Site icon Campaign Türkiye

2014 PR’a tarihi bir fırsat sundu

Türkiye, bir iletişim disiplini olan halkla ilişkiler (PR/Hİ) ile sadece 40-45 yıl önce tanıştı. Bugün ülkemizde Hİ, iletişim bütçelerinin olmazsa olmaz kalemlerinden biri haline geldi, kabul gördü. 13 meslektaşımız TÜHİD’i 1972’de kurmuştu. Şimdi 200’ü aşkın ajans bünyesinde ya da doğrudan kurumlarda çalışan en az 3 bin meslektaşımız var.

2 bin civarı kurum ve kuruluş, iletişimini yönetmek için düzenli olarak Hİ faaliyetlerinde bulunuyor. Ajansların sadece danışmanlık gelirleri 100-150 milyon TL aralığında bir hacme ulaştı. Yan gelirleri de ekleyince bu rakam 200 milyon TL civarında tahmin ediliyor.

Büyüyoruz ama yeter mi?

Evet büyüyoruz ama yetmez. Türkiye’yi Hİ ile tanıştırma projesinin 2014 itibariyle ulaştığı bu yer nedeniyle başta Alaeddin Asna olmak üzere vizyoner kurucuları kutlamak gerek. Onlar başarılı oldu, ya sonraki kuşaklar? Tıpkı bugün Türkiye’de Cumhuriyet projesinin 90 yıl sonra ulaştığı nokta gibi. Gelişmesi gereken yönler var ve bu konudaki sorumluluk elbette takipçi kuşaklara düşüyor. İyi bir başlangıç, mücadeleye devam…

Temel sorun da şu; ezici çoğunluk halkla ilişkileri, medya ilişkileri ve sonucu medya çıktısı olan etkinlik yönetimi ile özdeşleştiriyor ve sınırlıyor. Sektör bu sorunun uzun süredir, yıllardır farkında. Sektöre yeni isimler aramak, yeni yaklaşımlar, modeller ve kavramsallaştırmalar geliştirmek gibi çözümler denendi ama henüz hiçbiri tam olarak tutmadı.

Oysa halkla ilişkilere kamuoyunun gücünün farkına varmak ya da halkla ilişkiler uygulamalarına, hedef kitlenin tutum ve davranışlarını etkilemek amacına yönelik iletişim stratejisi (*) olarak bakarsak çok daha geniş bir vizyona doğru gitmek mümkün. Sonucunda da Türkiye’de sektörü uluslararası ölçeğine ulaştırırken, ülkemizden gerçek markalar, hatta niye olmasın, dünya markaları çıkmasına katkı sağlamak…

Halkla ilişkiler medya ilişkisi mi?

Sektördeki ajansların hizmetleri arasına stratejik iletişim planlaması, kurumsal iletişim, pazarlama iletişimi, kriz iletişimi, finansal iletişim, liderlik iletişimi, konu ve gündem yönetimi, kurumsal sorumluluk/sponsorluk iletişimi, sürdürülebilirlik iletişimi, değişim yönetimi ve iç iletişim, kamu ilişkileri, B2B (kurumlarararası) iletişimi ve içerik yönetimi hizmetleri girdi. Son yıllarda buna dijital iletişim/sosyal medya yönetimi de eklendi. Her birinde daha gidecek çok yolumuz var ama artık Hİ’nin medya ilişkilerinden ibaret olmadığı kesin.

2014’te ne oldu?

2014’te kanımca bu temel sorunla ilgili önemli bir fırsat doğdu. O da, yıl boyu ülke gündeminde büyük yer işgal eden çeşitli siyasi ve toplumsal gelişmelerin ardından yapılan değerlendirmelerde sık sık tekrarlanan ‘algı operasyonu’, ‘algılama yönetimi’, ‘gündem yönetimi’ gibi kavramların popülerlik kazanması idi. 45 yıldır ilk defa Hİ’ye dair bir kavram medyada, iş dünyasında, sokakta bu kadar çok konuşuldu.

Bunun sonucunda artık ne iş yaptığımızı sokaktaki insana bile anlatırken ‘basın bülteni’, ‘konuşma metni’ gibi araçlar ya da ‘pazarlama’, ‘sponsorluk’ gibi yan/üst alanların yerine doğrudan disiplinin çıktısı olan ‘algı’yı kullanabilir hale geldik. Her ne kadar henüz kavram ağırlıklı olarak ‘gerçeğin saptırılması’ yönünde tanınmış olsa da iletişimi ve Hİ’yi en azından araç ve bağlantılı konulardan hedef boyutunda konuşabilir hale gelmiş olmayı 2014 yılında elde edilmiş, sonuçlarını önümüzdeki yıllarda göreceğimiz tarihi bir fırsat olarak görüyorum.

 

(*) Merih Zıllıoğlu, İletişim Nedir? İst:Cem Yayınevi, 1996

 

Ufuk Çarşıbaşı

Communication Partner Yönetici Ortağı

@UfukCarsibasi

Bu yazı Campaign Türkiye’nin Ocak 2015 sayısında yayınlanmıştır.

Exit mobile version