kadınların haklarını parlamentoda ve iş yerinde savunma kararından vazgeçirmedi.

Arşivler aynı zamanda Unilever’in geçmişte gerçekleştirdiği kampanyalardan ilham almak için de harika bir yer. Bakış açıları değişmiş olsa da bazı kampanyaların ne kadar ilerici olduğunu görmek müthiş bir şey. Benim dikkatimi çekenlerden biri, Birinci Dünya Savaşı sırasında yayımlanmış Sunlight sabun reklamında, cephedeki erkeklerin kendi üniformalarını yıkamalarını gösteriyor – bunu 1980’lerde kendi çamaşırlarını yıkayarak ünlü olan Persil “dazlağı”ndan 70 yıl önce yapıyor.

Sunlight sabun hâlâ en sevdiğimiz ürünlerimizden biri. Yeni hedefi, özellikle su kıtlığı yaşanan bölgelerde kadınlara serbest zaman kazandırmak. Bunu Oxfam ve TechnoServe ile yaptığı iş birlikleriyle Nijerya’da suya erişimi kolaylaştırarak ve yerel kadınları girişimcilik alanında eğitip gelir elde etmeleri için onlara olanaklar sunarak gerçekleştiriyor.

Uzun yıllardır bir amacı olan ürünlerin önemi ve içinde bulundukları toplumlara sağladıkları olağanüstü faydalar üzerinde duruyoruz. Tresemmé’nin Birleşik Krallık ve Birleşmiş Devletler’de Levo ile yaptığı iş birliği, kadınların iş yerindeki özgüvenlerine odaklanıyor. Birlikte genç kadınların iş yerindeki etkinliğini ve varlıklarını geliştirmek üzerine çalışıyor ve “özgüven uçurumu” olarak adlandırdıkları duruma hitap ediyorlar. Çünkü araştırmalar kadınların, kariyerlerinde bir noktaya kadar ilerlediklerinde tutkularını ve özgüvenlerini kaybettiklerini, ancak erkeklerde böyle bir durumun yaşanmadığını gösteriyor.

Eğer markalar tek başlarına bunları yapabiliyorlarsa, iş birliklerinin gücü hiç küçümsenmemeli. Bu nedenle Haziran 2017’de UN Women ve aralarında Association of National Advertisers, AT&T, Alibaba, Cannes Lions, Diageo, Facebook, Geena Davis Cinsiyet ve Medya Çalışmaları Enstitüsü, Google, IPG, IPA, Johnson & Johnson, Mars, Mattel, Microsoft, Procter & Gamble, Publicis, Twitter, The Female Quotient, Unilever, Dünya Reklamcılar Federasyonu ve WPP’nin de yer aldığı sektör liderleri Unstereotype Alliance’ı duyurdu. Kolektif erişim gücümüzü ve bağlılığımızı, marka iletişimlerimizden zarar veren kalıpları çıkarmak, olumlu örnek olacak kişiler sunmak, sınırların yerine yeni olanaklar ve ilham kaynakları yerleştirmek ve birlikteyken daha güçlü olduğumuzu göstermek için kullandık.

Önümüzdeki yıla baktığım zaman, 2018’in yapması gerekenin insanları, kadınları kutlamak üzere bir araya getirmek olduğunu düşünüyorum. Oy kullanma hakkı kazanmamızın yüzüncü yıl dönümünü, hak ettiği üzere, önemli bir dönüm noktası olarak kutlayalım. Ve tüm hedeflerimize henüz ulaşmadıysak bile günün birinde başaracağımızı bilelim. Bunu hiçbirimiz tek başımıza yapamayız, birbirimize ihtiyacımız var.

Çevremdeki ilham veren kadınlara baktığım zaman onur duyuyorum. Eğer bakarsanız, sizin de gurur duyacağınızı biliyorum.

Çevremde dünyanın her yerinden ve hayatın her kesiminden, istedikleri her şeyi başarabilecek olan ama bu kariyeri seçen kadınlar görüyorum. Capcanlı, tatmin edici bir kariyer. Onlara meslektaşlarım demekten gurur duyuyorum. Ve bu sektörde çalışmayı tercih ettikleri için de gururluyum.

 

Kapak dosyasında yer alan öngörülerin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.