artwork

MINI All Four Racing ile çölde 36 saat

10 yıl önce

0

Her şey sevgili Fatma Tüker’den gelen mail ile başladı… “Ömer, ilginç olduğunu ve hoşuna gideceğini düşündüğüm bir MINI etkinliğimiz var, 16-17 Nisan tarihlerinde, gelmek ister misin?” dedikten 20 mili saniye sonra “Evet” cevabını vermiş, bavul hazırlıklarına başlamıştım bile.

36 saatliğine Dubai’ye gidilir mi?

Eğer söz konusu seyahatin ucunda dünyanın bilinen en zor ve heyecanlı Rally-Raid yarışı olan Dakar’ı kazanmış otomobili kullanma imkanı, üstüne üstlük kazanan pilotun yanına oturma fırsatı da olunca bu konuda karar vermek için bir anlık düşünmek bile büyük saygısızlık olurdu.

 

1978 yılında Paris-Dakar (Senegal) arasında başlayan dünyanın en zor parkuruna sahip Rally-Raid olarak bilinen yarış 2009 yılından beri güvenlik nedenleriyle (2008 yılında Mauritania’da yaşanan olaylar yüzünden yarışın iptali üzerine) Güney Amerika’da Arjantin-Bolivya-Şili arasında yapılıyor. Her yıl yarış anına kadar gizli tutulan zorlu parkuru, zeminin değişkenliği, kuralların katılığı ile büyük otomotiv firmalarının bile katılımda tereddüt ettiği bir yarış olarak bilinen Dakar, 05-18 Ocak 2014 tarihleri arasında gerçekleştirildi.

MINI’nin genlerindeki yarış ruhu Monte Carlo rallilerinde sayısız başarılara imza attığı 1960’lı yıllara uzanır. 2000 yılında BMW grup çatısı altına geçen MINI geleneksel çizgi ve ruhunu korumanın yanı sıra BMW teknolojisinin harmanlanması ile muazzam bir gelişim dönemine girdi. MINI karakteristik özelliklerini korurken yüksek teknolojiyi kullanmanın avantajını yaşıyor.

Ve kaçınılmaz son…

MINI kısa süre içerisinde elde ettiği bu muazzam değişimden sonra 2010 yılında önce dünya ralli şampiyonası için MINI WRC’yi geliştirip parkurlara döndü ve hemen arkasından 2011 yılında Rally-Raid’lerin zirvesi olarak bilinen Dakar’da dikkatleri üzerine çekmeye başladı ve kısa sürede ilk başarı Abu Dhabi Desert Challenge ile geldi. 2011 yılında gelişim süreci devam etmesine rağmen FIA Dünya Kupası’nı elde eden MINI, 2012 ve 2013 yıllarında Dakar’ı ilk sırada tamamlayarak başarı serisine devam etti. 2012 Dakar yarışında ilk on sıradaki 5 MINI, yarış tarihine geçti. 2014’de ilk 3 sırayı almanın yanı sıra bu zorlu yarışa katılan 11 MINI ALL4 Racing’in tümü finish görerek Dakar tarihinde benzerine zor rastlanır bir başarıya imza attı.

Sonradan sadece DAKAR olarak anılan Paris-Dakar yarışını çocukluğumda dağıtımını yaptığımız yabancı dergilerden, özellikle de Fransızca bilmememe rağmen bol fotoğraflı ve geniş yer vermesi sebebi ile Paris-Match dergisinden küpürlerini keserek takip ederdim. Yakın zamanda bu Rally-Raid’i kazanmış MINI’yi sürme zevkine varabilen az sayıda ölümlüden biri olmak, üstüne üstlük bu otomobille büyük bir zafer kazanan Nani Roma’nın co-pilot koltuğuna oturmak paha biçilmez bir deneyim olacaktı.

