artwork

Güven markası olabilmek

3 yıl önce

0

21’inci yüzyıl; ekonomik, sosyal ve politik gelişmelerle beraber, yaşam biçimleri ve iş yapma modellerinin her geçen gün farklılaştığı hızlı bir değişim dönemi. Şirketlerin bu değişimde insanlara ve toplumlara karşı sorumluluklarını yeniden düşünmesi gerekiyor. Ürün ve hizmetlerinizi pazarladığınız toplumun yalnızca tüketim ihtiyaçlarını değil, sosyal ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmalısınız. Bugün bir şirket, müşterisi olsun olmasın, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarına duyarlı olmak ve bu ihtiyaçları karşılayacak çözümler geliştirmek zorunda. Şirketlerin, ticari faaliyetleri kadar sosyal sorumluluklarını da önceliklendirmesi ve kurumsal vatandaşlık bilinciyle hareket etmesi önem taşıyor. Uzun vadeli kurumsal başarının, bir yandan dönüşüm ve değişim yaratan çözümler sunarken, bir yandan da sorumlu ve etik faaliyet göstererek sağlanabileceğine inanıyoruz. Bu açıdan bakıldığında, toplumsal sürdürülebilirliğe katkıda bulunacak projeler geliştirmek ve yapmak, markalar açısından önemli bir sorumluluk. Bu tür projelerle, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak mümkün. Özel sektör, kamu sektörü, sivil toplum kuruluşları ve medya dahil tüm paydaşların bir araya gelerek bu projelerin devamlılığı için ortak çaba sarf etmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik, şirketlerin bir “güven markası” haline gelmesinde de kritik rol oynuyor. Günümüz tüketicisinin bir markayla olan ilişkisini, sadece kalite ve fiyat belirlemiyor; tüketici, o markayla ve markanın sahibi şirketle duygusal bir bağ da oluşturuyor. Tüketiciyle böyle bir bağ kurmanın yolu, bir “güven markası” olabilmekten geçiyor. Özellikle yeni nesil, çalışmak istediği şirketin amaç odaklı olmasına önem veriyor; çevreye ve dünyaya sağladığı faydayı, bu alandaki hedeflerini ve hayata geçirdiği çalışmaları çok yakından takip ediyor. Şirketlerin sürdürülebilirlik alanındaki faaliyetleri, markanın güvenilirliğine doğrudan etki yaparken, tüketici nezdindeki olumlu algıyı da güçlendiriyor. Şirketler, sorumlu kurumsal vatandaşlar olarak gerçekleştirdikleri sürdürülebilirlik projeleriyle, hem içinde bulundukları topluma hem de kurumsal itibarlarının gelişimine katkı sağlayabilir. Hem bireylerin hem de kurumların hayatında önemli gelişim alanları vaat eden bu projelerle toplumsal ve ekonomik kalkınmada yapıcı ve sürdürülebilir etki yaratmanın mümkün olacağına inanıyoruz.

Vodafone olarak, şirketimizin ekonomi ve toplum içinde üstlendiği role geniş bir perspektiften bakıyoruz. Yaptığımız her işin bir amaca hizmet etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu inançla, tüm dünyada “amaç odaklı bir şirket olma” hedefiyle faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu anlayışla, sürdürülebilirliği, iş yapma biçimimizin ayrılmaz bir parçası haline getirdik.

“Amaç odaklı Vodafone” olarak, tüm dünyada 2025 yılına kadar 1 milyar insanın hayatına dokunmayı ve operasyonlarımızdan kaynaklı çevresel etkimizi yarıya indirmeyi hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için kendimize Dijital Toplum, Kapsayıcılık ve Çevre başlıklarından oluşan bir yol haritası belirledik. Buna göre, ana iş alanımız olan teknolojiyi kullanarak sosyo ekonomik gelişmeyi destekleyen, herkesi kucaklayan ve dünya kaynaklarını gözeten bir dijital toplum yaratılması hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Verinin hızla aktığı; insanların, toplumların ve nesnelerin daha önce hiç olmadığı hızda internete bağlandığı bir dijital topluma inanıyoruz. Bu toplumda, gigabit şebekeler, nesnelerin İnterneti ve mobil finansal servisler sayesinde insanların yaşam kalitesi her anlamda yükselecek.

Diğer yandan, mobil teknolojiler büyük bir dönüştürücü güce sahip ve bu güçten toplumun her kesiminin faydalanmasını istiyoruz. Başta kadın ve gençler olmak üzere dijital geleceğin toplumdaki her kesimi kapsaması için çalışıyoruz.

Çevresel sürdürülebilirliğe de büyük önem veriyoruz. İklim değişikliği ile mücadele etmek için acil ve sürdürülebilir önlem alınması gerektiğine ve çevrenin korunmasını göz ardı eden bir kurumsal başarının hiçbir kıymeti olmadığına inanıyoruz. Çevre üzerindeki etkimizi yarıya indirme taahhüdümüzle, herkes için sürdürülebilir bir gelecek sağlanmasına destek olacağız. Ayrıca, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji tedariği ve şebeke atıklarının geri dönüşümü gibi konularda attığımız adımlarla, hem kurumsal büyümemizin hem de müşteri tarafındaki artan veri talebinin çevre üzerindeki olası etkilerini hafifletmeyi hedefliyoruz.

Hasan Süel

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı

 

 

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 110. sayısında yayımlanmıştır.