Bu sebeple Dubai’nin 45 derecelere yaklaşan çöl sıcağına, 36 saatte IST-DUBAI-IST arasında dokuz saatlik uçuş yapmak, Alman disiplini ile gece yarısı geldiğimiz otelden sabah 06:00 itibarıyla çöl yollarına düşmek büyük keyif verdi. Çöle vardığımızda tabii ki bizi develer ve bedevi çadırları yerine son derece konforlu ve klimalı ortamlarda MINI’ler bekliyordu. Otobüslerle test parkuruna gelmek üzereyken MINI’lerin etrafımızda son sürat geçişleri olaya avının etrafında dolaşan çöl kaplanlarına benzer teatral bir gönderme ile bizi birden havaya sokmuştu.

Nani Roma ve Michel Perin ile bir gün

2004 yılında KTM motorsikleti ile kazandığı yarış sonrası 2014’te MINI ile bu kez otomobille Dakar’ı kazanarak tarihe geçen Nani Roma ve bence bu yarışlarda pilottan daha önemli olduğunu düşündüğüm yan koltukta oturan, 1994-95-96 yıllarında ard arda 3 kez Paris-Dakar’ı kazanan Michel Perin ile bir gün geçirmenin heyecanı büyüktü.  Birçok farklı ve zorlu zeminde yarış otomobili kullanmış bir pilot olmama rağmen çöl şartlarındaki ilk deneyimimdi. Otomobil 3 litre, 3250 devir/dakikada 307 hp güç üreten ve 2100 gibi çok düşük bir devirde 700nm tork üretebilen bu makina her metrekaresi ayrı bir karaktere sahip kum zemine verebilmek için geliştirilmiş çok özel süspansiyon sistemi ve Michelin All-Terrain lastikler şüphesiz iyi bir pilotun ellerinde bir çöl canavarına nasıl dönüşür anlama şansına eriştim. Mütevazi olamayacağım, iyi bir yarış pilotu sayılırım, ilk andan itibaren bu çöl canavarına çabuk uyum sağladım ve yanımda oturan co-pilot yine bir efsane Andreas Schulz ile, ki eski dünya şampiyonları Walter Rohl ve Carlos Sainz ile yarışmış biri ile çöl deneyimi büyük keyifti. Kendisinin bizzat ağzından duyduğum kadarıyla bizle birlikte seyahat eden sevgili dostum Alptekin Işıkalp’den daha iyi bir performans sergilediğimi zorla da olsa itiraf ettirerek ispatlamış oldum.

Otomobili ne kadar mükemmel kullandığımı düşünüp, hemen Dakar’a katılabileceğim hayallerine dalmışken Nani Roma’nın yanına oturma seansına sıra gelmişti. Yanında geçirdiğim 10 dakikalı muazzam deneyimden sonra erken konuşmamak gerektiğini, bir şampiyon pilotun nasıl fark yaratabileceğini etüt ederek boyumun ölçüsünü almış oldum. Her jump’tan sonra bu kez sağ çıkmamız mümkün değil diye düşünürken tamamen bu şartlar için geliştirilmiş son teknoloji bir yarış otomobilinin süspansiyon ve motor teknolojisinin geldiği noktaya bir kez daha hayret ederek kendisi ile bir selfie (özçekim) çekerek güne son verdim.

 

Hayatımın en önemli ve değerli otuz altı saatlerinden birini geçirdiğim Borusan Otomotiv Kurumsal İletişim Müdiresi, eski komşum, çok sevgili Fatma Tüker ve değerli ekibine bu tarifsiz deneyim için çok teşekkür ediyorum.

 

Ömer Erdem

Campaign Türkiye Yayıncısı

@omerdem

 

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Haziran 2014 sayısında yayınlanmıştır.

 

Senin için
Tümünü göster
BOM Karting Takımı Yeni Genç Pilotlarını Tanıttı

Borusan Otomotiv Motorsport (BOM) Karting Takımı, 2024 Türkiye Karting Şampiyonası...

Yeni Volkswagen Tiguan Satışa Sunuldu

2007’den bu yana 7.6 milyonun üzerindeki satış adediyle 2018’den günümüze...

Yeni Renault Captur’un Dünya Lansmanı Gerçekleşti

İçten yanmalı ve hibrit motor seçenekleriyle tanıtılan yeni Renault Captur...